En başından beri izleyen Katsuki en sonunda ayaklanmıştı ve önümde bitti. "Pekala böcek öt bakalım. Bu tarifi kim öğretti?" Tüm ciddiyetimle nefesimi verdim. "Öncelikle böcek değil eklembacaklı. Alınıyorum bak."
________Bir saniyelik sessizlikle kendimi hemen merdivenlere attım. "Odam nerede İzu!" Ortak salonda kalan az kişiden sıyrıldım. ve çantamı kaptığım gibi merdivenleri tırmanmaya başladığımda bağırışını duyuyordum. "SENİ BÖCEK SORUMA CEVAP VER LAN!" Patlama sesleri geliyordu...
Tamam yaptığım kötü bir şeydi ama herkesin arasında onunla yüzleşemezdim. İzuku bana ulaştı ve sorar şekilde bakıyordu. "Şey, bir sorun mu var?" Gel de buna anlat birde.
"Bak, öbür dünyadakim kacchan'la yakındım. Bana yemek yapmayı öğretcek kadar. Bu tarif onun bulduğu bir tarifti." Saniyelik sessizlik oldu. "Vay canına. Bunu beklemiyordum." Şüpheyle ona baktım. "Peki sen? Sizdeki bu resmiyet ne alaka?"
"Biz eski sevgiliyiz. Yaklaşık 2 ay önce ben ayrıldım. Ondan önce 5 ay kadar çıktık." Şu anki şaşkınlığım paralel evrene gittiğimi öğrendiğim andakinin yanından bile geçmezdi. Yutkundum. "A-ayrıldınız." Eliyle ensesini kaşıdı. "Evet. Sonra da isimleri kullanmayı bıraktım. Bu konuya bulaşmasan daha iyi olur örümcek." Sessiz kaldım.
Hayır, ondan vazgeçmiş olamazdım. Paralel evren olması umrumda bile değil.
"4. Katta sol taraftaki 3. kapı. Bu arada yan odada Bakugou var." Kafamı salladım. "Tamam. İyi geceler İzu." O odasına giderken ben hala inanamıyordum. Nasıl yani? Tamam genel anlamda tartışmalı bir ilişkimiz vardı ama ne olursa her şeyde beraberdik. Biz hiç ayrılmazdık. Yutkundum. O şaşkınlık... Pekala Katsuki'lye konuşmalıydım.
Odama çıktığımda kenarda ufak bir yatak, büyük ihtimal içi boş bir dolap ve çalışma masası vardı. Çantamı çalışma masasına koydum ve kendimi yatağa kendimi bıraktım. Elimle yüzümü kapadım. "24 saatte başıma gelmeyen ne kaldı?" Evimi düşündüm.
"Annem şu saate kadar kesin endişelenmiştir. Ochako ve Shoto yarın da okula gelmeyip aramalarla ulaşamayınca eve gelip annemle konuşacak ve kayıp olduğum bildirilecekti. Diğer yandan uğraştığım şu çeteler ve onların bitmek bilmez savaşları... Umarım 1-2 gün ortadan kayboldum diye hırsızlar yüreklenmez. Birde S.H.İ.E.L.D.'da bir ihtimal arama yapabilirdi. Bir ihtimal özel telsizle ulaşabilir-" Gözlerimi açıp çantama fırladım.
"Dur bir dakika. Telefonum artı özel telsiz! Aşağıdaki malzemeleri de kullanırsam. Bir ihtimal doğru frekansı yakalayabilirim. Doğru ayarlar zaten telsizde telefonuma ayarlayabilirsem onlara ulaşabilirdim." Özel telsizi ve telefonumu çalışma masasının üzerine koydum. Bir anda aklıma iki Aizawa'yı konuşturma fikri geldi... "BU MÜKKEMEL OLACAK." kıkırdadım.
Bir anda duyduğum gürültüyle kafamı çevirdim. Katsuki gelmiş galiba. Odanın içinde olan kapıdan balkona çıktım. Tahmin ettiğim gibi gelen hafif gitar sesleriyle hüzünle gözlerimi kapadım. Bu melodiyi duymayalı uzun zaman olmuştu. Şarkı söylemezdi ama bu tür hafif şarkıları çalmayı severdi.
Dakikalar geçerken o çalmış bende gözümden yaşlar akarken onu dinlemiştim. Tekrardan keşke demiştim. Keşke yaşasaydın, keşke daha dikkatli olsaydım. Kacchan ve ben, her şeydik. Sevgilim, en yakınım, her şeyimi bilen, en çok güvendiğim kişi. Ama bir yıl önce bu son bulmuştu. Ölmüştü. Şimdi ise burada yaşaması için her şeyimi vereceğim kişiyi yeniden görüyordum.
Ama unutmamam gereken şey onun bu evrene ait olduğu. Eninde sonunda onun olmadığı kendi evrenime dönecektim. Ve bu evrendeki halim onu artık sevmediğini söylüyordu. Cidden, bu berbat.
Melodi bittiğinde gözümdeki yaşları sildim ve onun balkonuna zıpladım. Balkon kapısı açıktı ama bana bakmıyordu. "Gizlice dinlenmekten nefret ederim." Omuz silktim. "Bölünmekten daha çok değil." Sessiz kaldı. "Şunu doğru düzgün açıkla artık. O tarifi nereden biliyorsun? Neden lakabı söylüyorsun.? O bilekliğin sende işi ne?" Bunu derken masa üzerinde ona ait olan kırmızı bilekliği sallamıştı. Gözlerindeki acı...
Kendi bilekliğime bakıp odadan içeri girip yere oturdum. "Paralel evrenden geldiğimi söylemiştim." Nefesimi verdim. "Oradaki senle yani Kacchan'la sevgiliydik. Çocukluktan beri beraberiz zaten. Tarifi o öğretti. Bilekliği o verdi. Hatta beni o kahraman yaptı."
Son cümlemi söylememiş olmayı diledim ama şükür sorgulamamıştı. "Onu seviyorsun hala. Değil mi?" Sesini çıkarmamıştı ama gözlerinin dolduğunu görebiliyordum. "Git." İkiletmeden kalktım yerimden. "Bu arada o lakabı sana söyleyemem. Benim için bir kişiye ait." Cevap vermeyince balkon kapısına ilerledim. "İyi geceler Katsuki."
Çıktım ve kendi odama girdim.Nefesimi verdim. Sakin kalmak çok zordu. Ağ atıcılarımı bileklerime taktım ve çatıya çıkıp oturdum. Ne yapmam lazımdı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deku - Spider Deku [ara verildi]
FanfictionUA okul çatısında meydana gelen patlama ve gürültüden sonra oraya çıkan pro kahramanlar çatıda bayılmış şekilde yatan yalnız bir kişiyi bulurlar. Mavi kırmızı kostümlü ve maskesinin ardında Midoriya İzuku'nun kopyası olan biri Spider-Deku: Sabah oku...