Jeonjk: Seni okulda aradım fakat göremedim. Etrafıma hiç bakmadığım kadar dikkatli baktım Bir sürü tanımadığım yüz vardı ama hiç biri sen değildi
Parkjm: Aman tanrım beni mi aradın|
İyiki bulamamışsın utançtan yüzüne bakamazdım|
Ah şey pek sınıftan çıkmam.
Jeonjk: Seni görmek istiyorum. Yarın yanıma gelebilirmisin? Ya da sınıfını söylesen?
Parkjm: Olmaz
Jeonjk: Nedenmiş?
Parkjm: Olmaz işte
Jeonjk: İyi. Nede olsa ben seni bulurum.|
Parkjm: Jungkook
Jeonjk: Hm?
Parkjm: İyi ol.
Jeonjk: Ne?
Parkjm: Kendine güzel bak Eskisi gibi olmanı istiyorum Her zaman güldüğün gibi gülmeni istiyorum.
Jeonjk: Beni anlayamazsın.
Parkjm: Evet anlayamam. Belki daha önce hiç yaşamadım ama gözlerin her şeyi anlatıyor. Yoongi ve Euna olan bakışların, Çok şey anlatıyor. En sinirimi bozansa, Öyle insanlar için bu halde olman.
Jeonjk: Nasıl beni bu kadar yakından görebilirsin. Seni daha önce gördüğümü bile düşünmüyorum.
Parkjm: Sen bilmesende, Ben seni hep izliyorum jungkook.
(görüldü 19.53)
Flashback
"kardeşimle ne işin vardı!"
"sadece yemeğini benimle yemek istedi-"
Yoongi küçük bedenin daha fazla konuşmasını beklemeden yüzüne yumruğunu geçirdi, Daha ne olduğunu idrak edemeden yoonginin arkasında duran diğer dört gençte küçük bedenini yerde tekmelemeye başlamıştı. Aradan geçen bir kaç dakika sonunda,
"napıyorsunuz lan siz."
"sen karışma jungkook bu ibneyle işim daha bitmedi sen git ben sana yetişirim."
"Sen iyice insanlıktan çıktın, Aranızda ki beden farkı yetmiyormuş gibi bide bu piçleri mi getirdin? Defol git şurdan."
Yoongi bir kaç dakika arkadaşının yüzüne baktıktan sonra ilerlemeye başladı.
"yürüyün."
Yoonginin uzaklaşmasıyla hızlıca yerde ağlayan çocuğun yanına geldi.
"lanet olsun."
"canım çok acıyor.."
Jungkook çocuğun ince sesiyle zar zor konuşmasından sonra cebinden telefonunu çıkardı, rehberden en çok aradığı numarayı aradı. Bir kaç saniye sonra açılan telefonla,
"hyung çok acil kafeye geliyorum."
"noluyor jung-"
Hyungunun cevabını beklemeden telefonu kapattı ve yerde sessizce ağlayan çocuğu kucağına aldı. tüy gibi hafifti sarışın,
"sakin ol, yaralarınla ilgileneceğim."
Çocuk kafasını yapılı göğüse gömmüş, Boğuk çıkan sesiyle küçük bir teşekkür etmişti. iri gencin onu nereye götürdüğü umrumda değildi sarışının, Sadece içinden bir ses ona güvenmesini söylüyordu.
Jungkook beş-altı dakikalık yürüme mesafesinde sarışının yüzünü incelemeye çalışmış fakat kandan ve şişliklerden hiç bir şey ayırt edememişti, Rahatlatıcı portakal kokusu hariç. Portakal kokusu.. Koku yüzünden aklına gelenlerle bir kaç saniye duraksamış fakat sarışının acı dolu inlemesiyle yürümeye devam etmişti. onunla aynı okuldaydı, Üzerindeki üniformadan anlamıştı. Ertesi gün bu güzel kokulu çocuğu kesinlikle bulmayı aklına not etti.
Akşam saatlerinde bile ağzına kadar dolu olan kafeye geldikten sonra hyunguna olayları kısaca özet geçmiş ve sarışının yaralarına pansuman yaptıktan sonra ne kadar çocuğu tanımak istese de acelesi olduğu için hyungundan onu kafeyi kapatırken eve bırakmasını rica etmiş ve son kez sandalyelerin üzerinde baygın yatan çocuğun yanına giderek çok hoşuna giden ve hala etkisini kaybetmeyen portakal kokusunu bir daha koklamak için burnunu sarı saçlara daldırmış ve bir kaç saniye hoş kokuyu soluduktan sonra hızlıca kafeden ayrılmıştı.
Yolda yürürken aklında sadece saatlerce koklamak istediği portakal kokusu vardı.
Bölümleri kısa yapıyorum uzun yazamıyorum taslakta on bölüm daha var ve beraber uyudular-
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.