Cry

1.2K 107 8
                                    

Jimin hızlıca okulun içine giren jungkookun peşinden gidiyordu.
En sonunda öğretmenler tuvaletine giren büyük bedenin arkasından girecekken aklına kesiklerle dolu eli geldi. Hızlıca geri dönerek bir kaç sınıf ilerdeki revire girdi.

"jimin? Bir sorun mu var."

"şey bayan choi? Acaba bana bi kaç tane sargı bezi verme şansınız var mı?"

"sorun ne-"

"lütfen bayan choi."
Jiminin iyi niyetini bilen kadın, içinden bir bildiği vardır diye geçirerek dolaptan sargı bezlerini çıkardı ve sarışın çocuğa ihtiyacı olan kadar almasını söyledi.

"çok teşekkür ederim bayan choi!"

Küçük beden revirden çıktığı gibi öğretmenler tuvaletine koştu ve düşünmeden içeri girdi.
Ne de olsa öğle arasında olduklarından okulda nöbetçi öğretmenler haricinde birinin olduğunu sanmıyordu.
İçeri girer girmez arkası dönük,
Kafasını lavabo tezgahına dayamış jungkooku görmesiyle yavaşca kapıyı kapattı.

"kimsen dışarı çık."

"jungkook, jimin ben.."

Jungkook duyduğu sesle hemen arkasını döndü.
Jimin gördüğü dağılmış büyük bedenle afalladı.
Ağlamıştı, gözlerinden belli oluyordu.
Bir kere daha nefret etti onu bu hale getirenlerden.
Gözlerini hafifçe aşağı indirdi,
Eli çok kötü görünüyordu.
Ama biliyordu ki jungkookun canı elinden dolayı yanmıyordu.

Jimin daha fazla dayanamamış,
Sarılmıştı büyük bedene.
Jungkookta hiç beklemeden kollarını küçük çocuğun beline sardı ve kafasını boynuna gömdü,
Sanki bütün ilacı buymuş gibi derince içine çekti sarışının portakal kokusunu.
daha fazla ağlamaya başladı çünkü bu koku annesinin kokusuyla birebir aynıydı.
Jimini günlerce aramasının sebebide buydu, sarışının kokusu ona ölen annesini hatırlatmıştı.

Jimin anında ellerini siyah saçlara attı ve okşamaya başladı.
Bir kaç dakika sonra iri bedenin ağlaması iç çekişlere dönünce, jimin hafifçe geri çekildi.

"yanımda istediğin kadar ağlayabilirsin,"

parmak uçlarına çıkarak
Büyüğün göz yaşlarını sildi.

"ama elini halletmemiz lazım."

Jimin yere düşen sargı bezlerini alırken jungkook onu izliyordu.
Onun gibi birini bulduğu için ne zamandır anmadığı tanrıya teşekkürler ediyordu.

"gel bakalım."

Kendisiyle beraber jungkooku da yere oturttuktan sonra elini yavaşça sarmaya başladı.
Jungkook canının acıdığına dair hiç bir tepki vermeden sadece sarışını izliyordu.

"kokun, aynı annemin
kokusuna benziyor."

Jimin duyduklarıyla duraksadı,
Jungkookun annesinin o daha küçükken öldüğünü, babasının tamamen kendini jeon şirketine adadığını, jungkookun sevgisiz büyüdüğünü, her şeyi biliyordu.
Jungkook kendisini bu yüzden günlerce aramış olmalıydı.

Sonrasında bir anda aklına gelen fikirle hafifçe tebessüm etti.

-

Jeonjk:
Parfüm için teşekkür edemedim
Sağol jimin.

Parkjm:
Lütfen annemin kusuruna bakma,
Pek arkadaşım olmadığı için seni görünce şaşırdı biraz.
Ve hiç önemli değil.

Jeonjk:
Jimin.

Parkjm:
Kapı çalıyor bekleyebilirmisin?
Geliyorum birazdan.

Jeonjk:
:)










Selamm

Jungkook napıyorsun jungkooooook

Diğer bölümü hemen atıyorum.

💗

Dionysus | Jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin