Sunsetz

1.2K 104 1
                                    

"kendin git işte taehyung"

"biraz çık şu sınıf görünümlü ahırdan da hava al"

"ben böyle iyiyim"

"gelmiyormusun şimdi?"

"gelmiyorum"

"iyi, ben getirtmesini bilirim"

Taehyung jimini kolundan tuttuğu gibi çekiştirmeye başladı.
Jimin kendini ne kadar tutmak istese de sadece bir kaç saniye dayanabilmiş, sonrasındaysa arkadaşının onu sınıftan dışarı sürüklemesine izin vermişti.

"yürü lan yürü altıüstü bir tost almak için kantine inelim dedik senin kaprislerini de seni de s-"

"aptal! canım acıyor."

Taehyung arkadaşının ağlamaklı çıkan sesiyle gerçekliğe dönmüş,
Bir kaç saniye gözleri arkadaşının hafif kızarmış bileğinde gezindikten sonra,

"çok mu sıktım?"

"bide soruyor"

"özür dilerim bebeğim"
D

iyerek arkadaşının kendisinden küçük bedenini kolları arasına aldı.

"tamam tamam gidelim hadi."

Dedikten sonra yürümeye başladı jimin.
Ne kadar içinden bir ses gitme desede kendisini zorunlu hissediyordu sonuçta taehyung onunla her yere geliyor, yanlız bırakmıyordu.

Bir de jungkook vardı.
Her zaman kantinin yakınlarında olurdu, bu da demekti ki jimini her an bulabilirdi.

okulun bahçesinde olan kantine doğru yürürken içerinin her zaman olduğundan daha kalabalık olduğunu gördü,
Hava yağmurlu olduğundan olsa gerek herkes kantine doluşmuş olmalıydı.

En sonunda kantine geldiklerinde jimin taehyungun kendinden iri ve uzun bedeninin arkasına saklanmaya çalışarak arkadaşının ilerlediği yönden ilerlemeye başladı.

Fakat bir gariplik vardı.
Jungkook ve yoongi birbirine bağırıyordu.

"ne oluyor amına koyayım."

Jimin taehyungun konuşmasından sonra yavaşça kafasını kaldırmış,
Arkadaşının omuzlarının üstünden olanları izlemeye başlamıştı.

Gözleri jungkooka değdiğinde kaşları havalanmış neye uğradığını şaşırmıştı.
Onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordu.

Kantinin ortasındaki büyük kare masanın bir tarafında sinirden deliye dönmüş jungkook ve diğer tarafında jungkooka göre biraz daha sakin görünen yoongi birbirlerine bağırıp küfürler ediyordu.

Jungkookun gözü kimseyi görmüyordu.
Yanında onu durdurmaya çalışan Jackson ve yugyeomu duymamazlıktan geliyor, yoonginin söylediklerine cevap vermeye devam ediyordu.

"baksana jungkook bu hallerini görmek çok eğlenceli Eun beni seçti diye nasıl da gözün döndü.
O benim, beni seviyor."

Jimin düşünüyordu.
Acaba yanına gitse onu sakinleştirebilirmiydi?
Jungkook onu dinlermiydi.
Öylesine gözü dönmüştü ki,
Umrumda olmayacağını düşündü.
Kantin görevlileri bile sadece izlemekle yetiniyordu.

"Söyle şu gözü dönmüş köpeğe sevgilim.
Bana ait olduğunu, beni sevdiğini söyle de havlamayı bıraksın."

Jungkook bir anda masada duran cam şişeyi almış, yoonginin kafasına atacakken duydukları yüzünden duraksamıştı.

"onu benimle aldattığın ilk gece neler olduğunu anlatmak istermisin bebeğim?"

Herkes bir anda suskunlaşmış,
Jungkookun ne yapacağını beklerken,
Jimin bakışlarından ne kadar canının yandığını anlamıştı.

Jungkook hayal kırıklığıyla dolu bakışlarını Yoonginin hemen yanındaki Euna çevirmiş,
Saf nefret ve hayal kırıklığıyla dolu gözlerini bir kaç saniye üzerine dikmişti.
Eunsa konuşacak cesareti kendinde bulamamış gibiydi.

Jungkook havaya kaldırdığı şişeyi sıkıca kavrayan elini indirmiş ve bütün hıncını çıkarmak istercesine elindeki cam şişeyi sıkmıştı.
Şişeyse bir kaç saniye sonra jungkookun elinde patlamış bütün elini kesmişti.
Gözü dönen çocuk hızlıca kantinden çıkıp okula doğru ilerlemeye başlamıştı.

Jiminse tabiki jungkooku yanlız bırakmayacaktı.
Yaralarını saracak ve her şeyi ona unutturacaktı.
Hızlıca yerinden çıktı ve jungkookun arkasından koşmaya başladı, arkasından ona seslenen taehyungu umursamadan.









SELAM!

Uzun bölüm yazamıyorum gerçekten..

Herneyse kendinize güzel bakın

💗

Dionysus | Jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin