Apocalypse

1.1K 99 11
                                    

Bu adı bu bölüme saklıyordum. sonunda,
(medya ile okuyun
tamam mı 😭)

-

"ne yapacaksın peki?"

"babam umrumda değil yugyeom,
Jimin gibi birini bulmuşken onu bırakmam."

"ne demişler iyi insan lafın üstüne gelirmiş."

Jungkook Jackson'ın konuşmasıyla arkasını dönmüştü.
Jimin her zaman yanında gördüğü kare gülümsemesi olan çocuğa bakarak yarınlar yokmuşcasına gülüyordu.
İçinden geçirdi jungkook,

Böyle bir meleği bulmuşken nasıl bırakırım?

Jimin en sonunda gülmeyi kesmiş,
Gözleri boş masa arayacakken aşık olduğu kahveliklerle buluşmuştu.

Jungkook, gözleri buluşur buluşmaz en samimi gülümsemesini sarışına sunmuş ve elini kaldırarak yanlarına gelmelerini işaret etmişti.

"siktir, jimin git hadi."

"seni de çağırıyor aptal taehyung, yürü hadi."

Jimin içinde ki heyecan ve yüzünden silemediği gülümsemesiyle masaya doğru yürümeye başladı.
Çok heyecanlıydı.
Jungkook resmen onu sevdiğini itiraf etmişti, belkide o gün babası aramasa şuan bambaşka bir durumda olabilirlerdi.

"şey, selam."

"selam prensesler selam."

"Jackson!"

"kes sesini."

"tamam be."

Jungkook hemen kalkmış ve yan masadan iki tane sandalye alıp birini kendi sandalyesinin dibine yerleştirmiş diğerini ise yugyeom ve Jackson'ın ortasına savurmuştu.
Sonrasındaysa güzel kokulu sarışınının belinden tutmuş ve kendi yanına koyduğu sandalyeye oturtmuştu.
Taehyungsa jimine kendisini kurtarmasını istediği bakışlarını atarken,

"gelsene böyle."

Yugyeom'un konuşmasıyla daha fazla yerin dibine girmemek adına ikilinin arasına oturmuş, oturduğu andaysa Jackson'dan adının sorulmasıyla iki tarafındaki bedenlerle sohbete dalmıştı.

"o gün için üzgünüm jimin.
Babam gerçekten önemli bir şey olmadıkça beni çağırmaz."

"sorun yok kook."

"ama kaldığımız yerden devam edebiliriz hm?"

Konuştuktan sonra ellerini sarışının saçlarına götürmüş, hafif hareketler ve özenle geriye doğru taramıştı.
Jiminse refleks olarak gözlerini kapatmıştı.
Gerçek huzur bu olmalı diye düşündü.
Fakat bu huzuru uzun sürmeden,
Bir anda bütün kantinin coşkuyla bağırmasıyla yumduğu gözlerini geri açmıştı ve gördüğü manzara hiç hoşuna gitmemişti.
Yoongi, kantinin ortasında Eun'u öpüyordu.
Bu bir meydan okumamıydı?
Kantinin içindekilerse onlara ithafen çığlık atıyor ve ağızlarından şaşkınlık nidaları döküyordu.
Jimin gözlerini korka korka jungkook'a çevirdi,
Gözleri dolmuştu.

üzülmüşmüydü?
Ama artık onların önemli olmadığını ve Eun'a karşı hiç bir şey hissetmediğini söylemişti.
Eğer gerçekten öyleyse neden şuan dolmuş ve hayal kırıklığı ile dolu gözleriyle onları izliyordu.

"kesin şunu.
Bayan Lee buraya doğru geliyor."

Okul başkanı olduğunu bildiği çocuk konuştuktan sonra Yoongi ve Eun hızlıca ayrılmış, kimseyle ilgilenmeden kantinden çıkmışlardı.
Jiminse tekrar gözlerini jungkook'a çevirmiş, bu sefer o, kırgınlık dolu bakışlarını büyük bedene göndermişti.

"jimin-"

"şey, ben kalksam iyi olacak."

Jimin kolundan tutan bedeni umursamadan kolunu çekmiş ve hızlıca okulun içine doğru ilerlemeye başlamıştı.

-

Jimin girdiği tuvalet kabininde sessizce ağlıyordu.
annesi ve babasının uzun zamandır çokça ettiği kavgalarını bu sabahta tekrarlamaları zaten küçük bedenini huzursuz ederken jungkook'u da öyle görmek iyice her şeyi raydan çıkarmıştı.
Bir anda sertçe açılan tuvalet kapısıyla kimin geldiğini umursamadan ağlamasına devam etti.

"boşaltın burayı."

Jungkook.

Bir kaç saniye sonra herkes çıkmış olacak ki jungkook kapalı olan tek kabine ilerlemiş,

"orda olduğunu biliyorum jimin, kapıyı açarmısın?"

"jungkook, sadece biraz izin verirmisin bana?"

Ne kadar sesini güçlü tutmaya çalışsada en sonda ağzından istemsizce çıkan hıçkırık her şeyi bozmuştu.

"bak meleğim,
Ne kadar yanlış anladığını tahmin edebiliyorum ama elimde değil.
Seninle açık konuşacağım,
Ben, ben çok sevgisiz büyüdüm jimin.
Babam hep etrafımdaydı, ama hiç yanımda olmadı.
Doğum günlerimi hep yanlız kutladım, ilk okumayı öğrendiğimde paylaşacak kimsem yoktu.
O koskoca evde tek başımaydım.
Okula başladığım zaman yoongiyle tanıştım, o benim ilk ve tek arkadaşımdı.
İlk defa birinin yanında olması,
Arkanda seni desteklecek birinin olmasının ne olduğunu onunla öğrendim jimin.
Fakat büyüdükçe bir şeyler kötü gitmeye başladı.
O değişti.
Eunla tanıştım, beni seven yanımda olduğunu hissettiren ikinci bir insan.
Ve sonra tek güvendiğim bu iki insan..
Aslında zaten her şeyi biliyorsun.
Etrafımda beni gerçekten seven kimse kalmamıştı.
Ve sonra seni tanıdım, Park jimini.
Sen herkesten farklıydın jimin.
Sen beni karşılıksız seviyordun.
Yemin ederim jimin, Yemin ederim ona karşı hiç bir şey hissetmiyorum.
Lütfen beni bırakma."

Jimin daha fazla sevdiğinin ağlamaklı çıkan sesine dayanamamış, kabinin kapısını açmıştı.
Ve hiç düşünmeden karşısında parmak uçlarına kalkarak, dağılmış iri bedenin ince dudaklarına kapatmıştı kendi dolgun dudaklarını.

Çalan zili umursamadan dakikalarca, açlıkla birbirlerini öptüler,
Sanki yıllarca ihtiyaçları olan tek şey buymuş gibi.













Kiss Kiss Kiss

'Yapayalnız kaldığın zaman
Sana ulaşacağım
Kendini kötü hissettiğin zaman
Orada olacağım.'

Şarkının bu kısmı jimin'den jungkook'a hediye olsun.

Kendinize iyi bakın.

💗

Dionysus | Jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin