8┆❝ Did I do or not?
I don't care, I just feel guilty. ❞
540 wordsHeeseung ayaklarını aşağıya sarkıtırken şehrin manzarasına bakıp derin bir nefes almıştı. Burası onu rahatlatıyordu ve bir arkadaşı bile olsa kimsenin burayı öğrenmesini istememişti, yine de Jake'i çağırmıştı çünkü onunla konuşurken rahat ve kafasının boş olması gerekiyordu.
"Heeseung?"
Arkasından gelen sesle kafasını çevirdi ve karşısında Jake'i görünce ayağa kalktı. Jake ise kenara çok yakın olduğu için endişelenip birkaç adım atmıştı ama Heeseung gülerek sorun yok dercesine ellerini kaldırdı.
"Hey, bir şey yok."
"Ah... Neden buradasın ve... Neden kenara o kadar yakınsın?"
"Özür dilerim, yükseklikten korktuğun tamamen aklımdan çıkmış... Sadece burayı seviyorum. Manzaraya bakmak ister misin?"
Eliyle manzarayı gösterirken Jake tedbirli birkaç adımla yaklaşmış ve aşağıya baktıktan hemen sonra geriye çekilmişti.
"Gerçekten çok hoş gözüküyor."
Heeseung ona güldüğünde Jake de güldü. Ne zamandır birlikte gülmüyorlardı ki? Bu aptal kavga fazlasıyla uzamıştı. Gülüşlerinden sonra sessizlik olduğunda ikisi de aynı anda ağzını açtı.
"Özür dilerim."
Ve aynı anda konuştuklarında sadece birbirlerine bakıp gülümsediler. İkisinin de bunun saçmalık olduğunu düşündüklerini görmek güzeldi.
"Jake, cidden üzgünüm. Hareketlerimde dikkatli olmalıydım. Sonuçta sizin bir ilişkiniz var. Ayrıca dediğim hiçbir şeyde ciddi değildim, yemin ederim. Sadece altta kalmak istemedim... Ve biliyorum, seni çok kırdım. Bana inanmazsan hak veririm ama gerçekten, gerçekten harika bir çiftsiniz ve birbirine olan sevginizde oldukça samimisiniz. Aksini söyleyip seni üzdüğüm için özür dilerim. Umarım beni affedersin."
Ellerini önünde birleştirip kafasını eğerek özür dilediğinde özrü elbette kabul edilmişti.
"Bazı dediklerin... Beni elbette kırdı ama ciddi olmadığını görmek güzel. Ama burada abartan kişi benim... Özür dilerim. Jay ile bizimle olduğun gibi yakın arkadaşsınız ve tabii ki şakalara veya yakınlaşmalara devam edeceksiniz. Sadece daha önce onu hiç kıskanmamıştım ve buna nasıl tepki vereceğimi bilemeyip fazla yükseldim. Aranızda bir şey olmadığını biliyorum, ikinize de güveniyorum. Ve sanırım gurur yaptığım için seninle hiç konuşamadım."
Utançla ensesini kaşırken Heeseung da ona katılıp güldü.
"Evet, ben de öyle. Ama bunun artık gurur meselesi olduğunu düşünmüyorum. Arkadaşımı özledim..."
"Hee..."
Ona gülümsedikten sonra arkasını dönüp aşağıdaki şehir manzarasına bakmıştı.
"Hee."
"Bekle bir dakika, ah, burada yeni açılan bir yer vardı... Orada yemek yemeye ne dersin? Yemek yedin mi?"
"Uh, hayır ama oradan uzaklaşmaya ne dersin?"
Jake küçük adımlarla ona yaklaşırken endişe ile sorduğunda Heeseung kaşlarını çatıp o restoranı bulmaya çalışıyordu. Yana doğru birkaç adım atıp daha dikkatli bakmaya çalışırken hafifçe de sarkmaya başlamıştı.
"Heeseung!"
"Ha?"
Diğeri dikkatini çekmek için ona seslenirken Heeseung sonunda ona döndü ama beklemediği kadar yakınında olduğu için refleks olarak geri çekilmek istedi.
Gidecek bir yeri olmadığını unutmuştu.
Topuğu boşluğa basınca ani denge kaybıyla arkaya doğru düşerken gözlerini korkuyla açıp onu tutmak için Jake'e uzanmış ama ne Jake ne de o birbirlerini tutmak için yetişebilmişti.
"HEESEUNG!"
Elini hızla havaya doğru uzatıp hızlı adımlarla ona doğru koşarken en kenara geldiği anda durdu ve dizlerinin üzerine çöktü. Heeseung'ın bedeni hızla düşerken Jake onu görmemek için kendini geriye atmış ve gözlerinden yaşlar düşerken yüzünü kapatmıştı. Her şey çok hızlı olmuştu ve bunu kaldıramadı.
O gün hiç kendine gelemedi.
Ondan sonraki gün de öyle.
En yakın arkadaşını kaybetmenin şoku ve buna sebep olma düşüncesi onu darmadağın etti ve bunun hakkında konuşabilecek kadar ayık hissetmedi. Sonunda arkadaşlarıyla konuşmak istese de hiçbirinden geri dönüş alamamıştı. Şüpheli olarak karakola götürüldüğü ve Heeseung'ın düştüğü yerde olduğu öğrenildiğinde bu tanıdığı tanımadığı herkesin onu suçlamasına neden oldu.
Jake hem kendi duyguları altında hem de çevresindekilerinin onun üzerinde yarattığı psikolojinin altında ezildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ɪ ᴡɪsʜ ᴡᴇ ᴅɪᴅɴ'ᴛ ᴇɴᴅ ᴜᴘ ʟɪᴋᴇ ᴛʜɪs ✓
Fanfiction| ᴇɴʜʏᴘᴇɴ | | ᴊᴀʏ ᴘᴀʀᴋ × ᴊᴀᴋᴇ sɪᴍ | "Sadece keşke, keşke sonumuz bu şekilde olmasaydı." | ! | Mutsuz son.