"İnandığım yerden kırıldım."
Eve geçtiğimde gece yarısına az bir süre vardı. Oraya her gidişimde toparlanmam günlerimi, haftalarımı alıyordu. Bilmiyorum yada biliyorum yaptığım yanlış bas baya saçmalık. Ama ne yaparsın işte bazen saçmalar insan elinde olmadan da saçmalar.
Bende yılın birkaç ayı, hatta ayın birkaç günü onu ve zamansız gidişini düşünerek aaçmalıyorum. Aslına bakılırsa haksız da değilim.
Atakan ile 3 gündür konuşmuyoruz, kafasını dinlemek istedi. En doğal hakkı ve bu hakkını elinden alamam. Benden sakladığı bir şeyler var ve ben sorgulamak istemiyorum. Kendi gelip bana anlatsın benimle dertleşsin istiyorum. Onu sıkmak,boğmak istemiyorum. Aksine nefes alabileceği bir yer olarak beni görsün istiyorum. Kimseyi bir şeylere zorlayamam ama zorlamak istiyorum, benimle nefes almasını sağlamak belki de olmasını istediğim bu.
Kalbim kırık ve canım fena sıkkın. Çok düşündüğüm için günlerdir hiçbir şey yemek istemiyorum. Baş ağrılarım kesilmiyor, lanetlenmiş gibiyim. Hayatın içinde bir aşk bulduğumu düşündüm. Aslında hayat benden ilkleri almışken buna izin vermesi saçmalık olurdu. Belki de huzur bulmak istedi ve uzaklaştı. Aynı zamanında giden balım gibi, dimi balım?
Ya Atakan da balım gibi giderse düşüncesi içimi kemirmeye başlayınca telefonu elime alıp tuşlara delice basmaya başladım.
"Aklım günlerdir sende nasıl oldun? "
Hayır ya bu olmadı. Düzgün bir şeyler yazmam gerekiyor.
"Hâlâ dönüş yapmanı bekliyorum. Nasıl oldun? "
Bu da olmadı. Niye hiçbiri içime sinmiyor?
"Bir anda kabuğuna çekildin. İyisindir umarım. Ne zamandır görüşemioduk şimdi. Nasılsın? Aslında buluşsak ne iyi olur.. "
Bir daha yazarsam kafayı oynatırım diye mesajı o an attım. İyi de yaptığımı düşünüyorum. Düşünme bensu uygula hemde o an dedim kendi kendime delice.
Yanımdaki çekmeceyi açıp kurcalamaya başladım. Çekmece de küçük bir takı kutum vardı. Küpelerimi ve kolumdaki ince altın bilekliği çıkardım. Bu bileklikte bebekken annemlerin büyüyünce lazım olur diye alıp kenara ayırdığı bileklikti. Ah canım annem nasıl da düşünmüş.. Babam nasıl da özenle ilgilenmiş benle? Söz veriyorum sizi asla unutturmayacağım bende hep yeriniz olacak, söz.
Takı kutusunu yerine yerleştirip yaklaşık 10 dakika sonra gelen mesaja baktım. Fazlasıyla uzun bir mesajla karşı karşıyayız hadi hayırlısı.
"Selam, iyiyim. Beni düşündüğün için teşekkürler. Bir süre daha yalnız kalmak istiyorum. Böyle daha iyi hissediyorum. Uzun bir zaman görüşmemek ikimiz için de daha hayırlı olacak. Ben sana, sen bana iyi gelemiyorsun. Ben zararlıyım ,sende öylesin. En iyisi iletişimimizi başta senin de istediğin gibi sonlandırmak. Önüne bak önünde seni bekleyen güzel yıllar olacak. Keyfine ve eğlenmeye bak. Hiçbir şeyi dert etme. Bunları yazdığım içinde bana sinirlenme. Arayıp sövmeye de kalkma sen bu mesajı okurken bu sim kart ayaklarımın altında ezilmiş olacak. Hoşçakal."
Bu da neydi? Budala şeyin bana yazdıkları da neyin nesi? Ah tabi yeni bir veda ile karşı karşıyayız. Tüm vedalar niye beni buluyor? Ordan bakılınca bırakılmaya müsait biri olarak mı görünüyorum? Yada sorun tamamen bende mi? İnsanları kendimden uzaklaştıracak kadarmış bendeki enerji galiba bunu anladım. Yada kendimi suçlamayı bırakıp hayatıma çekidüzen vermem lazım.
Çekidüzen. Bana ne kadar da ters bir kelime. Düzenimi değiştirmekten nefret ederim. Ama elime bir büyük boy çöp poşeti alıp onun içine hemen hemen elime gelen eski hatırası Atakan olan şeyleri atmaya başladım. Bu saatten sonra bunlara da gerek yok diyerek hepsini atıyordum. Kendimi kaybetmiş bir şekilde bu devam ediyordu. Eşyaların kırılma sesleri geldikçe huzur da beraberinde geliyordu.
Keşke kafamın içinde ki düşünceleri de toplayıp bir çöp torbasıyla atabilsem. Kafamda o kadar abes düşünceler var ki düşündükçe daralıyorum. Kaygı, endişe her yanımı eser almış durumda. Elimde ki çöp poşetini dış kapının ardına öylece bıraktım. Apartman görevlisi gelip alacaktır diye düşünmüştüm. Ama bugün izinli olduğu aklıma geldi. Enver abinin eşi hamileydi ve galiba doğumu bugüne denk gelmişti. Yapacak bişey yok, hem kokmuyor orda kalmasında bir sorun yok. Odamı da kafadan hızlıca şekillendirip yeni halini çok beğendim. Yenilikleri seviyorum, eskileri de özlemeye başlıyorum. Bu kısır döngü haline geldi.
Sayfalarca balımdan bahsetmek istiyorum ama kendime de kızmak istiyorum. Bunca şeye rağmen hâlâ neden balımdan bahsetmek istiyorum? Hâlâ ona nasıl balım diyebiliyorum? Yaptığı şeyden sonra ona balım demem çok üzüyor. Beni bıraktı ve defolup gitti. Balım olsa beni bırakır mıydı? Bal böceğim benim onu çok özledim.
Atakan'la ilişkimizi duyan herkes -bu kız ne ara unuttu çağatayı da yeni biri girdi hayatına -diyip duruyordu. Balım ben seni unutmam, unutamam ki.. Ama insanların ağzını kapatamıyorum sen olsan bana derdin ki "Aman be kızım kafaya takmaya değer mi? O güzel kafanı ısırırım bak." Derdin. Balım şimdi de öyle desen olur mu? Kafama fazla takmaya başladım. Günlerce saatlerce seni düşündüğüm dönem geri gelmiş gibi hissediyorum. Düşünüyorum balım aklımdan hiç çıkmıyorsun. Şuan yaşıyor olsan tam karşımda olsan bu sözleri söyleyemezdim. Utanırdım sıkılırdım,belki de kafam yerde söylerdim. Ama çok pişmanım gözlerinin içine baka baka balım seni çok seviyorum diyemediğim için çok pişmanım.
Seninle daha çok gülemediğim için de pişmanım.
Mutfağa geçip kendime acı bir kahve yaptım. Kahveyi yudumlarken telefonuma art arda bildirimler gelmeye başladı. Bakmaya tenezzül edemedim. Telefon ile aramda iki sandalye mesafe vardı ve kim gidip alacaktı o telefonu şimdi? Neyse ki birkaç dakika içinde bildirimler susmuş, bu sefer de üst üste çalmaya başlamıştı. Kıyamet mi kopuyor anlamıyorum ki, bu kadar önemli ne olmuş olabilir? Hiç de telefonu elime almak istemiyorum. Telefonu gidip aldım. Üstten son dakika haberlerinde adımı görünce ve arayan mesaj atan insanların haber kanallarından olduğunu görünce şoka girmem ani olmadı.
Haber başlıklarını sakince okumaya başladım.
"Son dakika gelişmesi ile elimize geçen bilgilere göre seneler önce işlenen cinayete intihar süsü verilmiş olabileceği çıktı. Baş şüpheli olarak bilinen ölen şahısın kuzeni olduğu ve uzun yıllar saklandığı düşünülüyor."
"İkilinin birlikte olduğu ve ortada bir kıskançlık meselesi olduğu da düşünülürken mezarın açılması ve otopsi yapılması bekleniyor. "
"Bir diğer şüphe ise o dönemde düşmanları olan şahısın ölü süsü verildiği, yaşama ihtimalinin de olduğu söylenen şahıs belki de şuan aramızda"
"Kara borsa ile son dönemlerde bilinen şahısın babası sorulara cevap vermeden kameralardan kaçarken yakalandı. "
Çağatay yaşıyor mu? İmkansız yaşasaydı bu kadar acı çekmeme izin vermezdi. Yaşamıyor kafanı bulandırma bensu, yine aynı travmalar geri gelmeyecek bensu. O öldü ve seni severek öldü. Benim balım gözümün önünde ölüydü, cansız bedeni yerde öylece duruyordu. Ölüsünü bile rahat bırakmıyorlar. Ben senin katilinmişim balım. Neden kameralardan kaçtı? O iğrenç herif neden tek bir açıklama bile yapmadı? Neler oluyor, benim bilmediğim ne var? Benden ne saklanıyor. Kafam çok doldu.
Balım gerçekten yaşıyor olabilir misin?