Neden abim kaçtı ki? Ah Jun Myeon seni serseri nasıl beni böyle bırakıp gidersin? Aşık olacak kimse kalmadı mı ki sen tüccar bir çinliye aşık olup gittin. Neyse,sinirlenmemem gerek.
Herşeyi anlarım ama neden ben zorla evleniyorum? Hem de bur çinliyle! Jun Myeon zaten bir çinliye kaçtı. A pardon o bir prens değildi değilmi? Sadece bir tüccardı.
-Prensim! Çalışma saati geldi. Öğretmeniniz Do Kyungsoo sizi bekliyor! Bu sesi hiç ama hiç tanımıyorum. Arkama dönüp sesin sahibine baktım.
Karşımda gecenin karanlığına inat bembeyaz tenli bir adam belirdi. Bana bakmıyordu. Karnımda uçuşan şeyler ne? Yada neden gözlerim inadıma ona bakmaya devam ediyor? Ayaklarım onlara ne demeli? Neden ona yürüyor? Peki karşımda duran güzelliğin adı neydi? Daha önce neredeydi?
Ani bir dürtüyle ona adını sormak istedim.
- Sen de kimsin? Adın ne senin? Niye iki büklüm oldu karşımda?
-Şey...Efendim adım Oh Sehun. Sizin yeni danışmanlarınızdan biriyim. Arkadaşım Baekhyun şu anda öğretmen Do ile birlikte.
Aslında diğerini hiç merak etmemiştim. Sadece onu merak ediyordum. Sehunu deli gibi merak ediyordum. Sanırım ondan hoşlanmaya başladım. Ve üzgünüm Sehun hoşlandıysam kesinlikle benim olacaksın.
-Pekala gidelim. Bay Do'nun yanına,deyip onun önüne geçtim. Arkadan sessizce gelmeye başladı.
~•^•~
Niye kalbim böyle tekliyor. Şu an önümde yürüyen adama baktıkça böyle oluyor. Ama kendime gelmeliyim. O prens.
Yıllar önce yaptığım hatanın aynısını yapamam. Sen nerde koskaca veliaht nerde? Kalbim rahat dur. Ayrıca niye adını sorunca o kadar hareket ettin? Olamaz yine aşık olamam! Yıllar önceki gibi gömücem aşkımı. Evet böyle yapmalıyım.
Beraber çalışma odasına gittik. Baekhyun ve bay Do bizi bekliyordu. İçeriye girince ayağa kalkıp selam verdiler. Geç geldiğimiz için kızgın görünüyorlar. Veliahta da bağıramıyorlar.
İki saat kadar süren yönetim dersi boyunca yaptığım tek şey gözlerimi ve zihnimi Jongin'den uzak tutmaya çalışmakla geçti. Sürekli bana bakıp durdu. O bakınca da kalbim yerin de duramadı.
Acaba bitti küllere döndü sandığım aşkım hep yerinde mıydı? Peki neden ders almamıştı hiç? Onun yüzünden ordudan atılmamış mıydı?
Flashback
"Tutuklu Oh Sehun gece yarısı dışarda ne işin var?" yüzbaşının gür sesi kulağımda çınladı. Ne diyebilirim?
Prensi görmeye gittim ama onu başkasıyla gördüm. Ona verdiğim dahası hayatımı tehlikeye atarak gönderdiğim mektuplarımı kahkaha atarak okuduğu için gizlice ağladığımı mı söyleyeyim?
-Şey...B-ben..." engel olamıyordum sesimdeki titremeye.
"Sen ne! Orduda disiplin var ve sen bu disiplini bozamazsın. Seni daha önce iki defa uyardım. Bu sondu bay Oh!" Hayır olamaz Atacaklar beni ordudan. Zaten ne zorluklarla geldim. Lütfen olmasın!
-Efendim...B-ben öz-özür dilerim. Ama bu işe yaramazdı. Ayaklarına kapanmalıydım. Tam eğilecektim ki yüzbaşı bana kovulduğumu söyledi."Oh Sehun kovuldun! Bundan böyle orduya gelme"Evet korktuğum başıma gelmişti.
Hepsi senin suçun Kim Jongin. Peki ya siz niye böyle acımasızca davrandınız. Gözyaşlarımı görmediniz mi? Ailem yok diye size sığındım haberiniz yok mu? Tek ailem sen yapmıştım Jongin hiç mi acımadın?
Gözyaşları içinde zor bela ayağa kalktım. Kimse ama kimse beni dinlemedi.Jongin bana bunları yaşattın umarım sende yaşarsın.
Canımın acısı tarif edilemez. Hem sevdiğim adam tarafından alaya alındım hem de ordudan atıldım. Ne yapmalıyım? Eskisi gibi çiftlik evine dönücem. Başka çarem yok.
Yapayalnız çaresizdim. Kendimce sığındığım limanım Jongin yoktu.
Flashback and
Ders bittikten sonra bay DO bizden önce çıktı.Baekhyun da onu takip etti. Evine götürmesini Jongin emretti. Jongin gülümseyerek yanıma gelmeye başladı. Yine yerinde durmuyor kalbim.
Yoksa kalmadı dediğim sevgim bir tuzak gibi pusuya mı yatmıştı? Beni jongin'e götüren bir pusu. Lütfen bu sefer canım yanmasın.
Bu benim ilk couple ficim. Ayrıca ilk defa Sekai yazdım. Lütfen yorum yapın. Bu bölüm kısa oldu. Ama diğer bölümde sürprizler var. Daha uzun yazmaya çalışıcam. Şimdiden teşekkürler.
