44.Bölüm: Final

1K 45 3
                                    






Genelde tecrübe sahibi insanlar söylerler. Görmüş geçirmiş, gerçekten bilen kişiler söyler.

'Zaman her şeyin ilacıdır,' diye. 

Haklılarmış meğer. Zaman geçtikçe insanın aklını dolduran tüm düşünceler daha sağlıklı bir hale geliyor, yapılan eylemler çok daha normal hale bürünerek akıllıca kararlar sonucu ortaya çıkıyordu. Hazan da bunu bizzat görmüştü. Kendisi de zamana bırakmıştı. Barbaros'un tüm tuhaf tutumlarını zamana bırakmıştı. Ve sonucu da güzeldi.

Onu bulalı neredeyse iki ay olacaktı. Toparlanmıştı, ayaklanmıştı, konuşuyordu, arada bile olsa gülümsüyordu. Durgunluğu dışında, normale dönüyorlardı. Hatta Hazan iki günde bir kafeye bile gitmeye başlamıştı. Barbaros ayaklandıktan sonra genç kadına işe gitmesini söylemişti. Hazan da bebeğini de alarak gitmişti. Ama yarım saatte bir arıyor, kocasının nasıl olduğunu kontrol ediyordu.

Üstelik artık geceleri birlikte, yatak odalarında uyuyorlardı. Hazan ilk atağı ondan bekliyordu, bu yüzden kocasına sarılarak uyuyamıyordu ama bu da düzelirdi. Yakındı, çok yakın.

"Ben geldim. Yani biz geldik!" Hazan bebeğinin puseti ile içeri girip kapıyı ardından kapattı ve oturma odasına geçti. Barbaros ortalıkta yoktu. "Barbaros!" Bebeğini koltuğa bırakarak ceketini çıkarttı ve koltuğun üzerine atıp mutfağa geçti. Boştu. Boş diğer odayı da kontrol etti. Banyo, yatak odası. Ama yoktu. "Nereye gitti ki?"

Hemen telefonunu alıp aradı. Ama Barbaros'un telefonunun melodisi oturma odasından geliyordu. Genç kadın sinirle gidip telefona baktı. Televizyon ünitesindeydi. "Nereye kayboldu bu adam?" İçten içe korkmaya başlamış, gözleri bile dolmuştu. İçinde hâlâ bu korku ile yaşadığının farkında bile değildi. Ne yapmalıydı? Ya yine onu götürdülerse?

Kimi aramalıydı? Polis memuru Selim Beyi aramalıydı.

Ama belki de Harun'un yanına gitmişti. En iyisi önce Harun'u aramaktı. Hemen rehberden Harun'un numarasını buldu. Hat direkt ulaşılamıyora düştü. Genç kadın sanki aradıkça ulaşılabilecekmiş gibi peş peşe dört kez aradı. Neden kapalıydı ki sanki telefonu!

Hazan yine yanaklarında tanıdık sıcak sıvıyı hissetti. Kocasını yine kaybetmiş olamazdı değil mi? Nerede olabilirdi?

Gelen kapı sesi ile Hazan yerinden fırlayarak kapıya koştu. İçeriye giren Barbaros'un kapıyı kapatması ile Hazan'ın beline sıkıca sarılması bir oldu. İşte, gelmişti. Elinin altındaydı. Şimdi de korku sonrası mutlu olduğu için ağlıyordu ve adamın tişörtünü ıslatıyordu. "Ne oluyor?" Barbaros ellerini genç kadının kollarına koyup çekse de Hazan'ın ayrılmaya niyeti yoktu. Barbaros da ellerini bu sefer Hazan'ın sırtına koydu. Sarılmamıştı. Ama bu dokunuş, onun kendini ısrarla iteklememesi de iyi gelmişti. 

"Ne oldu?"

Hazan burnunu çekerek derin bir nefes aldı ve kocasının kokusunu da hissedince iyice rahatladı. Yavaşça geri çekilip Barbaros'un yüzüne baktı. "Neredeydin? Beni ne kadar korkuttun haberin var mı?"

Barbaros bir elini genç kadının yanağına koydu ve ıslak yanağını sildi. Hazan, onun bu hareketi ile titredi. Ne güzel dokunmuştu öyle. "Bunun için mi ağladın?"

"Eve geldim ve yoktun. Aradım, telefonun içerideydi. Sonra, Harun'u aradım belki yanındasındır diye ama ulaşamadım. Ödüm koptu." Hızlıca tek solukta anlatmıştı. Cümleleri bitince nefes aldı ve kendine hayret etti. Kendinden beklemediği başka tavırlar daha. Aşk böyle bir şeydi demek ki. İnsanı bambaşka hale getirip, yeni bir karakter yaratmaktı.

SANDAL +18 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin