3.Bölüm: Durmalı!

30K 547 21
                                    









Temasların ihtirası engellenemeyecek durumdaydı. Genç kadın, bu öpüşmenin getirdiği heyecan ve tutkudan kopamıyordu. Dudakları üzerinde dolanan adamın tüm hareketleri kanını kaynatıyordu. Damağındaki dil, şimdiye dek tattığı en güzel şeydi. Belini sımsıkı kavramış olan kol, yanağını kaplayan ve başını yana yatıran o el... Hazan kendini kaybetmek üzereydi. Nefesi de tükeniyordu. Ama bunu bırakamıyordu.

Durmalıydı!

Genç adam, bu sıcak ağızdan kopamıyordu. Dili ile onu keşfetmeye devam etmeliydi. Ve bu istek sabırsız bir şekilde hızlıca onu sömürmesine sebep oluyordu. Kadın ise kendine yetişemiyordu. Bunun farkındaydı. Ve bu, kadını daha çok sarıp sarmalaması gerektiğini düşündürüyordu. Öyle de yaptı. Kolunu daha sıkı sardı beline. Daha sert asıldı dudaklarına kadının. Nefesinin tükendiğini hissediyordu ama umurunda değildi. Ve sonra kadının zevkten değil de nefessizlikten iniltiler çıkardığını fark etmesi, şok etkisi yarattı.

Durmalıydı!

Her ikisi de hızla birbirlerinden ayrıldılar. Birer adım gerilediler. Öpüşmenin şehveti, bedenlerini sarmıştı. Genç adam kendini kasıyordu. Bir ergen gibi titreyemezdi. Genç kadın ise heyecandan titremesini durduramıyordu. Nasıl bir savaş vermişti? Nasıl bir öpüşmeydi? Çılgın bir tutkuydu! Ya durmasaydılar? Ya nefesleri tükenmeseydi? Nereye kadar gidebilirlerdi ki?

"Bu gece buradayız. Gidip ateş yakalım." Barbaros sonunda konuşmuştu ve yerden topladığı odunlar ile su matarasını alıp arkasını dönerek birkaç adım attı. Genç kadın ise olayın şokunu hala atlatamamıştı.

Aralarında, birbirlerini ilk gördüklerinden beri ölçülemez boyutta bir çekim olduğunun farkındaydı. Ama bu kadar çabuk da patlak vermesi korkutucuydu. Biraz ilerisinde arkası dönük adama baktı. Geniş sırtı ile kızıl güneşin altında Herkül gibiydi. Ve şimdi de korktuğu için kendisini bekliyordu. Bu kadar dominant olmak zorunda mıydı? Bunun onu daha çekici yaptığının farkında değil miydi?

Genç kadın sonunda hareketlendi ve onun adımladığını duyan Barbaros da yürüyerek ağaçların arasından çıktı. Barbaros topladığı çalıları ve taşları kamp ateşi haline getirebilmek için uygun yeri ayarlarken, Hazan da sandala doğru ilerledi. Sandalın içerisine bakındı.

Minik bir kasada beş tane balık vardı. Kasanın yanında da pet şişenin yarısı sarı sıvı, yüksek ihtimal yağdı, doluydu ve küçük bir çocuğun avucunu bile doldurmayacak kadar minik top halinde bir poşet vardı. Battaniye denmeyecek kadar ince bir örtü de Barbaros'un oturduğu tahtanın altında duruyordu. Genç kadın balıkları görünce zaten midesindeki gurultu kendini belli etti. O kadar kötü kokuyor diye laf ettiği balıklara muhtaç kaldığına inanamıyordu.

Bir ayağını sandalın içine koyup eğildi ve önce örtüyü çıkarttı. Sonra kasayı ve top halindeki poşet ile yağı da alarak sandala arkasını döndü ve çoktan ateşi yakmış olan adamın yanına ilerledi. Bedenindeki titreşimleri ise yok saymak oldukça zordu.

"Balıkçılar tanıdığın mıydı?" En iyisi bambaşka bir konudan bahsetmekti. Adamın yanına vardı ve elindekileri yere bıraktı.

"Evet. Babamın dostlarıydılar. Amcam sayılırlar." Barbaros da aynı şekilde davranıyordu. Böylesi her ikisine de daha kolay gelmişti. Ama aynı zamanda da bundan hoşlanmamışlardı.

"Ateşi nasıl yaktın?"

"Kibrit." Elindeki kibrit kutusunu salladı. Sonra kenara ayırdığı üç tane çubuktan ikisini eline aldı. İki tanesinin tepesini ikiye ayırdı ve karşılıklı bir şekilde ateşin iki yanına koydu. Hazan merakla adamın yaptıklarını izliyordu.

SANDAL +18 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin