32.Bölüm: Zirve

6K 353 25
                                    









Fazla güzel günlerdi. Hazan her güzel zaman geçirdiğinde, sonunda bir şeyler oluyordu. Kötü bir şeyler. Hayatında bir kez daha böyle çok mutluydu. O zamanlar hayatları çok güzeldi. Okulunu bitirmişti, babasının yanında işe başlamıştı. Burak vardı. Ablası farklı bir şehirde bile olsa çalışıyordu ve çok mutluydu.

Sonra... 

Sonra babası ölmüştü!

Hazan çok uzun süre kendine gelememişti. Herkese küsmüştü. Sanki babasının ölümünden etrafındakiler suçluymuş gibi. Ablası geri gelmişti ama onun sevincini bile yaşayamamıştı. O'na da hep ters davranıyordu. Annesine, kafedekilere. Burak'a. Genç adam ile o zamanlar ilişkileri vardı. Burak kendine iyi katlanmıştı. Çok iyi bir adamdı. Sabırlı ve sıcak kanlı. Hazan O'na bu konuda borçluydu. Kendisi her ne kadar ters davranmış olsa bile Burak asla kendisini yalnız bırakmamış, acısına ortak olup hep destek olmuştu.

Sonra ada. Adada da çok mutluydu. Her ne kadar bunu dışa yansıtmasa da, hatta o zamanlar tam anlamıyla hissetmese de, geri geldiği zaman aslında orada ne kadar mutlu olduğunu anlamıştı. Güzel günlerdi. Etrafta Barbaros dışında kimse yoktu. Sadece deniz kokusu, kumsal, ağaçlar ve sandal. Doğallığın en saf hali. Genç adamın espritüel hali ise sıkılmasına fırsat bırakmıyordu. Ama ardından gelenler...

Barbaros'un o kırıcı tavırları, her seferinde Hazan'ın kulaklarında uğuldayan sözleri. Hamile kalması, babasız bebek büyüteceği düşüncesi. Bebeğinin yaşayacağı eksiklik. Hazan o zaman da çok kötü olmuştu.

Şimdi de mutluydu. Bebeği karnında büyüyordu. Üçüncü ayın kontrolü de yapılmış, dördüncü aya girmişlerdi. Sağ salimdi. Annesi ve ablası her daim yanındaydılar. Kafedekiler ise sohbet için idealdiler. Hazan onlar ile bir aradayken çok eğleniyordu. Onların şen şakrak hali, birbirleri ile atışıp tatlı tatlı tartışmaları bile çok sevimliydi. Ve Barbaros. Sevdiği adam, bebeğinin babası. Hazan'ı hep şaşırtan, her hareketi ile kendine hayran bırakan, kalbinin her daim yumuşak kalmasını başaran bir adamdı.

Hazan çok mutluydu. Ve başına yine bir şey gelmesinden korkuyordu. Ama bu tarz şeyleri düşünüp de kedini mutsuz etmek istemiyordu. Etrafına pozitif enerjisini yansıtıp, herkeste aynı yansımayı görünce zaten her şeyin ne kadar güzel olduğunu görüyordu.

"Dalmış gitmişsin yine." Ardından gelen ses ile yanağına değen dudaklar bir oldu. Hazan yanağında hissettiği dudaklar ile ürperdi. Şimdi O'nu çekip dudaklarını emmek vardı ama kafedeydi ve insanlar vardı! Bunu şimdilik rafa kaldırdı.

"Seni bekliyordum."

Genç adam elindeki dergileri önlerindeki masaya bırakıp koltukta yanına oturdu. Adamın eli karnına gitti ve eğilip oraya da bir öpücük kondurdu. "Nasılmış benim Deniz Kızım ve O'nun kadar mükemmel bebeğim?"

Hazan güldü ve masadan bir dergi aldı. Bu adam deliydi! "Babası kadar şapşal olmasını istemediğim bebeğim ve ben gayet iyiyiz."

"Bak ya! Ben burada iltifatlar ediyorum, bir taraftan lafları işitiyorum. Adil mi bu?"

"Hoş geldin Barbaros... Ee, şey sana nasıl hitap etmem gerek?" Kerem gelmiş başlarında yine gevezelik ediyordu.

"Hoş buldum. Adımla hitap edebilirsin..." Adını bilmediği için cümlesini yarıda bıraktı genç adam. Barbaros elini Kerem'e uzatmıştı. El sıkıştılar.

 "Kerem ben bu arada. Bir şey ister misiniz siz? Hemen getireyim."

"Kerem bana sıcak çikolata getirir misin?"

SANDAL +18 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin