üç

1.1K 121 73
                                    

"Size görev dağılımı vereceğim. Çünkü benden başka sadece iki öğretmen var görevli. Biz bu hormonlu orospu çocuklarıyla başa çıkamayız. İtiraz edeni arkadaşlıktan reddediyorum." Sunghoon bir kez daha öğrencilerine küfür ettikten sonra arkadaşlarına görevleri dağıtmaya başladı. "Riki ve Jake siz bunların ellerindeki içecekleri kontrol edin. Alkol varsa direkt el koyun. İstiyorsanız içebilirsiniz fark etmez." Görev arkadaşları Riki ve Jake beşlik çaktı. "Jay, biz seninle standları gezip uygunsuz bir şeyler var mı ona bakacağız. Mümkün olduğunca uygunsuzmuş gibi davran birkaç kişiye disiplin cezası verelim, hoşuma gidiyor." Sunghoon'un neden öğretmen olduğunu sorgulamayın... "Heeseung, Sunoo ve Jungwon; siz de etrafta yiyişenleri yakasından tutup bana getirin. Direkt disipline giderler azgın piçler."

Altı genç arkadaşlarını yargılamadan dinlediler. Alışmışlardı öğrencilerine karşı olan tavrına. "Çok kural var. Lisedeyken bahar festivalinde yaptığım her şey yasakmış meğer." Hepsi Jungwon'a katıldı. Ardından görevlerinin başına geçtiler.

"Sunghoon'un söylediklerini boş verip, gidip standlarda eğlenelim mi?" Jungwon ve Sunoo anında başını salladılar. Etrafta öpüşenleri Sunghoon kendisi de yakalayabilirdi.

Hediyeli bir atış standına gittiler. Beş atış hakları vardı ve tek yapmaları gereken üç balon vurmaktı. Ücreti ödeyip beşer atış hakkı aldıktan sonra silahı eline ilk alan Jungwon oldu. Beş atış yapmış fakat iki balon vurabilmişti. "Ezik ya, ver şunu." Sunoo, somurtan Jungwon'dan silahı aldı. O ise aynı şekilde beş atış yapmış fakat sadece bir tane vurabilmişti. "Hah! Ezik." Sunoo, Jungwon'a öldürücü bakışlarını atmaya devam ederken Heeseung silahı Sunoo'nun elinden aldı. Hem atış sırası geldiği için hem de... Sunoo'nun elinden bir kaza çıkmasın diye.

Heeseung nişan aldı ve önündeki balonlara ateş etti. İlk atışını kaçırsa da sonraki üçünü vurmuş ödülü almaya hak kazanmıştı. Son atış hakkıyla da şov olsun diye dördüncü bir balon daha vurmuştu.

"Vay be... Tam da Heeseung'dan beklenildiği gibi. Üçüncü sınıfta sana her şeyde iyi olmayı bırakmanı söylediğimi hatırlıyorum." Heeseung, Jungwon'un iltifatına gülerek karşılık verdi. Standın sahibi olan öğrenci, Heeseung'a dönüp hangi hediyeyi istediğini sordu. Heeseung asılı olan hayvan figürlü peluş oyuncaklara baktı. Ayı, balık, tavşan, penguen, kedi ve daha bir sürü çeşit vardı. Daha sonra gözüne en sondaki tilki takıldı. Tek kalmıştı. Eşsiz ve güzeldi. Belki de ona birini anımsattığı için öyle geliyordu.

"Tilkiyi istiyorum." Öğrenci uzanıp tilkiyi aldı. Ardından tebrik ederek Heeseung'a uzattı. Standdan uzaklaşırken Heeseung tilkisini inceliyordu. Çok büyük değildi ama sarılabilmesi için yeterliydi. "Sevimli." dedi Sunoo, tilkiye bakarken. Heeseung gülümsedi. "Evet. Tilkiler, sevimli." Sunoo'nun midesi kasıldı. Tilkiden kastının kendisi olduğunu biliyordu.

"Dondurma satıyorlar şurada. Alalım mı?" Heeseung ve Sunoo, Jungwon'un sorusunu başını sallayarak onayladı. Standa gidip üç tane dondurma aldılar. Heeseung yerken tilkisine bulaşmaması için çok dikkat ediyordu.

"Sunoo baksana. Seojun hyung değil mi şu?" Sunoo, Jungwon'un gösterdiği yere baktı. Evet, o lisede onlardan bir üst sınıf olan, okulun gözdesi, neredeyse herkesin ilk aşkı Han Seojun'du. "Evet, o. Gidip selam verelim." Ayrıca Sunwon ikilisini koruyup kollayan yakın bir arkadaşlarıydı.

Jungwon ve Sunoo önden giderken Heeseung da biraz arkada peşlerinden sürükleniyordu. Seojun'u çok tanımıyordu ama Sunoo'yla birlikte olduğu zamanlar birkaç kez hep beraber oturup kahve içmişlikleri vardı. Heeseung tanıdığı kadarıyla Seojun'u pek sevmiyordu.

"Seojun hyung!" Seojun ona seslenildiğinde arkasına döndü. "Hey, çocuklar! Tesadüfe bak. Ne işiniz var burada?" Seojun bir anlık ikilinin arkasındaki Heeseung'a baktı. Ona da gülümseyip tekrar arkadaşlarına döndü. "Arkadaşımız bu okulda edebiyat öğretmeni. Çocukları sevmediği için de yardıma geldik." Seojun kafası karışık bir şekilde güldü. "Sen ne yapıyorsun burada?"

ex || heesun ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin