on

796 110 112
                                    

"Riki buradayız biz! Nereye bakıyorsun?" Riki tabiki de kendine engel olamayıp sarhoş olmuştu. Hatta kendisinin sarhoş olması yetmemiş, yanındaki Jungwon'u da sarhoş etmişti. "Sıra bende mi!?" İstemsizce çok bağırdığı için Sunoo onu çimdikleyerek uyardı. "Evet, oyna hadi." Önünde duran desteye uzandı Riki. Geçen gün oynadıkları aptal kartlı soru oyununu oynuyorlardı. "En son kiminle seviştin? Dostum, o kadar uzun zamandır kimseyle el ele tutuşmanın ilerisine bile geçemedim ki kim olduğunu hatırlamıyorum." Sunoo, Riki'nin sırtını sıvazladı. "Üzülme be Riki..." Sarhoş Riki gözünden akan bir damla yaşı sildi.

Sırası gelen Sunoo desteye uzanıp bir kart çekti. Bu zamana kadar basit sorular gelmiş, güvenle turu geçmişti. Ama bu zamana kadar herkese basit sorular gelmişti. Bu yüzden her an aptalca bir kart gelebilir diye de çok gergindi. Zaten biraz çakır keyif olması da düşünmeden yapabileceği hareketlerin sayısını arttırıyordu.

Bu odada herkesten daha başka sevdiğin kişi kim?

veya

Solundaki kişiye bir itirafta bulun!

Unutma sadece doğruyu söylemek zorundasın!

Solundaki Heeseung'a baktı göz ucuyla. İki sorunun ucunda da o vardı. Ne yapacağını düşündü. Herhangi birini yapıp ertesi gün sarhoş olduğu bahanesinin arkasına saklanabilirdi. Heeseung buna üzülür müydü, muhtemelen hayır. Onlar ayrılalı çok olmuştu sonuçta.

Soruyu cevaplamaya karar verdi. "Bu odada herkesten daha başka sevdiğin kişi kim?" Bakışlar Sunoo'yu buldu. "Ben cümleyi anlamadım. Daha başka der-" Jungwon Riki'nin ağzına cips tıktı. Herkes cevabı duymak istiyordu. Riki'nin saçmalıklarını dinleyemezlerdi. Herkesin gözleri hala Sunoo'nun üzerindeyken Sunoo solundaki oğlana döndü. "Heeseung... Herkesten daha başka sevdiğim kişi Heeseung."

Heeseung Sunoo'nun gözlerinde kaybolduğunu hissetti. Ne anlamda daha başka sevdiğini anlamamıştı belki. Ama bu yine de kalbini hızlandırmaya yetmişti. Yutkunamadı. Nefes alamadı. İçinde fırtınalar kopuyordu ama dışarı yansıtamıyordu. Paniklese de içi yansa da belli edemiyordu. Uzun zamandır ondan duyduğu ilk sevgi sözcüğüydü bu ve anlamı büyüktü.

Sonunda yutkunmaya çalıştığında tükürüğünü nefes borusuna kaçırdı. Öksürmeye başladığında başta Sunoo olmak üzere etrafındakiler panikledi. Sunoo sehpanın üzerinde duran bardağı alıp Heeseung'a uzattı. İçkisinden aldığı yudumla boğazı yansa da rahatlamıştı. Sunoo'nun endişeli suratına baktı. "İyi misin?" Heeseung boğazını temizleyip başını salladı. Panikleyenler rahatladığında Heeseung da önüne döndü.

"Sunoo, şimdi başkasına soru sorma hakkın var." Sunoo başını sallayıp biraz düşündü. Yanındaki oğlana döndü tekrar. "Şimdi bunu hâlâ hatırladığım için bana psikopat muamelesi yapabilirsiniz ama aklımda kalmış işte yargılamayın beni." Herkes merakla Sunoo'ya döndü. Heeseung da devam etmesini bekliyordu. "Geçen sene, Yuna ve Jisu'yla bir haftalığına dağ evine gitmiştik. Orada bir tanıdıkla karışlaşmıştın ve kim olduğunu sorduğumda geçiştirdin beni. Hatırladığına adım kadar eminim. Kimdi o?"

Heeseung histerik bir şekilde güldü. Üzerinden bir yıl geçmiş bir şeyi mi soruyordu cidden? Bunu şimdi mi merak ediyordu?

"Hatırlıyorum tabiki. Önümüzdeki doğum gününü planlamama yardım eden organizatör arkadaşımdı o benim. O yüzden geçiştirip söylememiştim kim olduğunu. Sürprizdi çünkü." Soğukkanlılığını koruyarak verdiği cevapla gurur duydu. Duygularını içinde tutup kendine saklamayı başarabilmişti.

Sunoo'nun doğum gününden bir buçuk ay kadar önce ayrılmışlardı. Yani Heeseung'ın bu kadar uğraşıp planladığı doğum gününü hiçbir zaman kutlayamamışlardı. Ve bu Sunoo'nun suçuydu.

Sunoo başını sallayıp önüne döndü. Heeseung'a bakamıyordu şimdi. Eliyle kartları göstererek devam etmesini işaret etti. Sıra ondaydı çünkü.

Heeseung en üstteki kartı çekti. Geçen sefer çektiği aynı kartı çekse çok trajikomik olacağını düşündü kendi kendine. Kartta yazanı okudu içinden. Kendine sövdü sonra. Aklımı eşek arısı sikseydi de düşünmeseydim, dedi. Ciddi ciddi aynı kartı çekmişti.

Ortamdaki birine özellikle onun bilmemesi gereken bir sırrını söyleyebilir misin?

veya

Etrafındakilereden sana en çekici gelen kişiyi öp!

Cidden ama cidden çok şanssızdı. Kartlara lanet etti içinden. Zaten en başta tekrar oynamayı neden kabul etmişti ki!? Jay'e baktı yardım isteyen gözlerle. Jay de arkadaşının gözlerini okumaya çalıştı. Ama hiçbir şey anlayamamıştı. Heeseung ondan medet ummaktan vazgeçti.

"Biliyor musunuz? Bence bu kadar oyun yeter. Hem Riki ve Jungwon da sarhoş oldu zaten. Bence dağılalım artık." Sunghoon kaşlarını çattı. "Ne zaman cevaplamak istemediği bir kart gelse bunu söylüyor! Hey, ne geldiyse yapmak zorundasın! Ben burada keyfimden çiğ yumurta yemedim tamam mı!" Tadı tekrar ağzına gelmiş gibi öğürdü Sunghoon. Ardından Heeseung'a sert bakışlar atmaya devam etti. Heeseung da sonunda pes etti. Daha önce yaptığının aksine bu sefer soruyu cevaplamaya karar verdi. Bu sefer de Sunoo'yu öperse işlerin ne raddeye gelebileceğini bilmiyordu çünkü.

"Ortamdaki birine özellikle onun bilmemesi gereken bir sırrını söyleyebilir misin?" Soruyu okuduktan sonra cevaplayacak cesareti bulabilmek için önündeki bira şişesindeki kalan birayı kafasına dikti. Hala Sunoo'ya bir şey itiraf etmekten kaçacak bir yol arıyordu. Başka kime bir şey itiraf edebilirim diye düşünüyordu. Ama hiçbir seçeneği yoktu. Sağındaki eski sevgilisiydi bu görevi yapabileceği tek kişi. Ve ona itiraf edecek tek bir şeyi vardı.

Oyunbozanlardan, mızıkçılardan, hilecilerden hep nefret etmiştir Heeseung. Ya da oyunun bir açığını bulup kendi kendine kural uyduranlardan. O yüzden kendisi hiçbir oyunda böyle şeyler yapmazdı. Hep kurallarına göre oynardı. Ama hayatına dokunabilecek bu oyun ilkti onun için. İlk kez bir oyunda hile yapmayı düşünüyordu. İlk kez bir oyun için başkalarını kandırmayı düşünüyordu. Çünkü yapmazsa bu oyunun sonunda çok garip bir pozisyona sokabilirdi kendisini.

Biraz daha düşündü. Daha ne kadar uzaklaştırabilirdi ki onu kendinden? Daha ne kadar kaybedebilirdi Sunoo'yu? Kaybedecek hiçbir şeyi yoktu. Asıl bu itirafı yapmazsa ömür boyu pişman olacaktı, buna emindi.

Derin bir nefes alıp cesaretini topladı. Sağındaki oğlana doğru döndü. Odak noktasındaki çocuk da ona baktığında gözlerini onun gözlerine kenetledi. "Sunoo..." Sunoo merakla ne söyleyeceğini bekliyordu. Kendisine itiraf edecek neyi kalmış olabilirdi ki? "Ben..." Tamamlayamıyordu cümlesini. Zordu onun için. Bir kez daha çok derin bir nefes aldı. Tek seferde söyleyip kurtulacaktı. Gözlerini yumdu, ağzını açtı.

"Sunoo, ben hâlâ seni seviyorum..."

Gözlerini tekrar açmadı. Tepkisini görmekten korktu. Yüz ifadesini görmekten çok korktu. Sadece bir şey söylemesini bekledi. En kötü ona vurup buradan çekip gitmesini bekledi. Ama olmadı hiçbiri. Ne o ne de başkası hiçbir şey söylemedi. Ne o ne de başkası kıpırdamadı. Heeseung yine de açmadı gözlerini. Görmezse belki hayal gibi uçup gider her şey diye umdu. Belki bu durumdan kurtulurum, diye düşündü. Olmadı hiçbiri. Ne tuhaf bulutlar dağıldı ortamdaki, ne de arkadaş grubu. Heeseung tekrar gözlerini açana dek tek bir yaprak bile kıpırdamadı.

Neler olup bittiğini merak edip gözlerini açtığında ise Sunoo'yla yüz yüzeydi hâlâ. Sunoo'nun yüzündeki şoku gördü. Şok ve korkuyla bakıyordu. Heeseung gözlerini açtığındaysa paniklemişti. Ne yapacağını bilemeyip gözlerini kaçırdıktan sonra ise birden ayaklanıp evin çıkışına yönelmişti.

Arkasında kalan ise kalbi bir kez daha kırılmış olan eski sevgilisiydi.

---

SLAAAAAY CUS

heeseunga ayni karti cektirmemin iki sebebi var

birincisi; yeni soru ve meydan okuma bulmaya cok usendim CUNKU GERCEKTEN COK ZOR BULAMIYORUM

ikincisi; oyle de pust biriyim

uzun zamandir bolum atmadigim icin kisa sayilabilecek iki bolum birden atiyorum umarim keyifle okumussunuzdur

optum baiiii

ex || heesun ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin