7

64 10 4
                                    

Chaeyoung

- Pekala, günlüğüne işe yarar hiçbir şey yazmamışsın abla.

Sitem dolu sesime aldığım tek cevap ağaçların yapraklarını hışırdatan rüzgarın sesi oldu.

Seulgi'nin günlüğünü bir şeyler bulabilme umuduyla kaçıncı kez okuduğumu artık hatırlamıyordum ama çabalarım yine sonuçsuz kalmıştı. İster istemez sinirleniyordum.

- En azından bana özel bir şeyler yazsaydın. Bu işin peşini bırakmayacağımı bilmeliydin.

Derin bir nefes verip çantamı aldım, arkamı dönüp hırsla yürümeye başladım. Çevremdeki herkes ablamın ölümünü sindirmeye başlamış ve günlük hayatlarına geri dönmüşken benim her geçen gün onu ve bana göre oldukça esrarengiz olan ölümünü daha da fazla düşünmem sinirlerimi bozuyordu.
Bütün bunlar yetmezmiş geçen gün Joohyun'la aramızda geçen garip konuşma vardı bir de. Seulgi'nin adını duyunca Joohyun'un verdiği garip tepki aklımdan çıkmak bilmiyordu. Yüzündeki endişe yavaş yavaş yok olmuş yerini eski soğuk ifade almıştı. Belli belirsiz bir baş sallamasıyla geçiştirmişti beni. Chaeryeong'un dediği doğru olabilir miydi? Joohyun'un gerçekten de ablamın ölümüyle bir ilgisi olabilir miydi? 

- Hep geç kalıyorsun.

Joohyun'un soğuk sesine karşılık hafifçe gülümsemekle yetindim. Ona güvendiğimi söyleyemezdim ama eğer bir şeyler öğrenmek istiyorsam ona ihtiyacım vardı.

- Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım vardı.

Joohyun belli belirsiz başını salladı. Huzursuz görünüyordu. Ağzını açınca bu huzursuzluğun sebebini anladım.

- Pekala şu Seulgi olayını konuşalım. Çünkü aramızdaki bu garip gerginlik beni rahatsız etmeye başladı.

- Bu garip gerginliğin sebebi senin beni geçiştirmen olabilir mi?

Joohyun başını hafifçe yere eğdi.

- Dinle, uzun zamandır konuşmadım bu konu hakkında. Ama ablanla bir sorunum yoktu Chaeyoung, bunu bilmen benim için önemli.

Devam etmesini istercesine başımı salladım.

- Ölümü benim için de ani oldu. Sebebini bilmiyorum, bu konuda sana yardımcı olamam.

- Ablamı nereden tanıyordun peki? O da ağlama odasına gidiyordu değil mi?

- Ablanı sınıftan tanıyordum. Ağlama odasına benimle birlikte gitmiyordu. Sen söyleyene kadar ben de bilmiyordum bunu.

- Pekala, geç kalıyoruz. Gidelim mi?

Joohyun hafifçe başını sallayıp yürümeye başladı. Ona inanmalı mıydım henüz bilmiyordum. Belki o da benim gibi pek bir şey bilmiyordu, belki de söylediğinden çok daha fazlasını biliyordu. Zaman gösterecekti.

Mina

- Tanrı aşkına, ihtiyacım olan şey başkasıyla konuşmak değil ki...

Jeongyeon, sızlanmalarımın hiçbir işe yaramayacağını söylemek istercesine sigarasını söndürüp ayağa kalktı.

- Bittiyse gidelim mi?

Hırsla ayağa kalktım.

- Hayır, bitmedi. Bunu kendim de yapabilirdim. Tam bir vakit kaybı.

Benim gittikçe yükselen sesime rağmen Jeongyeon çok sakin görünüyordu. Bu, daha da sinir bozucuydu.

- Neyi yapabilirdin?

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 04, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

crying room || michaengHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin