3

139 20 25
                                    

Mina

Omzumda hissettiğim el ile başımı sıramdan kaldırıp yeni uyanmış olmanın verdiği sersemlikle etrafıma bakındım.

Başımı kaldırdığımda Jisu'nun gülümseyen yüzü ile karşılaştım.

- Mina, gitmiyor muyuz?

Bir süre alık alık yüzüne baktıktan sonra hızla ayağa fırladım.

- Dersler bitti mi?

Jisu anlamayan gözlerle gözlerime baktı.

- Son ders biteli on dakika oluyor. Bir dakika, sen gerçekten uyudun mu?

Hafifçe başıma vurup hızla sıramdaki kitapları çantama tıkıştırmaya başladım. Geç kalmıştım.

- Jisu, güzelim sen git istersen. Benim uğramam gereken bir yer var.

Jisu sabır dilercesine tavana bakıp ofladıktan sonra dudaklarını büzüp bana baktı.

- Bu aralar işlerin hiç bitmiyor. Eve uğramaz oldun. Seni özlüyoruz.

Çantamı omzuma takıp Jisu'ya kısaca sarıldıktan sonra adımlarımı kapıya yönelttim.

- Biliyorum, bebeğim. Telafi edeceğim, söz veriyorum. Bu arada, akşam yemeği için beni beklemeyin.

Jisu'nun cevap vermesini beklemeden hızlı adımlarla merdivenleri inmeye başladım. Geç kalmıştım, beklemiş olmasını umuyordum.

Çıkış kapısının yanında dikilen bedeni görünce mutlulukla gülümsedim. Adeta uçarcasına yanına gidince ilgisiz bakışlarını üzerimde gezdirdi.

- Geç kaldın.

Ellerini uzun saçlarının arasından geçirdi. Ne düşündüğünü çözmek zordu.

- Biliyorum, üzgünüm. Ben...

Parmak uçlarını yanağımda gezdirdi. Ürperdiğimi hissettim. Elini çekip bakışlarını aşağı indirdi.

- Uyuyakalmışsın.

Yanaklarımın ısındığını hissettim, kıpkırmızı olmuştum kesin.

- Ah, yanağım... İz mi olmuş?

Başını sallayıp yürümeye başladı. Garip atmosferi dağıtmak amacıyla konuşmaya başladım.

- Gideceğimiz yer çok mu uzakta?

- Biraz.

- Merak ediyorum, nasıl bir yer olduğunu.

- Umarım sadece merak ettiğin için gitmeye karar vermemişsindir.

Başımı iki yana salladım.

- Hayır.

Ardından küçük bir kahkaha atıp devam ettim.

- Neden benim de sorunlarım olabileceğine inanmıyorsun?

İfadesiz bakışlarını üzerimde gezdirip omzunu silkti.

- Sen Nayeon'un kız arkadaşı değil miydin?

Sorduğu soruyla yüzümdeki gülümseme dondu. Bir süre alık alık yüzüne baktıktan sonra gözlerimi kaçırıp başımı iki yana salladım. Jeongyeon ise endişeli gözlerini üzerimde gezdirip devam etti.

- Üzgünüm, ani oldu biraz.

- Yok, hayır. Sorun değil. Bilmene şaşırdım sadece. Kimseye söylememiştik. Yani en azından ben öyle sanıyordum.

crying room || michaengHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin