Uyumak, benim için bir seçenek, hatta bir insanlık işlevi bile değildi. Gözlerimden kan gelesiye kadar ağlamıştım belki de. Her şeyi yakmak, gidip bütün öfkemi ondan çıkarmak istiyordum. Beni bırakmıştı, beni öylece arkasında bırakmıştı. Vazgeçmişti benden. Kendinden.
Eskiz defteri, benle doluydu. Evde, okulda, uyurken, gülerken, okurken, yazarken... Ben ben ve ben. Diğer defter bizle doluydu. Yaşayamadığımız, yaşayamayacağımız ne çok sahne doluydu o defterde. O ve ben. Sadece ikimiz. Kimi sayfalar suratları olmayan bedenlerle doluydu. O ve ben, sadece ikimiz. Bir parkta, müzede, evde. Evimizde.
Paketin en üstünde, zarfta olmayan bir not vardı.
Özür dilerim.
Seninle çocuk olamadığım için.
Bu kadar çok düşündüğüm için.
Vardığım ve varamadığım sonuçlar için.
Ama en çok, korkaklığım için.
Senin suçun değil. İnan bana. Seni kendi cümlelerimle teselli edemem, biliyorum. Ama sadece özür diliyorum. Her ne kadar bana "Dileyemezsin." diyeceğini bilsem de.
Bazılarımız sadece böyle doğuyor belki de. Belki de yaratılışımda vardı. Sana hiçbir zaman zihnimi açmadığım için özür dilerim. Her yerde sık sık düşüncelerime dalıp söylediklerini duymadığım için de özür dilerim. Senden önce büyüdüğüm için de özür dilerim.
Her şey için özür dilerim.
Bir şey hariç.
Seni sevdiğim için özür dilemeyeceğim. Bütün hatalarım arasındaki tek doğru olduğunu için özür dilemeyeceğim, teşekkür edeceğim.
Bunu sadece kabullenelim, olur mu? Ben böyleydim ve hep böyle oldum. Ne ben verdiğim savaşla bunu yenebildim, ne de sen varlığınla. Senin varlığınla yenemediğin savaşı ben kendi kendime nasıl yeneyim, değil mi sevgilim?
Mektuplarımı oku, defterlerime bak. Odamda, okul defterlerimden birinde yazılarım var. Onlar artık senin, istediğini yap. Kendi adına olan şiirleri bulmak için çaba harcama, hepsi senin kendi eserin aslında.
Özür dilerim.
Özür dilemeyeceğim.O beyaz, küçük balkonlu çatı katındaki ev hiçbir zaman benim olmadı. O şiirler hiçbir zaman yayınlanmadı ve isimlerimiz taş evin kenarından hiçbir zaman silinmedi.
Kelimelerle aran hiç iyi olmadı. Çok düşündün, ama onun hakkında yüzeysel bir cümle bırakıp kaçtın. Kimse anlamadı, bir kişi hariç.
Buraya kadar gelip ben ne "Ben ne okudum yahu?" Diyenler için ufak bir açıklama bırakıyorum. On sekizinci yaş gününe kadar yaşamayacağını düşünüp, on sekicinci yaş günü gecesi intihar eden biriydi o. Kafasından geçenleri hiç söylemedi, nedenini tam olarak bilemedik. Bunun farkında olan bir kişi vardı, o da kendi yoluna kendi çizgilerini çekti.
Buraya kadar okuduysanız eğer, teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
on sekiz
Cerita Pendekİlk yazı denemelerimden birisiydi. Pek hoşuma gitmiyor olsa da , artık, anısı için yayından kaldırmıyorum. "On sekiz, on sekiz yaşına girecekti. Dizlerimde uzanıyor, uyuyor şu an. Ellerim, bütün vücudum titriyor. Saçlarını okşamak istiyorum, hayranı...