2. Bölüm

682 27 3
                                    

ADIMI HATIRLAYAMIYORUM. KİMİM BEN. KİİİM!

Her ne kadar hiddetten ve şaşkınlıktan çıldıracak olsam da sesim çıkmıyor çünkü içime içime bağırıyorum. Hiç bu kadar dehşete düşmemiştim. İçimde çığlıklar kopuyor, aynaya bakıyorum, yüzüm bana tanıdık ama adıma gelince birşeyler eksik kalıyor.. "Benim adım ne!?" Zihnim bir türlü bu soruya cevap bulamıyor. Sakinleşmem gerek. Sakinleşmeliyim yoksa aklımı kaçıracağım. Nasıl olur da bana ait birşeyi, belki de en önemli şeyi,adımı, unutabilirim!.. Belki de uyanmadan önceki yaşadıklarıma zihnimde göz atarsam adımı bulurum. Banyoya gelmiştim. Banyoya gelmeden önce yatakta kıvranıp uyanmak istememiştim zaten ondan önce de uyanmıştım. Uyanmıştım ama gerisi yok.. Silinmiş, kaybolmuş.. Hatırlamıyorum, bilmiyorum uyanmadan önceki geçmişimde neler var. Uyanmadan önce her ne olduysa, her ne yaşadıysam şimdi yerini karanlık bir boşluğa bırakmış halde. Bende sadece "bugün" var.. Ayna karşısında daha adını bile bilmediğim surata bakmaya dayanamayıp içimde büyük bir boşlukla odama atıyorum kendimi.. Odam biraz loş ve ufak.. Belki de perdelerdendir bu loşluk bu yüzden istemesem de kalkıp perdeyi açıyorum. Perdeyi açmak istemiyorum çünkü her ne kadar gerçeğin öyle olmadıgını bilsem de karanlıkta acılarımın kaybolacağına olan inancım yüksek.. Perdeyi açınca acılarım açığa çıkmasa da bir anda göz bebeklerime hücum eden güneş, gözlerimin yaşarmasına neden oluyor. Gözlerim ışığa alışınca yaşadığım yere dair ilk izlenimlerim oluşuyor. Her ne kadar ilk izlenimlerden pek bir bilgi elde edemesem de bir apartman dairesinde yaşadığımı, apartmanımızda bir yangın merdiveni bulunduğunu, apartmanımızın karşısında başka bir apartman olduğunu ve iki apartmanın arasında bir mahalle olduğunu anlamamı sağlıyor. Bu kadar şeyi görünce aklıma bir soru takılıyor. Adımı bile hatırlamazken bu kadar nesnenin adını nasıl hatırlayabiliyorum.. Bu sorunun cevabını nasıl bulacağımı da bilemiyorum.. Kafam çok karışık ve daha da fazla karıştırmadan odama odaklanıyorum. Belki işime yarayacak birşeyler bulabilirim. Odamın içindekileri ancak şöyle bir göz atınca farkedebiliyorum. Yatağımın üstünde yarısı yere sarkmış mavi bir çarşaf var. Sanırım uyandığımda üzerimdeydi ve mavi rengini seviyor olmalıyım. Yatağımın kendisi ise bembeyaz ve hiç kirlenmemiş. Galiba titiz biriyim. Yatağımın hemen kenarında neredeyse yatağıma çarpacak yakınlıkta çok da büyük olmayan bir masa var. Masanın üstü kağıt yığınıyla kaplı ama hepsi bomboş. Bazıları sapasağlam, bazıları paramparça olmuş, bazıları ise yıpranmış. Neden masamın üstünde böyle bir dağınıklık yaratmış olabileceğime dair hiçbir fikrim yok. Odamda tek kapaklı bir giysi dolabım var. Ayna sapasağlam ama kapıda çürükler var. Dolabımı açınca genelde hep aynı renkleri tercih ettiğimi farkediyorum: Mavi, siyah ve beyaz.. Duvarımın da bu renklere boyalı olduğunu görünce şaşırmadan edemiyorum ama beni daha çok şaşırtan birşey var odamda: Odamın kapısı yok..

ŞizofrenyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin