Artık kopmak üzere olan çantamı fırlattım ve Lisa'yı beklemeye başladım. Koca karı hep geç geliyordu. Kapının gıcırdamalı açılması ile heyecanla oraya baktım ama hayal kırıklığı. Sınıftan birisi gelmişti. Geçerken omzuma çarptı. Lanet. Kafasını bana çevirdi. Küçümser kahve gözlerini üzerimde gezdiriyordu. Şimdi saçına yapışacaktım ama şanslıydı kavga çıkarmak istemiyordum. " yorgun gözüküyorsun jennie. Yeni birsiyle mi yattın yoksa?" Sinirler bana işlemeye başlamıştı. Her yerim titriyordu. Aptal zorbalar. Ona doğru baktım ve ağzımı araladım. " belki de.." dedim ve düşünür gibi yaptım. "Yattığım sevgilindir?" Şimdi ise gülen bendim. Kızın yüzü anında düşmüştü. Kalbim acıyodu ama belli etmiyordum. "Bana baksana sen!" O kadar utanç vericiki... Ama kurtarıcım gelmişti bile. Şimdi ikimizde Lisa'ya bakıyorduk. Lisa ise kıza. Tek kaşını kaldırdı kız ise hiçbir şey yok dedi ve yerine geçti. Lisa'nın yanına gittim. Kulağına eğildim ve sesizce " sorun yok." Diye fısıldadım. Bilinmezlikle bakıyordu. Kafamı salladım ve aşağıya Rose'yi almaya indik.
...Önlerde bir yerlere bakıyordum. Jisooya geleceğimle ilgili bişeyler yazmıştım o ise beni bulmak için sürekli bakınacağını söylemişti. Rose ve Lisa ise çantaları taşıyorlardı. Arkama döndüm ve sırıtarak " köleler" dedim. Lisa bana acayip kötü bakıyordu. " bak fırlatırım sana bunu" elinde benim çantamı sallıyordu. Ellerimi kendime siper ettim ve gülmeye başladım. Rose ise önüme beni korumaya geçmişti. "Lisa bırak masum kızı" diyordu. Şu an aşırı komik görünüyorduk. Maç daha fazla katılımcı olsun diye öğle tenefüsü olmuştu. Aslında tüm derslerden sonra olacaktı ama takımda servisle gidenler de vardı ve servisler çok insafsızdı. Maçın başlamasına az kalınca ayağa kalktım ve elimle gelin işareti yaptım. Rose rastgele bir öğrenciye yüklü miktarda para teklif etti önlerden bir yer tutması için. Benim için yapıyorlardı ve onları çok seviyordum..
...
Aşırı büyük bir tezahürat vardı. Herkes Jisoo'nun ismini haykırırken gülmemek elde değildi. Ama kızlara çok üzülüyordum. Aslında sadece roseye çünkü Lisa yengesini desteklemekte çok istekliydi ama Rose fazla sese dayanamıyordu ve şu an kulaklarını kapamak için insan üstü bir çaba gösteriyordu. Başı ağrımasaydı oda sanırım Lisa gibi ellerini çarpıp oturduğu yerin üzerine çıkardı. Bir dakika ne! Tanrım rezil oluyoruz. Lisanın omzuna yaklaşım elimle iki tokat geçirdim. Beni ele verecekti salak. Maç çok güzel gidiyordu. Jisoo çok fazla pas karşılamıştı. Takımını iyi çalıştırdığı belliydi diğerleride çok iyi oynuyordu. Sonlara yaklaşmıştık ve maç benim gözümde garantiydi. Jisoonun olduğu her şey iyi sonuça ulaşırdı. Bir kaç dakika sonra dediğim gibi oldu. Maçı kazandık. O an herşey o kadar güzeldi ki oradan ayrılmamak için herşeyi yapardım. Herkesin bir anda havaya uçması, Rose ve Lisanın sarılması ve benim oturduğumuz yere çıkıp gırtlağım yırtılana kadar bağırmam.. Sonra herkes bir anda sahaya koştu tüm takım arkadaşlarına sarıldık. Jisooya sıram geldiğinde belli etmemek için çok çabaladım. İçin nedense ağlayacak gibi oldu ama hiçbir şey diyemedim. Sana aşığım diyemedim. Seni herseyden çok seviyorum seni özlüyorum ve kömür gözlerine bakmaya doyamıyorum. Diyemedim ona baktım ve "takım çok iyiydi. Seni gibi bir kaptanları oldukları için çok şanslılar. Tebrik ederim." Dedim gülümseyerek. Bana güldüğünde bu bana ilk gülmesiydi o anın fotoğrafını çekip her yere koymak istedim. Yapamadım ama kollarımı açtım. Sarıldığımızda kalbim o kadar sesli atıyordu ki. Kahretsin Lisanın bile duyduğuna emindim. O kadar uzun bir maçtan sonra bile çok güzel kokuyordu. Sarılmamız çok kısa sürmüştü. Geri çekilen bendim çünkü belli etmemem gereken bir kimliğim vardı. Ona son kez baktım ve çıkışa yöneldim. Neden bu kadar kolay ağlıyordum bilmiyordum ama yanaklarım ıslanmıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jensooer/yarı texting
Romance"Özgürlüğüm elimden alındığından beri seviyorum seni. Zaten sen almamışmıydın hislerimi?"