13.

83 7 3
                                    


"Lan kendini belli edeceksin mal" demişti Lisa. Kızlar böyle düşünüyordu ama ben bir plan kurmuştum bile. Daha önceden Jisooya kahverengi saçlı olduğumu söylemiştim ve ne kadar kahve rengi saçlı arkadaşım varsa onları arka arkaya gönderecektim. Tabiki bende gidecektim gitmezsem bu onu kandırmak olurdu ama anlayacağını zannetmiyordum. Sana, Yeji, Nayeon gibi bissürü arkadaşım vardı. Lisa'ya baktım "tabiki bir şeyler düşündüm benden önce ne kadar kahverengi saçlı arkadaşlarım varsa hepsini arka arkaya göndereceğim" dedim. Roseden de beklediğim soru gelmişti. "sen gitmeyecek misin? Bu adaletsiz olmaz mı?" Haklıydı. Derin bir nefes aldım. "Tabiki gideceğim ama arada gideceğim böylece anlamayacak." Dedim tek nefeste. Kızlar gülmeye başladılar bende gerginlikten sırıtıyordum. Bir sonraki dersin tenefüsünde tuvalette olmam gerekiyordu. Herkesle konuşmuştum herşey tamdı. Tuvalet ihtiyacım varmış gibi girip çıkacaktım. Nayeon'a ilk onun girmesi gerektiğini açıklayan bir mesaj yazdım ve parmaklarımla oynamaya başladım.
...
"Artık gitmem gerekiyor sanırım" çok kısık ve gergin bir sesle söylemiştim ama kızlar beni duymuştu. Lisa omzuma omzuma vurup "Hadi aslanım, yaparsın sen normal bi şekilde sıç gel" falan diyordu. Gerçekten ne yapacağımı bilemiyordum ama neyseki beni ciddiye alan birisi vardı. Rose bana güven veren gözlerle bakıyordu. Gözlerini tamam anlamında yavaşça kırpınca ondan güç alarak Lisanın elinden kurtuldum ve ayağa kalktım. Hızlı adımlarla kızlar tuvaletine gidiyordum. Tuvaletin önüne geldiğimde derin bir nefes aldım. İçeride sevdiğim kadın vardı ve onunla 2. Kez yüz yüze geliyordum. Hiç abartılacak bir şey değildi ama ben abartıyordum işte. Kapıyı ittirdim ve içeri geçtim. Oradaydı. Kalorifere yaslanmış bana bakıyordu. İçeriye çok fazla kahverengi saçlı  kız gelmişti. Jisoo kız olmamı takmamıştı çünkü zaten okuldaki herkes yönelimin farkındaydı ama korktukları için bir kelime bile söyleyemiyorlardı. Boş tuvaletlere bakınıyordum. Jisoo ile konuşmayacaktım bile. Kapıyı açtım ve içeri girdikten sonra kilitledim. Uzun bir süre bu beyaz düz çizgili kapıya bakındım. Jisoo yu aşırı merak ediyordum. Çok iyi rol yapmıştım ama Jisoo akıllıydı. Onu daha ne kadar bekletebilirdim? Tanışalı sadece 2 hafta oluyordu ama şimdiden o sabırsızlanıyordu beni görmek için. Ne diyecektim? "Ya Jisoo ben jennie herkesin her gün farklı erkekle yattığını düşündüğü o kızım. Evet benimde duygularım var ve sana aşık oldum" mu diyecektim? Bunları düşündükçe içim sıkılıyordu o yüzden artık çıkmam gerek diye düşündüm. Sifonu boş boş çektim ve kapıya uzandım. Kolu çektim açılmadı. Bir daha ittirdim açılmadı. Ne? Niye açılmıyorsun aptal. Lanet olsun! Jisoonun önünde kilitli kalmıştım. Nasıl yardım isterdim. Kolu hızlı hızlı ittirmeye devam ettim. Oradan bir ses geldi. "Hey  kilitli kaldın sanırım. Sana güvenlik çağırmam gerek sakın panik yapma!" Jisoo seslenmişti. Ah iyi kalpli meleğim. Yaklaşık 2 dakika sonra temizlikçi abla ile gelmişti. Hasret abla müdürün verdiği anahtarla kapıyı açtı. Kapı açılır açılmaz karşımda Jisoo vardı. Artık heyecanlı olabilirdim ki ona bir teşekkür borçluydum. Önce hasret ablaya sonrada Jisooya bakarak teşekkür ettim. Arkamı dönüp hızlı adımlarla oradan ayrıldım.

...
Korkunç bir şekilde kızlara bakmaya çalışıyordum. 2 saattir Jisoo ile karşılaşmamıza tuvaletin ve hasret ablanın girmesine gülüyorlardı. Gülsünler onlar. Çok romantik bir sevgili olacaktım ilerde. "Ya gülmeyin artık yeter" dediğimde Rose kesildi ama hala kıkırdıyordu. Lisa ise hayvan gibi anırıyordu. Yakasından tutup yüzüne baktım. "Bana bak seni gebertirim Lisa" desemde bir şey ifade etmiyordu. Ben vurunca sustu. "Ne yapııyon be!" Bağırdı gülerek. Bir ses yükseldi. "Yavrularım susun geliyo biberonlar" Rose cümlesini bitirir bitirmez ağzımıza kantinden aldığımız krakerleri tıkınca susmak zorunda kaldık.

Jensooer/yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin