E

80 16 0
                                    

"Su verir misin?" Minho duyduğu sesle okuduğu kitaptan başını kaldırdı hızla, Hyunjin'i uyuyor sandığı için biraz da korkmuştu. "Hemen veriyim."

Su bardağını eline almadan önce sevgilisine yardım ederek oturmasını sağlamıştı. Suyu yavaşça içirirken diğer eli de çenesinin altındaydı, Hyunjin başını geriye çekip Minho'ya gülümsedi "Teşekkür ederim."

Bardağı bırakıp yatağın ucuna oturdu, hafif dökülen saçlarını nazikçe okşadı. Hyunjin hastalandığından beri her küçük bir şeyde teşekkür ediyordu, Minho ise gerek olmadığını söylese de Hyunjin tekrar tekrar teşekkür ederdi.

"Acıktın mı bebeğim?" Öğle yemeği vakti geçse bile Minho her zaman onun için yemeğini ayırıyordu. Hyunjin başını olumlu anlamda sallayınca Minho kalkıp masadan yemek tepsisini almıştı.

Minho sevgilisine yemek yedirirken kapı şiddetli bi şekilde açılmış ve Jisung hem ağlayarak hem de kahkaha atarak konuşmaya başlamıştı.

"HYUNJİN KAZANDIN!" Diğer arkadaşları da odaya girince Minho şaşkınlıkla bakıyordu arkadaşlarına, Hyunjin de sevgilisinden farklı değildi "Neyi kazandım?"

Aralarında tek ağlamayan Chan konuşunca Minho'nun gözleri dolmuştu. "Üniversiteyi."

Hastalanmadan önce hepsi sınava girmiş ve aynı tercihleri yapmışlardı, hep beraber gidip gelmek onların en büyük hayaliydi. En çok da Hyunjin için çünkü istediği Üniversitenin puanı yüksekti ve arkadaşlarının notları düşük olsa da beraber gitmeyi istemişti. Changbin Üniversiteye gitmeyi düşünmediği halde arkadaşı için sınava çalışmıştı.

"Şaka yapıyorsun?" Hyunjin konuşunca Felix elindeki telefonu Hyunjin'e uzattı. "He amk şaka yapıyoz al." Jeongin gözlerini devirerek ağlamaya devam ederken diğerleri onun bu haline gülmüştü.

Minho yemek tepsisini masaya bırakıp sevgilisinin yanına dönmüştü, yanına oturup elindeki telefonu alıp kendi gözleriyle görmek istemişti. Kabul yazısını okuduğunda Hyunjin'e dönüp gülümsemiş ardından sarılmıştı nazikçe, canını acıtmak istemiyordu.

Hyunjin sevgilisinden ayrılıp arkadaşlarına dönünce utanmıştı, hepsi uwu gibi bakıyordu. "Bakmayın öyle." Elini havada sallayıp gülse bile yüzünü buruşturmuştu. Herkes gülmeye devam ederken odaya hemşire girmiş, elindeki ilaçları görünce herkesin yüzü düşmüştü.

Hyunjin iyileşme yolundaydı, ilaçları azalmıştı ama şimdi azalan ilaçları görmek herkesi yıkmıştı.

"Bir kaç vitamin sadece çocuklar, asmayın yüzünüzü. Hwang bey iyileşmeye devam ediyor."

Hemşire odadakilerin yüzünü gülümseten şeyler söylemiş olsa da Hyunjin gerçeği bildiği için içinden ne kadar üzgün olsa da yalandan gülümsemişti, yaramaz bir çocuktu.

"Bak demiştim ben sana, iyileşeceksin." Seungmin gururla gülümseyerek konuşunca Jisung hemen konuşmuştu. "İlk önce ben söyledim bi kere."

İkili küçük çaplı bir tartışmaya girdiğinde diğerleri bu hallerini gülerek izliyordu.

Hyunjin ilaçların etkisi yüzünden uyuduğunda Changbin arkadaşının yanağını öpüp kulağına eğilerek iyi geceler dilemiş ve diğerlerinin arkasından odadan çıkmıştı.

Minho yalnız kalınca lavaboya ilerlemiş ve küçük tasın içindeki bezi ıslatmıştı. İlaçlardan sonra bazen ateşi yükseliyordu Hyunjin'in, Minho da her ilaç zamanından sonra ıslak bi bezle ateşinin çıkmasına engel olmaya çalışıyordu.

Minho yatağa oturup ıslak bezle yavaşça alnını silmiş ordan yanaklarına inerek nazikçe yüzünü silmeye başlamıştı, ıslak bezi boynuna küçük küçük değdirerek silerken Hyunjin bezin soğukluğu yüzünden rahatsızca kıpırdanmıştı.

"Teşekkür ederim, o gün için." Hyunjin tekrar bir sayfa çevirmiş ve defterdeki fotoğrafı göstermişti. Bu fotoğrafı Chan çekmişti, Jisung yere çökmüş ağlarken, Felix Changine sarılıp ağlıyordu, Hyunjin ve Minho telefona bakıp şaşkın gözlerle bakıyordu, Seungmin ise Jeonginin elini tutup ona gülümsiyordu. Chan ise parmaklarını V şekline getirip gözünün altına konumlandırarak göz kırpmıştı.

"O gün aslında kazandığım için şaşırmamıştım, photoshop yeteneğinizin ne kadar ileri seviyede olduğunuzu ve oyunculuğunuza şaşırmıştım."

Odadaki herkes birbirine şaşkınca bakınca nasıl anlaşıldıklarını düşünüyordu. "Aptal aptal bakmayın birbirinize, çok komik görünüyorsunuz." Hyunjin ekranda sanki onları görüyor gibi konuşup gülmüştü. "Bir kaç yazım hatası ve kaydırma vardı." Hyunjin hatırladığı hatalarla kocaman kahkaha atmıştı.

Odadakiler de bu tatlı gülüşe eşlik etmişti.

Gerçekten aptallardı.

"Şu an sanırım herkes üniversiteye gidiyor, Changbin istemediğin halde nasıl yüksek puan aldın şaşırıyorum kopya mı çektin yoksa? Hele Jisung, Tanrı aşkına matematikten eksi beş puan alan çocuk nasıl hukuk kazanabilir? Peki ya sen Jeongin? Bu kadar küfürbaz olduğun halde nasıl okul öncesi öğretmenliğini tercih etin? İnanamıyorum size ya." Hyunjin başını iki yana sallarken gülümsemişti.

Arkadaşları başarmıştı, her ne kadar Hyunjin olmasa da onun hayalini gerçekleştiriyorlardı, aynı yaşamaya devam etmek gibi. Hyunjin ölmek istemezken Tanrı onu erken almıştı yanına.

Sabah uyanırken bile etrafına neşe saçarken hastane odasında uyanmak istemiyordu, çünkü çektiği acılar uyurken geçiyordu ama isteği farklı bir açıdan olmuştu, acısı geçse de bir daha uyanamamıştı.

"Felix ve Seungmin ilerde çok iyi doktor olacaksınız, hepiniz harika yerlere geleceksiniz. Sevgilim, artık kedin hastalandığında çok fazla endişelenmiyorsun dimi? Veterinerlik senin için en iyi seçim. Ah Chan Hyung, nasıl polis olabildin? Kim bilir ne kadar kurşun yarası bıçak izin olur, lütfen dikkatli ol. Ah son olarak.."

I'm A LoserHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin