"Evet bugünkü görevi kim yapıyor?"
Herkesin gözü Minho'nun üzerine toplanınca Minho gözlerini devirip üzerinde sayılar olan zarfları karıştırdı. 13. görevi yapmışlardı iki gün önce, Chan şehrin meydanında, herkesin ortasında pantolonunu indirip "Ben malım." Diye bağırmıştı.
Bu görevleri Hyunjin ile birlikte hazırlamışlardı, ölmeden önce yapılacaklar listesi olarak.
Minho 14. zarfı alıp açtı ve kağıttaki görevi sesli bi şekilde okudu.
"Dönme dolaba sevgilinle binip en tepede olunca öpüşün." Minho'nun gözleri dolduğunda başını yukarı kaldırıp gözlerini kapattı, her şey çok kolay ilerler diye düşünürken bir anda küçücük bir şey bu düşünceleri yıkıyordu. Chan arkadaşının omzunu sıkıp desteklemek için patpatlamıştı.
"Hayır aptal, bu görevi ben yazdım tabi ben öpüşücem." Felix Jisung'a karşı gülerek konuştuğunda Jisung sevgilisinin koluna girip kendini savunmaya çalışmıştı. "Hiç de bile, Chan aşkım bir şey söyler misin şuna."
"Yaa demek şu oldum ha?"
"Tartışmayı keser misiniz artık? Biz Hyunjin'le öpüşeceğiz. Dimi sevgilim?" Minho kolunun altındaki sevgilisine dönüp şirince gülümsemişti. Hyunjin ise tartıştıkları konuya kahkaha atmıştı.
Hastane odasına göre fazla mutlu bir kahkahaydı bu.
Minho sevgilisinin yorulduğunu düşünerek Chan'a kaş göz yaparak odayı boşaltmasını istemişti, Hyunjin her ne kadar arkadaşlarıyla olmayı sevse de 7 ağız çok gürültülü oluyordu. Chan herkesi toplayıp dışarı çıkardıktan sonra omuzlarını düşürerek kantine ilerledi.
"Yoruldum." Minho gülümseyerek kendisine sarılan kolların sahibine baktı, güzel yüzünü inceledi uzunca bir süre, gözünün altındaki beni öptü sonra "Biliyorum bebeğim. Bu aptallar hep yoruyor seni."
"Dudaklarımdan ne zaman öpeceksin?"
"Görevleri yaparken." Hyunjin tekrar gülüp Minho'nun göğsüne başını yaslamıştı. Umarım, diye geçirdi içinden Hyunjin, hiç ummasa da.
"İki bilet alabilir miyim?"
"Tabi buyrun." Minho bileti alıp cama asılı olan kağıda bakıp biletin ücretini ödedi. "İyi eğlenceler." Minho çalışan kıza gülümseyip arkadaşlarının yanına ilerledi, ufak bi kafede oturmuş bekliyorlardı. Minho yandan bir sandalye çekip oturduğunda elindeki biletleri masanın ortasına bıraktı.
Chan gözlerini devirince reddetmeye başlamadan Minho konuştu.
"Hayır, ben yapamam. Tamam görev sırası benim ama şu an Hyunjin yok değil mi? O zaman bu görev tamamlanmış sayılmaz, bu yüzden bir sonraki kişi olarak Changbin yapsın. Onun sırasında da ben zarf açarım ödeşmiş oluruz."
"Bak Minho, biz bu görevlerde hiç bir zaman Hyunjin yok demedik. Video çekerken gökyüzünü neden çekiyoruz? Sevgilin için. O bizi şu an izliyor ve sen bu görevi onun için yapmayacak mısın?"
Chan ortadaki biletleri arkadaşının önüne sürükleyerek bırakmıştı. Minho başını arkaya atıp gözlerini kapatarak bir süre baklemiş ve kalkıp biletleri alarak dönme dolaba ilerlemişti.
Her adımında içindeki ses daha yüksek çığlık atıyordu, midesi kasılıp ona acı veriyordu. Sıraya girip dönme dolaba baktı, Hyunjin'in kahkaha seslerini düşündü "Şuna binelim olur mu?" Parmağıyla gösterdiği yere baktı Minho. Hyunjin olsaydı kesinlikle sarı renkli dolaba binmek isterdi.
"Efendim bir kişi için bir bilet alıyoruz, bu fazla buyrun." Minho iç çekerek "Bir sonraki kişiye verin, benden olsun." Diyerek bindi.
Arkadaşları çoktan başlattığı videoyu çekerken, Minho'nun yükseklik korkusunu düşünmemişlerdi.
Dönme dolap yavaşça hareket etmeye başlayınca Minho gözlerini kapatıp yanında sevgilisini hayal etti, gözlerinin önüne gelen kişiyle yukarı kıvrıldı dudakları. Sevmeye kıyamadığı yanakları, öpmeye doyamadığı gözleri, sevmekten usanmadığı siyah uzun saçları, Minho Hyunjin'i gerçekten çok sevmişti.
Dönme dolap durmuştu, Minho gözlerini açtığındaysa gördükleri yüzünden küçük bi çığlık attı. En tepedeydi.
"Size diyorum ki çalıştırın artık şu makinayı, arkadaşımın yükseklik korkusu var." Chan arkadaşı için endişeli ve kızgındı.
"Ben de size diyorum ki insanlar biniyor." Çalışan en sakin haliyle konuşsa da o da bu durumdan rahatsızdı.
Üç arkadaş dakikalarca binmek için uğraşıyordu, ikisi ha bire yerlerini beğenmedikleri için yer değiştirip duruyordu.
"Ya sikicem şimdi sizin yerinizi! Ya adam akıllı oturun ya da siktir olup gidin!" Changbin bağırarak üç arkadaşın üstüne yürürken Jisung ve Seungmin onu tutmaya çalışıyordu. Changbin'den korkan üçlü hemen oturup kapılarını kapatınca herkes derin bir nefes almıştı.
Bu sırada Minho telefonundaki fotoğrafa bakıp sakinleşmeye çalışıyordu. Siyah uzun saçları iki yandan toplanmış Hyunjin. Göz yaşlarına rağmen gülümseyip fotoğrafı öptü Minho. Görevini tamamlamıştı.
Makina hareket edince yerinde sıçrayıp aşağı bakmamaya çalıştı.
Sonunda gelen arkadaşını görünce koşarak kapıyı açmaya gitti Chan, Minho'yu ağlarken gördüğünde onu zorladığı için kendine küfür ediyordu.
Kolundan tutup hızlıca dolaptan indirip sarıldı ağlayan arkadaşına. "Özür dilerim, özür dilerim, çok özür dilerim."
İkili merdivenkerden inip diğerlerinin yanına geldiğinde hepsi birlikte sarılmıştı Minho'ya.
"Görevimi tamamladım." Diye fısıldamıştı sessizce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm A Loser
Fanfiction-Angst- "Son görev zarfı buzdolabının üstünde, umarım bana kızmazsınız. Sizi seviyorum" Minho yavaşça ayağa kalkıp son zarfı almaya ilerledi. Mini Skz fici HyunHo - ChangLix - ChanSung - JeongMin