Uçurumun kenarında;rüzgar eşliğinde uçusan saçlarım,çıplak ayaklarla taşların üstüne basmaktan kanayan ayaklarım,tek bir adım atsam özgürlüğe kavuşacak olan bedenim vardı.
Uçurumun yüksekliğinden korkmuyordum.Zaten uçurum kenarında büyüyen biri korkar mı düşmekten?İşte bende korkmuyordum.
İçimdeki şeytanla melek kapışırken,zihnimdeki kara bulut tüm bedenimi esir almıstı.Gözümü karartmıştım.Korkmuyordum ölmekten..
Boynumda dolanan atkıyı,boynumdan çıkarıp elime doladım.Atkıyı rüzganın esintisine bıraktım,uçan atkı uçurumdan aşağa süzülerek iniyordu.Aşaga süzülen atkıyla birlikte,göz yaşlarımda süzülüyordu. Ruhum artık,ölü bi ruhtan daha bir ruhsuzdu.Ruhum ölüyken,bedenim ölse ne olacaktı ki?
Gözlerimi gökyüzünün mavisine kapatıp,kara bir dünya büründü gözümde.
Tam bir adım atıp bedenimi özgürlüğe kavuşturacakken,arkamdan yüksek bir ses duyuldu.
"Beyfendi..."Bu uçurumda kendimden başka kimse yok diye biliyordum.Öylece tek bir ayağım havada durmuştum şaşkınlıkla.Arkamdan gelen ses daha da yakınlaştı.
"Beyfendi,lütfen uyanın."
Göz kapaklarımı hafif açmaya çalıştıkça,gözüme vuran güneş ışığı işimi zorlaştırıyordu.Sağ elimi gözüme siper edip,gözlerimi açtım.Karşımda mavi gökyüzü,ve üstten aşağa eğilerek bana bakan bir bayan vardı.Sanırım az önce rüya görüyordum.
Yerimden doğrulmaya çalışsamda başaramamıştım.Sanırım belim kaskatı kesilmişti.
"Eğer uyumak istiyorsan,bir daha seçtiğin mekan üniversite bahçesi olmasın.Yattığınız yer benim huzur bulduğum yer ve bana ait." deyip gözlerini kıstı.
Kaşlarımı yukarı kaldırıp,alnımda oluşan cizikleri dahada belirginleştirdim.
Uykuma kaldığım yerden devam etmek için,kolumu gözlerimin üstüne yerleştirdim.Bayan hala konuşmaya devam ediyordu.
"Ya sana diyorum duymuyor musun beni?Kalk şurdan.
Güvenlik görevlisi nasıl aldı seni içeriye?Ya baksana bana."Ses tonu,kafamın içinde yankılanıp duruyordu.Daha fazla bu sese dayanamayacağımı düşünüp kolumu gözlerimden kaldırdım.
Karşımda;kollarını gögüs kafesinde birleştirmiş,saçları tepeden toplanmış,gözlükleri buğulu olan bir bayan duruyordu.Sağ elimle orada bulunan direğe tutundum ve kendimi yukarı doğru çektim.
Üstümdeki tozları sirkelerken bayan hala sözlerine devam ediyordu.
"Vay sağır değilmiş demekki.Bahçedeki yerimi işgal ettiğin için bana özür borçlusun."
Üstümdeki tozları sirkeleyip,cebimden güneş gözlüğümü çıkararak gözüme yerleştirdim.
Hızlı adımlarla,bayanın söylediklerine aldırış etmeden okul çıkışına doğru ilerliyordum.Arkamdan gelen o cazgır ses tonlu bayan hala konuşmaya devam ediyordu.
"Dilini yuttuğunu düşünücem artık."----
Anahtarları çevirerek,kapıyı ardına kadar açtım.
Evimin içine adım attığımda,kendi karanlığımın dış dünyama vurmuş olduğunu farkediyordum.
Siyaha boyanmış duvarlar,siyah kanepeler,siyah dolaplar,siyah halılar...
Herşey simsiyahtı.İçerden derin bir ses geldi.
"Hoşgeldin kanka.Pes açtım gel oynayalım.""Lan Anıl,birgün seni hırsız zannedip kafa göz dalacağım."
Deyip anahtarları,anahtarlığa takıp Anıl'ın yanına doğru ilerledim."Napayım kanka,Nilüfer Teyze merak etmiş seni,aramamışsın onu.Beni aradı 'git Çınar'a bak öldümü kaldı mı' diye.
Malum telefon kullanmadığın için,ulaşamıyor kadın sana.""Ohoo Anıl bu kadar konuşcağını bilsem,bir şey demezdim sus az."
Diyerek Anıl'ın tam karşısına oturdum.Anıl,gözlerini bana dikmiş dudaklarını ısırıyordu.
"Yavru kedi gibi ne bakıyosun olum?Çıkart ağzında ki baklayı."
"Kanka,bizim çocuklarla seni konuştuk bugün."
"Ne konuşuyonuz arkamdan?"
"Dinle be oğlum sözümü kesme.
5 yıl önce Derya'yı kaybettik,erken göçtü aramızdan.Bunu kabullenmek zorundasın.O artık sevgilin değil,ölü bir kadını bu kadar sevemezsin.""Ölmüş olması onu sevmiyeceğim anlamına mı geliyor?
Sizin için aşk;dokunup,konuşmakdan ibaretken,ben kalbi hep bana ait olan bir kadına aşığım.Siz canlı bir vücuda dokunup aşkı bulamazken, ben soğuk topraklara dokunup gerçek aşkıma sahip çıkıyorum."
"Ölü bir kadının aşkına sahip çıkamazsın.O bedenen ölüyken,sen ruhen ölüsün beş yıldır.
Ondan başka,hiç bir kadınla konuşmayacağına söz verdin ve konuşmuyorsun.Tüm kadınlar seni dilsiz zannediyor.Sürekli güneş gözlüğü takıp,kadınların sana aşık olmasını engelliyorsun.""Ben ona aşığım.Ondan başkası,ne sesimi duyabilir ne de bana aşık olabilir.Buna izin vermiyorum Anıl.
Bu kalp,bu yüz,bu ses,bu beden ona ait.
Bana bile ait değil,hepsi onun."diyerek boğazımda oluşan acıdan dolayı yutkunmakta bile güclük çekiyordum..
Boynumda asılan 2 kapaklı kolyeyi açıp,Derya'yla fotoğrafımıza bakarak sözlerime devam ettim.
"Ölü bir kadın değil o Anıl.
O;yüreğimde,rüyalarımda,hatıralarımda herzaman yaşıyor.
Her gece gökyüzüne baktığımda,onunda bana bir yerlerden baktığını hissedebiliyorum.Şimdi diyosun ki bana onu unut.
Sen hiç nefes almayı unuttun mu?
Gözlerini kırpmayı unuttun mu?
Yemek yemeyi unuttun mu?Bunlar nasıl bir ihtiyaç ve istem dışı hareketse,benim de onu unutmamam bir ihtiyac,istemsiz hareket."
"Hiç bir kızla konuşmamakta kararlısın yani." diyerek derin nefes aldı.
Gözlerimi gözlerine dikerek kararlı bir tavırla söze girdim
"Ben bu kararı,Derya'yı sevdiğimi söylediğim zaman verdim.
Bütün kızların cenaze namazını kıldım ben çoktan.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİDEN DOĞUŞ
Teen FictionAşk nedir? Bu soruyla ilgili ortada birçok söylenti var ancak bununla ilgili kimse ortak bir karara varmış durumda değil. Kimine göre aşk; arada mesafe olmadan sevmek. Kimine göre; ne kadar beraber olunursa olunsun onun yanındayken heyecanlanmak. Ki...