"Babam bizi bırakıp gitmeseydi hayatımız çok farklı olacaktı." diye acıyla fısıldadı. Titreyen sesine gözyaşları eşlik ederken, üniversitesinin bahçesinde olduğunu umursamadan yaşadı acısını.
Bazen öyle anlat gelir ki yürekteki acı dile gelir aksi takdirde insan boğulur gibi oluyordu.
Onu sakince dinleyen arkadaşı Emine'ye çevirdi başını. Buğulu gözlerini silme gereği duymadan baktı ona." Dün yine onlarlaydım Emine. Babam, sevdiği kadın ve biricik kızlarıyla. Uğruna karısını ve 10 yaşındaki kızını terkettiği kadınla öyle mutluydu ki...."
Bir kaç saniye sessiz kalıp devam etti sözlerine,
"Ela doğum günü pastasını üflerken üçü de çok mutlulardı. Karşımda mutlu bir aile tablosu vardı, ben ise bir fazlalık gibiydim.
Biliyor musun Emine, babam hiç bir doğum günüme katılmamıştı. Oysa ben de onun kızı değil miydim? Neden dün bana karşı hep soğuk ve mesafeliydi? Babam neden beni sevmiyor Emine, neden??" Sonlara doğru isyanına eşlik eden ağlamaları artarken Emine arkadaşına sum sıkı sarıldı."Annemi sevmediği gibi beni de hiç sevmedi! O benim de babam, benim de..
"babam!" Diye fısıldadı kendi kendine.
Neden bana bir baba gibi davranmıyor?"Omzunu sıvazlayıp sakinleşmesini beklerken aynı zaman da acısını rahatça yaşamasına izin verdi. Arkadaşının sözleri onu çok etkilemişti. Gözlerinin dolmasına engel olamamıştı.
Onu seven anne ve babası olduğu için bir kez daha şükretti. Aynı zaman da bu güzel histen mahrum kaldığı için Leyla'ya bir kez daha üzüldü.
O yüzden deneyimlemediği durumla ilgili be diyeceğini bilemedi.
Ortamdaki sessizliği Leyla'nın sessiz hıçkırıkları ve ağaçtaki kuşların cıvıltıları bozuyordu.Bir süre sonra Emine konuşmak için dudaklarını araladı.
"Bazen..-"
Devam etmeden duraksadı. Söyleyeceklerini iyice kafasında eledikten sonra devam etti,
"Bazen insanlar zor şeyler yaşarlar. Tıpkı senin şu an da yaşadığın zorluk gibi. Bu herkeste aynı olmak zorunda değil. Bu maddi yönden veya manevi yönden olabilir. Bazıları sağlıkta sorun yaşarlar. Yani demek istediğim hepimizin bir derdi olur çünkü hayat mükemmel değil. Önemli olan bu sorunları dert edip kendimizi tüketmek değil de, bunları kabullenip, öyle yaşamaya sürdürmek. Ancak bu şekilde ayakta kalabilirsin Leyla."Leyla Emine'yi sabırla sonuna kadar dinledi. Evet bu boş avuntularını sıkça dinliyordu ya da maruz kalıyordu ama hiç bir şekilde etkilenmiyordu.
O nereden bilecekti ki?
Onu seven bir babası varken arkadaşını avutmak kolaydı tabi.
Hayat mükemmel değilmiş! Sorunlarımızı kabul etmemiz gerekiyormuş! Bla bla bla
Hepsi boş birer avuntulardı işte!
İnsanların berbat hayatlarına renk katan boktan avuntular...Kafasının içinde dolaşan bu sesler devam ediyorken hışımla arkadaşına döndü.
Umutsuzluğun verdiği öfkeyle zehirli sözleri sıralamak için ağzını açacakken Emine'nin masum yüzünü görünce usulca kapattı gözyaşlarıyla nemlenen dudaklarını.
Neler yapıyordu böyle?
Onu düşünen, iyiliği için her şeyi yapan arkadaşına nefret duyacak kadar mı kaybetti kendini?
Ne denli büyük bir boşluktaydı ki kendini tanıyamıyordu.Nankör bir budala gibi hissetti kendini o an...
Belki de babası bu yüzden onu sevmiyordu yoksa neden bıraksındı ki kızını?Bu düşünceyle histerik bir şekilde ağlarken aklını kaybedecek gibiydi. Yıllarca içinde biriktirdikleri sonunda gün yüzüne çıkıp onu boğmaya başlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZLİ TUTKULAR
General FictionBedeni büyüse de ruhu çocuk kalmış bir kızın hayat yolculuğu. Çocukluğu baba eksikliğiyle geçtiği için yetişkinlikte bu eksiklik bir zaaf olarak karşısına çıkmıştır. Leyla üniversitede psikoloji lisansı gören bir genç kız iken içinde büyüyen bu zaaf...