Birbirlerini görmeyi beklemeyen iki adam da resmen birbirini öldürecek gibi bakarken minho her zamanki ukala tavrını takınıp küçümser bakışlarını karşısındaki sarışına sunmuştu.
Sarışın tam konuşmaya başlayacakken arkasına yaklaşan arabanın kornasını duymuş başını yukarı aşağıya sallayıp gülümseyince yoluna devam etmişti. Minho sarışının bu haline anlam vermezken kendi kendine düşündü. Neyin nesiydi şimdi dün gece kendinde sonsuz bir özgüveni olan çocuğun sanki hiç bir şey olmamış gibi yüzüne bakıp sırıtması? Yolun ortasında öylece durduğunu fark ettiğinde hemen silkelenip odağını tekrar yola çevirmişti.
Hyunjin Minhoya sunduğu nedensiz tebessümün ardından fazla trafik olmayan şehrin yollarında aceleci bir tavırla şirketine geldiğinde arabasının anahtarını genç valeye uzatmış,vale elindeki anahtarı kalınca şirketine girip çalışanları selamlayınca odasına geçmişti. Bu kadar aceleci olmasının tek bir sebebi vardı, bugün uzun zamandır gitmek istediği ancak bir türlü vakit bulamadığı için gidemediği seraya gidecek oradaki birbirinden farklı kokuları keşfedip yeni creasyonunda kullanacaktı. Hyunjinin bu işi yapmasındaki en büyük rol buydu belki de. Hyunjin küçüklüğünden bu yana her daim farklı kokuları tatmaktan zevk almıştı. Sonuçta bütün mevsimlerin her bir zerresini akciğerlerine uzunca çekmek herkesin seveceği bir şeydi.
Masasına geçtiğinde çalışanlarının fikirlerini incelemek adına önüne serdiği sunumlara göz gezdirmeye başlamış çalışanlarından birinin hazırladığı sunum dosyasının kapağında gördüğü bahçıvan fotoğrafına bakınca bir anda durgunlaşmış düşünceli bir hale girmişti.
Hiç arkadaşı olmadığı için bahçede kendi kendi koşuşturan sarışın büyük ihtimal annesinin talimatları üzerine toprağa bir şeyler ekmekte olan bahçıvanlarını gözüne kestirdiğinde hızla çok sevdiği Jongsuk amcasına koşmuş arkasından sırtına atlayıp kıkırtıları eşliğinde konuşmuştu
"bugün ne dikiyorsun amca?"
Çocuğun diğer çocuklara kıyasla ufak tefek vücudunu sırtında hissettiği anda çocuğu düşürmemek için bir elini arkasına uzatmış çocuğun şen senimi duyduğunda ona tıpkı kendisini gibi parlak bir gülümseme bahşetmişti.
"gel bakalım Jinnie,amcanın kucağına otur da sana ektiği çiçekleri göstersin"
Çocuk büyük bir heyecanla saçları beyazlamaya yüz tutmuş adamın kucağına yerleşmiş,ışıltılı gözleriyle dinlemeye hazır bir şekilde beklemişti.
"bak jinnie,beyaz olanları görüyor musun?"
"çok güzel görünüyorlar.. Adı ne?"
Çocuğun büyük bir heyecanla sorduğu sorunun ardından adamın yüzünde biraz özlem ile karışmış buruk bir gülümseme oluşmuş,sarışın çocuğun cevabını geciktirmek istemediğinden yanıtlamıştı hemencecik.
"frezya,bu güzel çiçeklerin adı frezya jinnie"
Küçüğün kırmızının en parlak tonu olabilirmişcesine parlayan dudakları o şeklini alırken adam bu haline istemsizce kıkırdamıştı.
"biliyor musun jinnie,karım da frezyaları çok severdi,her zaman onlar gibi narin bir görünüşe sahip olur ve tıpkı onlar gibi mis gibi kokardı"
Hyunjin her ne kadar adamın demek istediğini tam anlamasada anlıyormuş gibi başını sallamıştı,güzel çiçekleri dokunsalar küsecek gibi zarifçe incelerken annesinin içeriden seslenmesiyle eve koşmuştu.
Daha küçük yaşında öğrendiği frezyanın hayatında bu kadar yer kaplayacağını nerden bilebilirdi ki? Şimdi frezya sayesinde koskoca bir şirketin tekrardan ortaya çıkmasını sağlamıştı ve başında emin adımlarla ilerlemeye de bir o kadar kararlıydı.
Aklına dolan anıların güzelliği ile yüzüne yerleştirdiği gülümsemeyle fark etmişti dakikalardır sunumun kapağına baktığını,hemen sunumun arkasını çevirip altında yazan isme bakmış ancak daha önce gördüğünü hatırlamadığı bir ismi görünce gözlerini kısıp dosyayı eline larak odadan ayrılmıştı. Sekreterinin yanına ilerlerken çalışanların bütün dikkatini üzerine çektiğinin farkında değilmiş gibi sadece önüne bakarak yürüyordu sarışın. Sekreterin masasına geldiğinde dosyayı masaya bırakıp sekreter ile göz göze gelmiş kadının her ne kadar heyecanlandığını fark ettiyse de büyük bir ciddiyetle işine devam etmişti.
"Dosyayı hazırlayan kişiyle görüşmek istiyorum,fikirleri diğerlerine nazaran değerlendirilebilir. Bir saat içerisinde.."
Hatırladığı isimden emin olmak istercesine dosyada yazan isimde tekrar gözlerini gezdirmiş ardından tekrar başını kaldırıp konuşmasını sürdürmüştü.
"Lee Felixi odamda görmek istiyorum,acele etsin bir saat içerisinde şirketten ayrılacağım."
_____________________________________Biraz alakasız bir yerde kestim sanırım ama olsun ya.. Bu bölüm Hyunjin ağırlıklı oldu biraz flashback ile küçüklüğüne döndük ve frezya ile tanışma hikayesini sizlere aktarmak istedim. Umarım beğenirsiniz..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fressia
RomanceFrezya kokusu bütün dünyayı sarsa da ciğerlerime dolan en güzel koku senin olacak.