Birkaç günde yazarım dediğim bölümü iki haftadan fazla zamanda anca bitirebildim ....
Konunun dönüp dolaşıp eski Yunanlılara dayandığı bir dersin ardından Adrien ve Luka kalan iki dersi ekmeye karar vermişti , basit bir çizim kursu için fazla katı ve sıkıcı eğitim yöntemleri olduğunu düşünmüşlerdi .
Adrien son zamanlarda her şeye sıkı sıkıya bağlı olmasına rağmen her şeyi anlamsız bulur olmuştu . Henüz yeni reşit olmuş ve haber manşetlerine konu olmasına yol açacak şekilde evden ayrılmıştı ama bunun dışında pek de bir sorun yaşamamıştı ayrılırken . Bu durumda tek yapabildiği Tanrı'ya teşekkür etmek olmuştu, babası onu umursamadığı için nasıl şükredilir ise öyle etmişti bu teşekkürü.
Luka ise Adrien'ı nasıl hayata bağlayacağını bilemediği çaresiz bir zamandaydı . Beraber oldukça yüksek bir binanın beşinci katında yapılan çizim kursundan çıkarken bile zar zor yürüyordu sanki Adrien , evren izin verseydi gençliğinin baharındayken bir baston edinir ve bundan hiç çekinmezdi . Lakin evren sıhhatli bir gencin gençliğini yaşaması konusunda gencin kendisinden daha kararlıydı , Luka da bunun sıkı sıkıya bir destekçisi olduğundan bu yoğun çaba Adrien'ın etrafını kuşatmıştı .
Binadan çıktıklarında bir süre sessizlik içinde yürüdüler . O gün beklenenden daha soğuktu, kış erken gelmişti belli ki ve ikisi de pek hazırlıksızdı bu soğuğa . Adrien üzerindeki kahverengi hırkaya sıkı sıkıya sarılıp kollarını kendi etrafına sarmıştı, sarı saçları hafif rüzgârla dağınık olsa da estetik bir görünüm almıştı . Luka , Adrien'a dikmişti gözlerini, aslında amacı onu incelemek değil ne hissettiğini anlamaya çalışmaktı ama sonunda kendini onu izlerken bulmuştu .
Luka , kendisi de üzerindeki siyah cekete kedi misali gönlümüş olsa da , Adrien'ın bu halini hoş bulmuştu. Eh , eğer sorulsaydı biraz da komik bulduğunu inkar etmezdi .
Sarışın çocuk düşündüğü şeylere o kadar kaptırmıştı ki kendini , başı öne eğik olsa da görebileceği bu bakışların farkına varamamıştı . Adrien'ın yüzü gittikçe sıkkın bir hal alınca Luka dalgınlığını , ve fark etmeden edindiği keyifli gülümsemeyi , bir kenara bırakıp önlerinde uzayan lüks caddeye doğru çevirdi kafasını . Ardından konuşmak için Adrien'a seslendi .
" Adrien , iyi misin ?"
Adrien bu ilk seslenişin farkına varamamıştı, yüzü canını sıkan bir şeye odaklandığını rahatça açığa vuruyordu . Yavaş adımları yürüdüğünü bile bilmediğinin kanıtı gibiydi , üşümesini de unutmuş ve kolları iki yanına düşmüştü.
Luka , Adrien'ın dikkatini çekmek için onun gerilmiş omzuna dokunduğunda Adrien irkilmişti. Şaşkınlıkla açılmış gözleriyle kafasını kaldırıp Luka'ya çevirmişti başını. Biraz mahcupluk içeren bakışları ve ensesine doğru giden eliyle birlikte söze başladı.
"Üzgünüm Luka , dalgınım biraz . Biliyorsun henüz bir iş bulmadım, ne yapmam gerektiğini, daha doğrusu ne istediğimi bilmiyorum. Onları düşünüyordum. "
Luka dargın gibi bakmıştı Adrien böyle söyleyince. Sonra da yine dönmüştü önüne . Dargın olmaya hakkı olmadığını biliyordu elbette , hatta suçlu da hissediyordu bunun için . Adrien açıkça ve günden güne daha kötü olurken bunu yapacak da değildi . Kendisine dargındı belki de , yardım edemediği için ...
Düşündü sadece : Nerede hata yapıyordu? Adrien ile birkaç ay öncesine kadar tüm dertlerini paylaşırlarken şimdi sıradan iki ev arkadaşı gibilerdi . Durumun iyiye girmesi bir yana Adrien günden güne eriyip bitiyordu ve kendisi ise sadece bir buzu elinin içine hapsederek erimesine karşı çıkmaya çalışıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/278922887-288-k396310.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Miraculous one-shots [Au]
FanfictionHemen hemen tüm shipleri barındıran bir kitaptır . Hikâyeler alternatif evrende geçiyor .