Adsız Bölüm 3

44 4 2
                                    

-Alo.

-Cüzdanın doğru yerde düştü ama ben biraz müdahale ettim.

- Nerdesin? Kimsin? Ne istiyorsun benden?

-Notumdan anlamadın mı? Ben de seni zeki biri bilirdim.

-Ne yapmaya çalışıyorsun?

-Benim neler hissettiğimi anlamanı sağlamaya çalışıyorum.

-Ben kimseye böyle şeyler yapmadım.

Bunu söylerken zihnimde neredeyse bütün geçmişimi taradım. Acaba birine kötü bir şey yapmış mıydım? Birinin hayatını alt üst etmiş miydim? Hayır. İsteyerek kimseye zarar vermemiştim. Peki ya farkında olmadan ne yapmış olabilirdim.

-En iyisi sen biraz kafanı toparla, odaklan. Merak etme tekrar görüşeceğiz.

Ben daha cevap vermeden kapattı. Zaten cevap verebilecek gibi de değildim.

Yeni bir düğüm daha... Saat 11'i geçmişti ve ben -her gün bayılmamak için en geç sekiz buçukta kahvaltı yapan ben- hala hiçbir şey yememiştim. Karakolun biraz ilerisindeki çay bahçesine doğru yürürken çevremde olup bitenleri duymuyordum. Bomboş bakıyordum. Dershane kapısında sigara molasına çıkan gençler, elinde pazar arabalarıyla üstüme üstüme yürüyen teyzeler, öğlen yemeği için hazırlık yapan lokantalar... Hiç birinden ses çıkmıyor sanki. Kulağımda sadece bir uğultu vardı. Çay bahçesinin köşesinde ki büfeden zor bulunan sigaramdan alıp çıktım. Büfede ki, kaşları sürekli çatık, asabi amca paramın üstünü vermek için arkamdan bağırmış ama ben duymamışım, ta ki karşımdan gelen uyarılarla arkama dönüp bakana kadar. Paramın üstünü alırken aniden beni uyaranın kim olduğunu fark ettim ve o an tekrar döndüm. Evet Kerim.

Şaka mı bu? Neden her seferinde karşıma çıkıyor? Çok şüpheli bir durum. Bu olanlarla bir bağlantısı mı var, yoksa ben bu kadar şeyden sonra paranoyak mı oldum? Of Allah'ım kurtar beni bu karışıklıktan.

-Merhaba. Hatırladınız mı beni?

Dün gece ki yorgun, uykusuz, perişan halinden eser yoktu. Gayet zinde ve bakımlıydı. Ruhunda ki yükten de kurtulmuştu sanki. İyi bir uyku, bir insanı bu kadar değiştirebilir miydi?

-Evet, tabi ki hatırladım.

-Nasılsınız? Sanki tansiyonunuz daha düzelmemiş gibi.

Dün gece olduğu gibi güvenmiyordum şimdi. Üstüne birde yaşadığım şaşkınlık vardı.

-Henüz kahvaltı yapmadım ondan sanırım.

-Sanırım dün gece size biraz kaba davrandım lütfen yorgunluğuma verin.

-Yoo hayır. Daha ne yapabilirdiniz çok yardımcı oldunuz teşekkür ederim.

Sadece konuşuyordum, hiç duygu yoktu sesimde.

-Bir şeyler içme teklifinizi geri çevirdim. Eğer vaktiniz varsa?...

Bir taraftan evet demek istiyordum, hem amacını ve kim olduğunu anlamak için hem de karşı konulmaz bakışlarından kendimi alamadığım için, diğer taraftan da yalnız kalıp durumu çözmem gerektiğinin farkındaydım. Ama verdiğim cevap büyük bir hızla karşı tarafı gülümsetmişti bile.

Çay bahçesinde, okey taşlarının seslerinden uzak, sakin bir köşeye geçtik. Daha evvel hiç görmediğim birini, iki gün üst üste bu haldeyken görmek gerçekten çok tuhaftı.

Çok açık çay ve kaşarlı, acılı tost istedim her zaman ki gibi. Kerim de karışık tostla demli bir çay söyledi. Siparişleri beklerken, aklım hala gelen telefondaydı. Kerim'in canlı sesiyle ortama geri döndüm.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 06, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ces(ar)etHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin