Sinir.

815 111 76
                                    

Merhabalar, ilk öncelikle bir haber vereyim, fanfic'in bitmesine son 2 bölüm kaldı. İyi okumalar !

Gözlerimi açınca beyaz tavan gözlerimi delmişti. Gözlerimi kısıp, etrafa bakmıştım. Ah- ne.

Yanımda Chan oturmuş telefon ile ilgileniyordu. Uyandığımı görünce telefondan ilgisini çekmişti.

Chan: "Hm, uyandın mı ? Sonunda."

Seungmin: "Ben neden buradayım ?"

Chan: "Bayılmıştın,, bir süre gelmeyince buldum seni."

Seungmin: "Anladım.."

Chan: "Seungmin, yüksek doz uyuşturucu kullandığını söylediler. Haklılar mı ?"

Seungmin: "..-"

Chan: "Gerçekten mi, neden ?"

Seungmin: "Sen neden yanımdasın ki ? Merak mı ettin ?"

Chan: "Öğretmen söylemişti.."

Seungmin: "Haha.. kendi istediğinle gelmedin yani ? Lütfen git buradan."

Chan: "Yanlış anlama, Seungmin. Soruma cevap ver."

Seungmin: "Seni pek ilgilendirmiyor. Sadece kafamı dağıtmam lazımdı."

Chan: "Bugün dışarı çıkacağız. Gelmek ister misin ? Kafan dağılır belki."

Seungmin: "Jung da olacak mı ?"

Chan: "Evet.. Merak etme. Pek yakın durmaz sana."

Seungmin: "Gelebilirim belki."

----

Evde hazırlanmıştım biraz. Açık havada bir yere gidecektik. Deniz kenarı bir yerdi. Üzerime yine kalın bir şey giymiştim. Evde bir şişenin yarısını içip, birkaç ilaç atmıştım.

Kendimi normal hissedince de evden çıkmıştım. Dedikleri yer uzaktı evime. Çok az deniz görmüştüm. En son birkaç yıl önce.

Otobüs ile gitmeye karar vermiştim. Otobüsü beklediğim zaman telefonla ilgileniyordum. Karşıma arkadaşlık ile ilgili videolar çıkıyordu. Canım çok acıyordu. Jisung beni nasıl bu kadar acımasızca bırakmıştı ? Keşke sarılabilseydim. Onun sıcaklığını son kez hissetmek isterdim. Acaba orada olacak mıydı..?

Ben düşüncelerime dalınca otobüs gelmişti. Beklemeden binmiştim. Bir yer bulup oturmuştum. Kafamı cama dayayıp dışarını izliyordum. Camdan bir yansıma gördüm.

???: "Asla sevilmedin ki ?"

Kafamı geri çektim. Bu neydi be ? Yok olmuştu. Beynim fazla yorgundu sanırım. Gözlerimi kapatıp, ovalamıştım. Gerçekten de çok yorgundum.

Chan'a hayır diyemediğim için kabul etmiştim. Büyük bir işe kalkışmıştım. Pf..

----

Varmıştım durağa. İnip, dedikleri yere gitmeye başlamıştım. Gayet tatlı bir yerdi. Jung'a uygun, değil mi ? Haha.

Etrafa bakıyordum. Gülüşme seslerinden kimlerin nerede olduğunu bulmuştum. Çekinerek yanlarına gitmiştim.

Felix: "Vayy, Seungmin. Seni hangi rüzgâr attı buraya ?"

Seungmin: "Chan çağırdı beni, ben de bilmiyorum."

Changbin: "Chan'dan beklenmeyen hareketler ??"

...
Değil mi ?

Seungmin: "Hah, neyse. Hiçbirinizle bir şey konuşamayacağım, değil mi ? O yüzden ben yokmuşum gibi davanın."

Tabii kimse duymadı bile dediğimi. Kendi kendime telefonda geziyordum. Chan ve Jung'un iğrenç muhabbetlerini duyuyordum. Çok rahatsız edici idi. En sonda;

"Biliyor musun, Jung. En mutlu olduğum ilişki hangisi deseler bu ilişkiyi düşünmeden seçebilirim."

... Ne ?

Birden gözlerim Chan'a odaklanmıştı. Gözlerimde sadece sinir vardı. Yanına gidip, yaralı elimle yüzüne vurmuştum. Diğerleri ne oldu diye bakıyordu.

Seungmin: "Biliyor musun.. sen gerçek bir yalancısın. İğrenç bir yalancısın. Benden bile iğrençsin. Hatırlıyor musun, o zamanlar bana diyordun bunu. Haha, tabii. Beni hiçbir zaman sevmedin ki ? Nereden bileceksin ? Dediğim her sözü de unuttuğunu düşünüyorum. Gerçekten aşağılık birisisin."

Chan: "..-"

Jung: "N'oluy-"

Seungmin: "Kes sesini, sürtük. Gerçekten çok nefret edilesi birisisin. Merak ediyorum, Chan'ı gerçekten seviyor musun ? Ona bakarken gözlerinde en ufak bir parıltı bile yok. Gerçekten sürtüğün tekisin. Hepiniz çok iğrenç kişilersiniz. Empati yoksunusunuz. Özellikle de sen, Chan. Hmh, neyse. Size iyi eğlenceler. Canım sıkıldı. İyi günler."

Yanlarından uzaklaşmıştım. Çoğunun bana baktığını hissediyordum. Sikimde bile değildiler. Başım ve karnım o kadar ağrıyordu ki. Oradan kaçmam lazımdı. Haha, sanırım yine içmem lazım..

"Sen Kendini Sevdiğin Zaman Kendimi Öldüreceğim."Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin