Rüzgar: Şükür Allah'ıma sonunda evdeyim.
Yatağına koşup üstüne atladı ve yastığını öpüp yorgana sarıldı.
Rüzgar: Evimi çok özledim amına koyim ya. En çok bu kutsal üçlüyü ama yatak, yastık, yorgan...
Dedi ve dediği gibi yastıkla yorganı yatağın üstünden kaldırıp odadaki koltuğun üstüne fırlattı.
Rüzgar: Dört kişi anca sığarız.
Normalden daha enerjik hatta birazda endişeli duruyordu. İstemsizce fırlattığı yorgana baktığımda ilk bişi göremedim ama daha detaylı bakınca menileri fark ettim. "Bunu mu saklıyor?" Dediğime kıkırdarken diğerleri yer bulmaya çalıştı.
Aden: Abi sizin mutfakta kocaman masa yok mu? Niye gitmiyoruz?
Oğuz: Artı bir.
Dolunay: Artı sonsuz.
Rüzgar: Odama bir bok demiyorlar ama eğer mutfak kirlenirse ağzıma sıçarlar.
Aden: Oğlum bi cips yiyip, içki içicez epi topu. Sanki 500 kişilik parti vericez dedik.
Kirlenmesinden korksada ne yapıp edip mutfağa geçmemize izin vermesini sağladık.Rüzgar: Yerde bir tırıntı bile görürsem eğer bekaretinizi bizzat alırım.
Onu sinirlendirmek için cipsi yere dökmeyi çok istedim ama karşımdaki Rüzgar'dı. Bekaretinizi alırım diyorsa cidden alırdı. Bu yüzden risk almamaya karar verdim. "Benim kutsal götüm böyle bir duruma kurban gidemez"İçkileri, cipsleri ve çerezi açıp masayı doldurduk. Rüzgar ve Oğuz içkilerini tokuşturup kafalarının üstünde döndürüp shot attı. Dolunay yavaş yavaş ama büyük yudumlarla içiyordu. Ben ise aynı yavaşlıkla ama daha küçük yudumlarla sindire sindire içmeyi tercih ediyordum.
Hızlı içtiği için birazdan sarhoş olacağını düşündüğüm Oğuz boş şişeyi elinde sallamaya başladı.
Oğuz: Adeeen... Şişe çevirmece oynayalım mı?
Aden: Bir daha sizinle oynamam dediğimi sanıyordum.
Rüzgar: Öyle...
İşaret parmağı ile Dolnay'ı gösterdi.
Rüzgar: Ama bu sefer "sizin" içinde Dolunay da var.
Oğuz: Ayrıca bu sefer o kadar zorlama olmaz söz veriyorum.
Kararsız kalmıştım. "Oynamayı çok istiyorum ama bu piçler gene başıma bi bok açmaz mı ya..."Tüm düşüncelerimi bir tarafa bırakıp kabul ettim. İstediklerini elde ettiklerinde direkt Dolunay'a döndüler.
Oğuz: Sen?
Dolunay: Kabul.
Uğraşmadıkları için mutlu oldular.Herkes son yudumlarını içip extra şişeleri kaldırdı, sadece Oğuz'un ki kaldı.
Oğuz: Başlıyorum?
Bizden onay beklercesine üçümüze baktı. Kafalarımızı salladığımızı görünce şişeyi çevirdi.Rüzgar: Doğruluk mu? Cesaretlik mi?
Aden: Ben dersimi aldım. Doğruluk.
Rüzgar: Hmmm. Söyle bakalım en büyük cinsel fantezin nedir?
Aden: Hocam +18 var mı?
Ne zamandır suskun olan Dolunay konuştu.
Dolunay: Olmalı bence. Öbür türlü tadı çıkmaz...
Sırıtmaya başladı.
Dolunay: Hem sorduğu soruda çok yaratıcı.
Oğuz'unda +18 isteyeceğini bildiğim için 3'e 1 yenilmenin mağlubiyeti ile olduğum yere yayılıp en büyük fantezimi düşünmeye başladım.
Aden: Hmmm... Sanırım... BDSM ya.
Dediğim ile Dolunay'ı öksürük tuttu. Yanımda erotic shopta çalışan biri olduğunun yeni farkına varıyordum. "Amına koyim en büyük fantezim BDSM diyorsun sonra çocuk dildo kullandığımı düşünecek diyip ağlıyorsun. Harbi malsın..."
Dolunay'ın öksürüğü kesilmeye başlayınca hışımla şişeyi alıp çevirdim.Oğuz: Doğruluk mu? Cesaretlik mi?
Dolunay: Doğruluk.
Oğuz Dolunay'a sanki avcısının eline düşmüş bir av gibi bakıyordu.
Oğuz: Hiç hemcinsinden etkilendin mi?
Dolunay Oğuz'un yüzünü incelemeye başladı. Sanki bir art niyet olup olmadığına bakıyor gibiydi. Ama Oğuz'un dalga geçmek için sormadığını anladığında onaylar şekilde başını salladı.
Dolunay: Etkilendim.
Oğuz: Kim bu şanslı?
Dolunay: Tek soru hakkın var.
Oğuz yavru köpek bakışları atıp Rüzgar'a sokuldu. Ve bebekmiş gibi konuşmaya başladı.
Oğuz: Rüzgay mızıkçılık yapıyoylay...
Rüzgar kolları ile onu sardı.
Rüzgar: Üzülme bebeğim bir dahaki sefere sorarsın takma kafana.
Oğuz gülümseyerek doğruldu ve şişeyi çevirdi.Aden: Götüm atıyor ama cesaretlik.
Oğuz: Şimdi sıçtım ağzına...
Şeytan gibi gülmeye başladı.
Aden: Cıvıma bebeğim.
Bacaklarını iki tarafa açarak bacağına vurdu, kucağına çağırırcasına...
Oğuz: İstediğin birinin kucağına 3 tur otur.
Şok olmama rağmen hiç ağzımı açıp reddetmeye çabalamadım çünkü işe yaramayacağını geçen gün gördük... "Kimin kucağına otursam ki?" Sırayla herkese baktım. Oğuz bacağını okşuyor oturmam için işaret yapıyordu. "Allah'ın homofobik gay sapığı ya...". Rüzgara döndüm. Oda Oğuz'un örneğini takip etmiş beni kucağına çağırmaya başlamıştı. "Allah'ım al birini vur ötekine" En son Dolunay'a döndüm. Diğerleri gibi beni çağırmıyordu. Tam tersine benle ilgilenmek yerine yerdeki halıyı inceliyordu. "Onu seçersem en azından götümü kollamış olurum"Yavaş yavaş yerimden kalkıp Dolunay'a ilerledim. Göz ucuyla bana baktığında ona geldiğimi anladı ve sandalyesini biraz geri çekerek bana yer açtı. Diğerlerinin aksine bacaklarını açmak yerine tamamen kapatmıştı. Bacaklarının üzerine oturdum, destek almak için kolumu omzuna attım.
Bu onun içinde benim için de garipti. Fakat kalbimin ritmi hızlanmıştı, üstüne onun kalbinin de hızlandığını duyduğumda pompalanan tüm kanın yanaklarıma hücüm ettiğini hissettim. O sırada Rüzgar kıkırdayarak sordu;
Rüzgar: Sen çevirmek ister misin Dolunay?
Dolunay'da durumun garipliğinin bir an önce bitmesini istercesine hızlıca şişeyi çevirdi.Aden: Doğruluk mu? Cesaretlik mi?
Rüzgar: Hadi bi ekşın olsun amına koyim. Cesaretlik.
Oğuz: Sıçtın. Net sıçtın.
Aden: Şimdi elime düştün.
Benden büyük bişi bekliyorlardı ama o şey aklıma gelmiyordu.
Aden: Ne yaptırsam?
Dolunay'a hitap ediyordum. Kafasını biraz eğip dudaklarını kulak hizama getirdi. Nefes alış-verişlerinden ve yanaklarının hafif kızarmasından dolayı sarhoş olduğunu anladığım sırada fısıldayarak tane tane konuştu;
Dolunay: Madem onların ibne olduğunu düşünüyorsun bunu bir şekilde kanıtlamalıyız, değil mi? Neden onları öpüştürüp tepkilerine bakmıyoruz?
"Mantıklı" İçkinin kanıma karışmaya başladığını hissettim ve sarhoş olmadan önceki son sözümü söyledim;
Aden: Oğuz'la öpüşün.
Kızarmış yanakları ile çoktan sarhoş olan Oğuz yerinden fırladı.
Oğuz: Abi sala-
Rüzgar cümlesini bitirmesine izin vermeden dudaklarına yapıştı. Oğuz onu uzaklaştırmaya çalışmadı ama karşılıkta vermedi. Tabi bu birkaç saniye sürdü. Oda Rüzgar'ı öpmeye başladı. "Öpmek bu yaptıklarının yanında az kalır tabiri caizse birbirlerini vakumluyorlar". Yaklaşık 1-1.5 dakikaya yakın öpüşüp birbirlerinden ayrıldılar. Rüzgar herşey normalmiş gibi yerine geçip oturdu. Oğuz biraz çekingen ve utangaç bir haldeydi. Yanakları zaten kızarmıştı üstüne dudaklarıda öpücüğün etkisiyle kızarıp şişmişti. Çok komik görünüyordu. Fakat ona bişi diyemiyordum çünkü kendi halimden bihaberdim.Şişeyi çevirmek için hamle yaptım ama Oğuz beni durdurdu.
Oğuz: Bu gecelik bitirebilir miyiz? İyi değilim.
Rüzgar hemen onun yanına çömelip yüzünü inceledi ardından elini alnına koyup ateşine baktı.
Rüzgar: İstersen bizde kal. O kadar yolu gitmekle uğraşma.
Oğuz başı ile onayladı. Rüzgar onu kaldırıp odaya götürmek için koluna girdi. Sonrasında bizim varlığımızı hatırlamış gibi bize döndü.
Rüzgar: Sizde kalabilirsiniz. Misafir odasında çift kişilik yatak var.
Cevabımızı beklemeden Oğuz'u kendi odasına götürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Erotic Shop -Gay
Teen FictionEşcinsellik, BDSM, küfür ve benzeri öğeler içerir okuyacakların bunlara dikkat etmesi önerilir.