Esarete 1 Ay Kala

133 9 15
                                    

Hikaye kısa olacak tahmini 10-15 bölüm arası

Zincirleri bilir misiniz? Genelde demirden olurlar ve birçok çeşitleri olur. Üsten tırtıklı, delikli veya akümülasyon... Bu böyle gider. Hepsinin tek amacı vardır; bir şeyi tutmak. Düşmesini, gitmesini veya kaçmasını engellemek.

Benimde zincirlerim vardı. Ailemden bana doğru uzanan kalın, kırılması zor ve aşılamayacak zincirler...

Üniversitenin son senesiydi bir ay sonra cennetimden çıkıp azabın en ağırlarını yaşamaya cehennemime yani memleketime gidecektim. Hiç yapmadığım kadar içip, eğlenmeye çalışıyordum. Okuldaki devamsızlığım son haftalara ayırıp sadece kafayı dağıtmaya bakıyordum. Gevşemiş zincirlerimin sıkılaşmasına az kalmışken, ben sanki onlar yokmuş gibi davranıyordum.

Ev arkadaşımın anlattığı şeyi dinliyor gibi yaparken akşam takılacağım çocukla yazışıyordum. Hayatıma girenlerin hepsi böyleydi. Öylesine, takılmalık, eğlenmelik... Geri de bırakacağım bir sevgili veya sevdam yoktu. Bu durumu yaşamamak için canla başla çabalamıştım. Yoksa her şey çok daha kötü olurdu.

Eğer öyle bir şey olsaydı o kişiyle bir geleceğim asla olmazdı. Hadi oldu diyelim, bunu öğrenen amca oğullarım beni dünyanın diğer ucuna da gitsem bulur sonra da tetiği çekerlerdi. Bu son zamanlarda bir daha zar zor yaşayacağım hatta neredeyse hiç yaşayamayacağım ilişkileri günübirlik yaşayarak zevkini almaya bakıyordum.

Eminim çoktan memlekette bana eli ayağı düzgün, dışarıdan bakınca gayet güzel olan, her yemeği yapabilen ya bir ağanın kızı ya da temiz bir aileden gelmiş bir kız ayarlamışlardır. Okuldan döndüğümde biraz müsaade ederler kışa doğru da yüzüğü taktırırlar.

Kısacası önümde sevmediğim biriyle uzun yıllar sürecek ve bol çocuklu bir evlilik vardı. Annem beni, zamanla seversin diyerek telkin etmeye çalışırdı. Babamın umurunda olmazdı. Zaten diplomam dışında hiçbir şey umurunda değildi. Yasal iş yapabilmek için ben lazımdım. Kara parayı aklayacaklardı üzerimden. Babam, amcam, dedem... Hepsi aynı boktu.

Üç erkek kardeşten en küçüğüydüm. En büyüğümüz; İlkay'dı. Geçici süreliğine yurt dışındaydı. Adı temize çıkınca çok sevdiği topraklarına geri dönerdi. Ortancamız; Faruk, ölüm makinesiydi. Amcamın oğlu Osman ile sayısız katliamı vardı. Hatta zamanın da öldürdüğü bir adamın arama çalışmasına destek olabilmek için emniyete para desteği bile yapmıştı. Babam ise dedemin yansımasıydı. Kendisine has bir karakteri bile yoktu. Dedem ise tüm bunların yaratıcısıydı. Üç oğluna, yani iki amcama ve babama her pisliği yüklemişti. Bunların sonucunda zaten bir evladını toprağa koymuştu. Durulur diye beklerken daha da hırslanıp gücüne güç katmıştı.

"Eymen yine mi gelmeyeceksin la eve?." diyen çocuğa döndüm.

"Yok, gelmem." dediğimde kafasını onaylamaz bir şekilde iki yana salladı. Yayıldığı koltukta telefonuyla oynamaya devam ederken aklına bir şey gelmiş gibi kafasını kaldırıp gözlerime baktı.

"Ha bir de senin kız geldi dün akşam kapıya." dediğinde anlamaz gözlerle yüzüne baktım. Gözlerini devirip, "İlayda işte oğlum." dediğinde "Haaa." diyerek bir tepki verdim. İlayda bilgisayar mühendisliğinden bir kızdı. Yazılımla alakalı bir sertifika almak için gittiğim yerde tanışmıştık. Takıntısı vardı bana. O bunu sevgi zannediyordu fakat sevmiyordu. İstediği tek şey seksti lakin benimki de ona kalkmıyordu. Herkese takıldığımız yalanını yaymıştı. Sevgili gibi bir şey zannediyorlardı fakat geçen haftalarda ben onu baya baya rencide edip, hayatımdan siktirip gitmesini söylemiştim. Şimdi ne iş vardı ki onun burada?

"Niye gelmiş? Söylemedi mi?" dediğimde telefonuna bakarak kafasını salladı.

"Eymen'e söyle bir daha onunla görüşmeyeceğiz, dedi." anlamaz gözlerle telefonuna gömülmüş çocuğa baktım.

"O ne demek amına koyayım, zaten görüşmeyi kesmiştik."

"Bilmiyorum kanka ben bu kızları anlamayı uzun zaman önce bıraktım." dediğinde gülerek yerimden kalktım.

"Sanki başlamıştın da, bıraktın birde." Söylenerek odama ilerledim. Hava yavaştan kararmaya başlamıştı bile. Fazla oyalanmadan üzerime bir şeyler giyinip evden çıktım. Gay bara gidip eğlenebileceğim son zamanlardı ve ben sanki finaller yokmuşçasına hayvan gibi dağıtıyordum. Alt yapıma güveniyordum, sınavlardan ortalama puan ile geçerdim ama evdekilere bu durumu nasıl açıklayacağımı bilemiyordum. Sıkıntılı babam eğitim hakkında bir bok bilmiyor olsa da, notlarıma düzenli olarak bakar BB ve üzerinde ise para gönderirdi. Altına düştüğümde ise, ki bu sadece bir kere olmuştu, ağzıma sıçardı. Karadeniz'den, Marmara'ya öfkesinin rüzgarı hissedilirdi.

Karanlık mekandan içeri girdiğimde tanıdık bara doğru ilerledim. Beni gördüğünde kafa selamı veren çocuğa aynı şekilde karşılık verdim. Siparişimi almadan önüme bir peçeteyle beraber içkimi koymuştu. oturduğum yüksek taburede avımı arar gibi etrafıma bakınmaya başladım.

*

Dudaklarımla ıslattığım dudaklarını çenemin altından boynuma doğru götürdü. Ara ara dişlerini geçiriyor sonrasında telafi etmek ister gibi diliyle yalayıp, emiyordu. Belimdeki elini tutup kalçama getirdiğimde, hırlayarak avuçladı. Hissettiğim zevkle tişörtünü sıkıp, sesimin çıkmaması adına alt dudağımı sertçe ısırdım. Tişörtündeki ellerimi pantolonun kemerine götürüp hızla çözdüm. Omuzlarından baskı uygulayarak dar tuvalet kabinindeki alafrangaya oturttum. Suratıma sarhoşluğun getirdiği mayışıklık ile bakarak sırıttı. Aynı şekilde o da benim pantolonumu çözüp baksırla birlikte indirdi. Hızla kucağına geçip erkekliğini tutup kalça arama getirdim. İki parmağını yalayıp deliğimin etrafına yavaşça sürttü. Bilerek içime sokmuyordu. Kulağına doğru eğilip, kulak memesini dudaklarımın arasına alıp usulca emdim. Birkaç saniye sonra sertçe ısırdım. Acıyla inlediğini duyduğum da sırıtarak kulağına fısıldadım.

"Hızlan." Komutumla birlikte parmaklarını birer birer içime soktu. Son zamanlar da o kadar fazla sevişiyordum ki bu iki parmak beni tatmin etmemişti. "Hazırım ben, sok artık." diye isyan ettiğimde parmaklarını çıkartıp penisini kalça arama yavaşça soktu. Hissettiğim hazla kafam arkaya doğru düştü. Tamamı içimi doldurduğunda çok daha iyi hissediyordum. Hızla üzerinde inip kalkmaya başladım. O sırada elime tükürüp zevk suyumla hafiften ıslanmış, karnıma doğru kalkan erkekliğimi tutup, elimi hareket ettiriyordum. İki taraftan da istila eden zevkle sesimin çıkmaması gittikçe zorlaşıyordu. İnlemelerim duyulmasın diye karşımda adını dahi hatırlamadığım esmer çocuğun dudağına yapıştım. Doğru dürüst karşılık veremiyordum. Aklım tamamen duvarlarıma çarpan penisteydi.

Kucağına oturduğum bedenin hareketlerinin daha da hızlanması ile sona yaklaştığımızı anladım. Dudaklarımı dudaklarından çekip hissettiğim tarifsiz duygular eşliğinde kafamı geriye doğru attım. Aynı saniyeler de ben onun üzerine, o ise kalçamdan çıkıp yere boşaldı. Vücudumun hissettiği rahatlıkla alnımı omzuna yaslayıp nefeslerimin düzene girmesini bekledim.


-

Saçma bilgi olabilir ama hikayede bahsetmek istemedim. Eymen üniversiteye giderken bir sene dondurup askerliğe gitti.

Bu arada kitaba şu an devam etmeyeceğim.

instagram: mortelysion


19.9.22

Sukha'nın Sonu |BxB|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin