Eğik yazılarla olan yerler Karadeniz ağızıyla olan konuşmalar.
•
Kolumun altındaki kot ceket giymiş bedenle gece kulübünün kapısının önünde taksi bekliyorduk. Adını hatırlamıyordum, zengin birisine benziyordu ayrıca çokta yakışıklıydı.
Onunla, dans pistinde biraz takıldıktan sonra barın önüne içmeye gittiğimde tanışmıştık. İçeceğim tüm içkiler ısmarlayacağını söylediğinde bokunu çıkartmıştım. Sonuçta o ısmarlıyordu bana giren çıkan yoktu. Gerçi pantolon üzerinden bile belli olan aleti aklıma geldiğinde istemsizce kıkırdadım. Düzgün dişlerini göstererek bana dönüp sırıttığında gözlerim dudaklarına kaydı. Kafamı hafifçe öne eğip dudaklarımı dudağına yapıştırıp alt dudağını kavradım. Dilimi ağzının içinde gezdirip ardından uzunca öptüm.
Kafamı geri çektiğimde ıslaklığımla parlayan dudağına bakıp suratıma büyükçe bir sırıtma yerleştirdim. Anlık gelen esintiyle dışarıda olduğumuzu fark edip kafamı etrafta gezdirdim. İçki gereksiz bir cesaret getirmişti. Normalde bu kapıdan yüzümü bile göstererek çıkmazdım. Boğazımı temizleyip olabildiğince duruşumu düzeltmeye çalıştım.
Yaklaşık bir dakikanın ardından gelen taksiye ikimizde binip yanımdaki adamın evine doğru ilerledik.
.
Başıma saplanan acıyla gözlerimi araladım. Karşımda kendimi gördüğümde ilk başta afalladım fakat ardından tavanda bir ayna olduğunun farkına varıp etrafa bakındım. Solumda dün, başımın ağrımasına sebep olan, içkileri ısmarlayan adam vardı. Onu umursamayıp gözlerimi etrafta dolaştırdım. Halısı olmayan yere bakındığımda tüm kıyafetlerimin yerde olduğunu gördüm. Yavaşça doğrulup, yanımdaki adamı uyandırmamaya dikkat ederek yataktan kalktım. Sessiz ama hızlı bir şekilde kıyafetleri giydim. Pantolonumun cebinden yere fırlamış telefonu da elime alıp odadan çıktım. Aşağı kata inen merdiveni gördüğümde oraya ilerledim ve hızlıca indim.
Tam dış kapıya varmıştım ki evdeki çalışanlardan biri bana seslendi.
"Bir şeyler yemek ister misiniz?" Ara ara başıma saplanan acıdan dolayı kısık gözlerle karşımdaki
kadına baktım. Kafamı olumsuz anlamda salladım."Taksi çağırmamı ister misiniz?" dediğinde öksürerek boğazımı temizledim ve bıkkınca kadının suratına baktım.
"Sadece çıkıp gitmek istiyorum. Yeterli mi?" dediğimde hafif bozulmuş bir şekilde suratıma baktı. Sabah sabah bu saçma münakaşaya bile girmek istemiyordum tek istediğim eve gidip uyumaktı.
Tutukça kafasını sallayıp yanıma geldi. Dış kapıyı açıp geçmemi bekledi. Hiçbir şey yapmadan hızla evden ve siteden çıkıp gittim. Caddeye indiğimde karşıma çıkan ilk boş taksiye atlayıp evimin adresini verdim. Biran önce ağrı kesici alıp uyumak istiyordum.
.
Yavaşça gözlerimi aralayıp, karanlık odanın işine süzen sokak lambasının ışığıyla aydınlanmış tavana baktım. Hava karardığına göre en az on iki saattir uyuyordum. Uykumu aldığımı ve dinlendiğimi hissediyordum. Belki de ilerleyen saatlerde yine dışarı çıkabilirdim.
Yatakta rahatça gerindim. Ardından esnedim. Yandaki komodinin üzerinde duran telefonumu elime aldım. Kilidi açtığımda parlaklıkla birlikte gözlerimi kıstım. Bir küfür savurup parlaklığı kıstım ardından yatakta boş boş sosyal medyada dolandım durdum.
Artık bir ara okula da gitmem gerekiyordu. Notları falan almam lazımdı.
Aklıma gelen şeyle kalbim atmayı durdurmuştu sanki. "Siktir!" Anında yatakta doğruldum. Bugün pazartesiydi. Babamı ve annemi aramam lazımdı.
"Nasıl unutursun bunu?!" diye hiddetle tekrardan kendi kendime söylendim. Bir dolu sorguya tutulacaktım. Her pazartesi annemi ve babamı arardım. Cumaları da dedemi. Bir kere boş geçtiğim an hepsi başlıyordu başımda ötmeye. Saate baktığımda dokuza geldiğini gördüm. Annem şimdiye kadar seksen kere falan arayıp bana kızmalıydı. Durumun tuhaflığıyla kaşlarımı çattım. Ardından anne yazısına tıkladım ve telefonu kulağıma götürdüm. O sırada yatağa geri uzanmıştım. Uzunca çaldı, tam kapanacaktı ki açılan telefon ile derin nefes verdim.
"Alo?" diyen annemin sesiyle, sesime hafiften neşe ve özlem katmaya çalıştım.
"Alo? Naber anne, nasılsın?" dedim. İster istemez memleketteki ailemle konuşurken İstanbul Türkçe'sini bir kenara bırakıp Karadeniz Türkçe'siyle konuşuyordum.
"İyiyim-" derin bir nefes aldı. Bu durum kaşlarımı çatmama sebep oldu. Ardından boğazını temizleyip konuşmaya devam etti. "İyiyim uşağım, sen nasılsın. Dönüş ne zaman, çok özledim seni."
Duyduklarımla kaşlarım gevşeyip, suratımda ister istemez bir gülümseme oluştu. "Sınavlarım bitsin geleceğim anne. Ya bir de kusura bakma uyuyakalmışım, son sınıfım malum dersler çok daha fazla yoruyor. Yoksa daha erken bir vakitte arayacaktım. Babama da sen açıklarsın durumu, olur mu?"
"Açıklarım paşam. Zaten yakında geleceksin diye baban çok bir şey demiyor sana. Bugün onu aramadıysan daha da arama aklına getirme, kızmasın sana." dediğinde rahatlıkla bir nefes verdim.
"Tamamdır anne." Tam konuşmaya devam edecektim ki sürekli takıldığım barda çalışan çocuğun çağrısı düştü telefonuma.
"Anne okuldan arkadaş arıyorda, dersle alakalı soru soracak galiba. Kapatsam ayıp olmaz, değil mi?" dediğimde annemden ses gelmedi.
"Anne?" dedim tekrar. Hattın ucunda derin nefes alıp verme işittim. Ardından annemin sesini.
"Olmaz uşağım. Sen derslerini çalış. Hadi selametle." diyip cevabımı beklemeden kapattı.
Olduğum yerde öylece kalakaldım. Abilerimden biri yine polislik olmuştu da benden mi saklıyorlardı acaba?
Neyse bana ne, ne bok yapıyorlarsa yapsınlar zaten bir aya kalmaz o cehenneme dönecektim. Çok üzerinde durmamaya karar verip çocuğu cevapladım.
•
5.12.22
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sukha'nın Sonu |BxB|
Historia Corta|Tamamlandı| Sukha; Dış dünyadan veya ortamdan etkilenmeden yaşanan mutluluk. . Eşcinsel bir kurgudur.