Peki ya şimdi

62 1 2
                                    

Gözümü açtığımda Bursa'ya varmıştık. Annem

"Aa uyanmış mı benim prensesim."

Su içtim. Eve doğru ilerliyorduk. Evin önünde arabadan indim ve valizleri indirmeye başladım. Annem gelip gilitli ve tozlanmış kapımızı açtı tam o sırada valizleri içeri soktum. Gidip eşyalarımı eski yerlerine yerleştirdim. Annemden bir kaç saat için izin alıp evden çıktım. Sahile doğru ilerlerken yolda Elif'i gördüm.

"Yine mi bu. Ne işi var şimdi on saat konuşacak. Başımı yine şişirecek."

Gibisinden içimden mırıldanmadan edemedim. Yanıma geldi gülümsedi

"Nasılsın Arya?"

Gülümsemesine sahte bir sırıtışla karşılık verdim.

"Pek iyi değil. Peki sen nasılsın?"

Somurtuk bir suratla

"İyiyim. Hoşgeldiniz. Bu kadar erken geleceğinizi tahmin etmemiştim." Dedi.

"Bir kaç aksilik oldu. Sanırsam bir daha hiç gitmeyeceğiz. Ki inşallah gitmeyiz."

"Neden ki?"

"Seni çok mu ilgilendiriyor?"

"Hayır. Sadece anlatmak istersen diye sordum."

"Anladım"
Dedim ve sahilde yürümeyi kesip bir banka oturduk. Tam o sırada bir çocuk gelip bana pamuk şeker uzattı. Aldım. Elimde beklettim. Elif kalktı

"Ben eve gidiyorum sonra görüşürüz"

Gülümseyerek cevap verdim
"Tamam görüşürüz."

Çocuk hemen yanıma oturdu.

"Merhaba"

"Merhaba. Şey ben seni hatırlamıyorum. Tanışıyor muyuz?"

"Hayır. Ama tanışmak istersen tanışabiliriz."

"Olabilir."

"Biraz yürüsek mi. Sende pamuk şekerini yersin o sırada."

"Peki."

Biraz yürüdükten sonra çocuk hakkında birşeyler öğrenmiştim. Adı Ali 19 yaşında falan filan. Her neyse.
Eve doğru yürüdüm. Ama giderken aklıma sürekli Ediz geldi. Ya Ali ve Ediz. Dış görünüşleri acayip benziyordu. Bu işte bişey var ama hadi hayırlısı...

Bir Eylül SabahıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin