Family issues

272 20 11
                                    

"Siz ne dediğinizin farkında mısınız acaba! Atsumu bir erkeği sevebilir ama ben sevemem demek ha?!"

Osamu Miya, şu an ailesi ile büyük bir kavga ediyordu.

"Bak Osamu, yanlış anlıyorsun..."

"Neyi yanlış anlıyorum baba?! Açık açık konuşan sen değil miydin?"

Bay Miya, gencin bağırışları yüzünden başının ağrıdığını hissetmişti. Ellerini alına koydu ve derin bir nefes alarak karşısında duran oğluna baktı.

"Kardeşin küçüklüğünden beri böyle, farkındayız zaten. Ama bence sana da bu hastalığı bulaştırmış oğlum..."

"Şimdi de kardeşime hastalıklı mı diyorsun baba?"

Osamu sinir bozukluğuyla sırıttı. Şu ana kadar babasıyla doğru düzgün bir kavgası olmasa da bu konu onu çok sinirlendirmiş, babasıyla büyük bir kavgaya itmişti onu.

"Oğlum..."

Gri saçlı oğlan arkasını döndü. Arkasındaki adamı daha fazla dinlemek istemiyordu. Sinirini ayaklarından çıkarırcasına odasına ilerliyordu.

Kapısını açtığında ise direkt bavullarını toplayıp ikizi ile gitmeyi düşünüyordu. Karşısında bavulları tutan, sırt çantalı Atsumu, onun düşüncelerini anlamış gibi her şeyini toparlamıştı.

"Atsumu..."

Osamu burnunu çekerek kardeşine sarıldı.

"Sorun yok 'Samu, burada çok bile kaldık."

.
.
.

İkizler kısa bir süreliğine Oikawa da kalmayı düşünmüşlerdi. Sonuçta şu anda gidebilecekleri herhangi düzgün bir yerleri yoktu. Atsumu eşyaları toplarken annesinden bir miktar para almıştı. Anneleri bu konuda kesin bir şey söylemese de, oğullarını her zaman desteklemişti. Sadece ikizler küçükken aile içinde yaşanan olaylardan dolayı kadın korkuyordu. Bu yüzden ağlaya ağlayada olsa onlarla iletişime geçmek istediğini söyledi ve altınlarından yaklaşık yarısını, olan bütün parasınıda çocuklarına vermişti.

"Annem perişan olmuştur şimdi."

Grili oğlan bavulunu sürüklerken, bir yandan kızarmış burnunu çekiyordu.

"Gitmeden önce bana bayağı yardım etti. Üzülme sen."

Atsumu gülerek kardeşinin kolunu sıvazladı ve geldikleri kapının önünde durdu. Oikawaların evi Seoul'un işlek yerlerindendi. Sarışın oğlan geldikleri hakkında bir mesaj yazdı arkadaşına.

Kapı titreyerek açıldığında, Atsumu kapıyı ittirerek kendini içeri attı.

"Hadi 'Samu"

Osamu sesini çıkarmadan apartmana girdi. Apartmanda sadece bavulların tekerlekleri yankılanıyordu.

"Niye beşinci kata taşınırsın ki? Of Oikawa of!"

Sarışın söylene söylene de olsa en yakın arkadaşının iki katlı nostajik evini seviyordu. Kapıya geldiklerinde Atsumu durumu kahverengi saçlı oğlana açıklamaya başlamıştı. Osamu'nun ise şu an ki ilgi alanı sadece Oikawa'nın tatlı kedisiydi.

.
.
.

"Sonra bu karaktersiz 'istersem o arkadaşlarını elinden alırım' falan dedi, bende dedim he bok."

Atsumu hararetli hararetli, geçen gün kavga ettiği çocukla olan yazışmalarını okuyordu kahverengi saçlı gence.

Osamu ise burada istedikleri kadar kalabileceklerini biliyordu fakat yine de ayrı bir ev bakıyordu. Oikawa üniversite öğrencisi olduğu için tek başına yaşıyordu ve ailesi ona aylık bir para gönderiyorlardı. Oikawa'nın ailesi bir şirketin sahibiydi bu yüzden harçlıkları oldukça yüksek olurdu genelde.

"Her şeyden çok bunaldım..."

Gri saçlı çocuk elindeki telefonu kapatıp sakince cebine attı.

Osamu içeri geçmek için adımlarken sokaktan gelen sesler dikkatini çekmiş, onu balkonun demirliklerine geri dönmeye itmişti.

Aşağıda bir kaç kameraman, insanlar ve fan olduklarını düşündüğü kişiler vardı.

"Ünlü bir grup herhalde.."

O sırada aşağıda olan Kageyama, Suna'ya gökyüzüne bakması için ikna etmeye çalışıyordu. Kageyama mizacı yüzünden belli etmese de akşamüstü havalarını çok severdi. Kendi telefonununda şarjı bittiği ve fotoğraf çekmeyeceği için Suna'dan istiyordu.

Yeşil gözlü sonunda daralmış ve telefonunu gökyüzüne çevirmişti. O sırada Osamu bu kişinin kim olduğunu çözmüştü bile.

Suna telefonu indirip cebine atarken ismini seslenen birini duymuştu.

"Sunaa!!"

Gri saçlı oğlan niye bilmiyordu ama kendini Rintarou'yu görünce daha iyi hissetmişti.

Yeşil gözler, Osamu'nun gözleriyle buluşunca olduğu yerde kalmıştı bir süre. Hemen kendini toparlayıp sıcacık gülümsemesini yüzüne yerleştirdi ve el salladı balkondaki çocuğa.

Miya, ne zaman gülümsemeye başladığını bile anlayamadan o da el sallamaya başladı aşağıdakine.

Suna ince, uzun parmaklarıyla önce maskesini düzeltti. Sonra da Osamu'ya sağ eliyle kalp yaptı. Grili ilk başta aşağıda magazinciler cirit artığı için ilk başta biraz çekindi ama kahve saçlının ilerlemeye devam ettiğini fark edince o da eliyle Suna'nın kalbini tamamlamış oldu.

/\/

Allah'ın şu bölümü o kadar uzun zamanda yazdım ki asırlar geçti

sinav haftasi ama yazariniz sizin icin taslak biriktirdi ve onlardan atiyor 🫡

bu arada cidden taslak yazinca cok rahat oluyormus melesa su an fen calisiyorum ama size bolum atabiliyorum

tesekkur edersiniz neyse optum

-

-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-

Osamu's first kiss // SunaOsaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin