final, gurur

864 51 126
                                    

Peter Stark'ın lise mezuniyetinde okul birincisi olarak herkese tanıtılması ve arkadaşlarının önünde titreyerek konuşma yapışının üstünden bir ay geçmişti.

Birkaç yıldır Tony ile aynı evde yaşıyor ve onun soyadını taşıyordu, magazin ise öğrendiklerinden beri onun peşinden ayrılmıyordu.

Örümcek çocukluk... Yıllar önce basına sızan videoyu montaj bahanesi ile yalanlamışlardı ve onun örümcek adam olduğu hakkında çok şüphe kalmamıştı.

Şimdi ise Tony, bir basın toplantısındayken o arka tarafta babasını bekliyordu. Toplantı sonrası cheesecake yeme planları vardı. Peter konuşan babasına kulak kesildi.

"Madem konu endüstrilere geldi. Bende zaten yıllardır planladığım bir şeyi şimdi duyurmaya karar verdim. Peter Stark, yanıma gelebilir misin?"

Peter şokla duyduğu şeyi sorgularken sahneye çıkmadı.

"Hadi ama çocuk, beni dinlediğini biliyorum."

Genç Stark dudağını ısırıp sahneye adımladı. Adımları heyecanını yansıtıyordu, gözlerini ise hala alışamadığı flaş parıltılarından kaçırdı.

Babasının yanına geçtiğinde onun kulağına fısıldamak isterdi ama önlerinde bir mikrofon vardı ve rezil olmak istemiyordu.

"Malum, ben babam Howard Stark'ın tek çocuğuydum ve her zaman üstümde bunun verdiği ağırlıkla gezdim. Bir gelecek planım yoktu, çünkü bir Stark olduğum için kendi geleceğimi kendi başıma planlama şansım olmadı."

Oğlu biliyordu bunu, babası zor bir gençlik geçirmişti ve onun içini dökmesini severdi. Tony ona bakıp devam etti.

"Peter için baskı oluşturmak istemiyorum, geçtiğimiz haftalarda bulunduğu liseden birincilikle mezun oldu. Ve MIT başvurusu kabul edildi..."

Büyük bir alkış koptuğunda, çocuk kızarıp başını eğdi.

"Eğer isterse, onun seçimlerini etkilemek kesinlikle istemem, üniversite mezunu olduğunda endüstrileri ona devretmek ve köşeye çekilmek istiyorum."

Bu sefer alkışlar daha çılgıncaydı. Peter şokla babasına baktı, Tony ise elini onun omzuna atıp gazetecilere baktı.

"Kabul edip etmeyeceğini şimdi sormayacağım ve düşünmesi için fırsat vereceğim, siz de bunun dışında sorularınızı yöneltebilirsiniz."

Peter ise hala gözleri kısık bakıyordu. Babası sertçe konuştu.

"Ama şu parıltıları biraz çekerseniz sevinirim, rahatsız oluyor."

Anında kameralardan çıkan ışıkların sayısı azaldı, Peter gülümseyip kafasını Tony'e yasladı. Söz hakkı alan gazeteci sordu.

"Queens'te örümcek adamın kimliğini gördüğünü iddia eden bir grup insan onun Peter Stark olduğunu söylüyor."

Peter gerildi ve yutkundu. Tony üstün yalan kabiliyetini konuşturdu.

"Ahahahah, saçmalamayın. Sizce ben oğlumu böyle bir tehlikeye atar mıyım? Yalvarırım şöyle uydurmalara inanıp ciddi ciddi sormayın..."

Sahte kahkahasını bitirdiğinde yanındaki çocuğa baktı.

"Sen bizzat yalanla istersen, oğlum."

Peter mikrofona doğru yürüdü. Boğazını temizleyip titreyen sesi ile konuştu.

"Mantıklı olmanızı rica edeceğim, örümcek adam yıllardır bu sokaklarda kahramanlık yapıyor. Ona çok hayranım ama eğer o olsaydım göreve 14 15 yaşlarında başlamış olurdum. Sizce o yaşta kahramanlık yapacak kadar çılgın biri miyim?"

Duraksadı, örümceğin ısırığı ile farklı hissettiği günü hatırladı. Tony'nin onu buluşu, ilk savaşı... Başını daha dik tutup devam etti.

"Öyleyim, ben örümcek adamım."

(Devamını isteyen geçebilir çünkü gerçek final ile alakasız bir alternatif finali yazdım. Hikayede aslında Peter Tony yüzünden ölecekti ama son anda vazgeçtim bu fikirden. Eğer öyle olsaydı, yazacağım final...)

"Tony, önündeki mezarlığa bakarak ağlarken dizlerini kendine çekti. Avengers ekibi hep birlikte küçük çocuklarını ziyarete gelmişti.

En sonunda Tony'i Peter ile yalnız bırakmak istediler. Hiçbiri onu hala affetmemişti, çünkü Stark bile kendini asla affetmeyecekti.

Beyni onu suçluyordu, "o senin yüzünden öldü."

İnsanın kalbinin kabullenmeyi reddettiği şeyleri beyninin bilebilmesi tuhaftı. Mesele aklın kabul ettiğini, kalbe anlatmaktı. İşte onu beceremiyordu bu adam.

Sonunda yutkunup fısıldadı.

"Naber küçük? Mesajlarıma neden dönmedin? Babanı üzüyorsun."

Fısıldamaya devam etti.

"Sessiz konuşuyorum çünkü sen örümcek çocuksun. Her türlü duyarsın beni, değil mi? Sen beni hep dinlersin. Ama ben özür dilerim, seni duyamadığım için. Seni korumak istedim, benden uzaklaşırsan güvende olursun sandım."

Natasha, Clint ve Steve'in sıkça gelip suladığı Lavinia çiçeklerini okşadı.

"İnsan her şeye alışır diyorlar ya, öyle değil aslında. Başka çaren olmadığı için katlanıyorsun ama alışmıyorsun."

En sonunda eğilip Lavinia çiçeklerinden birini kokladı. Son bir nefes aldıktan sonra ayağa kalktı. Son sözlerini söyledi.

"Seni 3000 kez seviyorum, evlat."

Lavinia çiçeği ölümü temsil ederdi.

Ölüm ise, ölümsüzlüğün belki de tek yoluydu.

*******

KALBİMDE BİR YERDE BİR ORMAN YANIYOR

Ciddili bu hikaye 12 bölüm olacaktı nerelere geldik... Hepimiz şu sıralar yoğunuz ve hikaye sayımı azaltmam lazımdı. Diğer irondad hikayemin finale daha varrrr.

Ama gerçekten hikayenin sonunda Peter ölecekti, hatta tüm hikayeyi bir günde bitirmiştim. Sonra kafamdaki finalden vazgeçince o bölümleri paylaşmadım falan.

Nasıldı?

Alternatif final nasıldı?

Ben nasılım? hahahsgspaıshd

İrondad ile kalın ve yeni hikayeler için benden haber bekleyin!

tutulmayan sözler, irondad texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin