- Wilbur dün akşam konuştuklarımızı kimseye anlatma abime bile.
Wilbur ağzındaki diş fırçasını suya tuttu ve yerine koydu. Ağzını suyla çalkaladı ve lavaboya tükürdü. Lavabonun içi kan olmuştu büyük ihtimal diş fırçasını bastırarak kullandığı için diş etleri kanamıştı.
Tommy:
-Hey Wilbur, iyi olduğuna emin misin?Wilbur:
-Evet eminim şimdi beni rahat bırak ve söylemeyeceğim ama tek bir şartım var.Tommy:
-Pekala neymiş sizin o tek şartınız yani en fazla ne olabilir ki?Wilbur:
- Burs paranla bana bir ay boyunca sig-Tommy elini sertçe kapı kenarına vurdu. Wilbur sesi duyunca irkildi ve lavaboya bakarken bir anda gözlerini devirerek kapı kenarındaki Tommy'e baktı.
Tommy:
- O siktiğimin tütününü asla almayacağım özellikle kendi paramla.Wilbur derin bir nefes alır ve gülümser.
Wilbur:
-O zaman yaptığın her şeyi Philza'ya söylerim.Tommy kapı kolunu kavradı ve sertçe kapattı sonra merdivenlerden çıkarak kendi odasına gitti. Odasındaki kumbaranın içini açtı içinde yeterince para vardı fakat onun için sigara dünyadaki en iğrenç şeydi ve bunu ondan alınmasını istenmesi bile onun sinirlendiriyordu. Nefesi kesilmiş gibiydi ellerini masanın kenarına koydu ve kafasını aşşağıya eydi nefesini kontrol etmek amaçlı yavaşça nefes alıp vermeye başladı. Kalbi sıkışmış gibi hissetmeye başladı her nefes almaya çalışırken kalbi ağrıyordu.
Birkaç dakika nefesini tuttu ve bıraktı. Kafasını yana çevirdi ve gözü takvime kaydı. Bugün doğum günüydü fakat kimsenin umrunda değildi. Doğum gününü kimsenin kutlayacağını sanmıyordu belki sadece en iyi iki arkadaşı ve babası. Arkadaş demişken bugün Ranboo ve Tubbo onu ormana çağırmıştı belki şimdi gitse daha iyi olurdu.
Masadan ellerini çekti ve doğruldu. Çantasını aldı ve içine ihtiyacı olabilicek eşyaları koydu fakat alması gereken iki önemli şeyi unutuyordu onları almak biraz tehlikeli olucak. Üzerine kırmızı kollu tshirtini pantolon olarakta bej rengi kargo pantolonunu giydi. Çantayı sırtına aldı ve merdivenlerden dikkatlice inmeye çalıştı. İlk önce mutfağa gidicekti sonrasında Wilbur ve Techno'nun odasına.
Mutfakta Philza onlar için kahvaltı hazırlıyordu. Ne kadar sessizce buzdolabina yaklaşmaya çalışsada biranda arkasında Philza belirdi.
Philza:
-Tommy çantanı alıp nereye gidiyorsun hem daha kahvaltını da yapmadın?Tommy:
-Ah Dadza şey sadece arkadaşlarımla dışarı çıkacağız önemli bir şey yok yani bu arada Wilbur ve Techno kahvaltıyı bahçede yapmak istiyorlarmış istersen onları çağır bende dolaptan atıştırmalık bir şeyler alıp çıkarım.Philza:
- Tamamdır ama kendine dikkat et bugün doğum günün olduğunu biliyordum ve sana bir süpriz yapmak istedim.Philza ellerini arkasından çekti. Elinde bir tane hediye kutusu vardı ama küçük bir hediye kutusuydu. Tommy hediyeyi aldı ve çantasına koydu.
Tommy:
- Saol Dadza ben bunu arkadaşlarımla açmak istiyorum o yüzden çantamda kalsın bir sıkıntı olmaz dimi?Philza gülümsedi ve elindeki tabakları alıp dışarıya çıktı. Philza'nın sesi gür çıkıyordu o yüzden diğer çocukların duymayıp gelmeme ihtimali yoktu. Birkaç dakika bu anı bekledi ve hemen buzdolabından ...'yı alıp çantasına soktu.
Pekala bu sandığından basitti ama şimdi Techno'nun odasına gidicekti fakat en zor olan görev bu çünkü eğer onun odasına girdiğini görürse büyük ihtimal yara izleri ile odadan çıkardı. Üst kata çıktı ve koridorun en sonundaki odaya girdi. Duvarlar soluk bir sarı boyayla boyanmıştı ,askılıkta kırmızıya boyanmış bir kürk ve altından yapılma mücevherle kaplı bir taç vardı. Çalışma masasına doğru ilerledi fakat bir tuzak varsa? Çünkü Techno hayatında gördüğü en titiz kişiydi özellikle tuzak ve takım stratejilerinde.
Biraz irkilerek çalışma masasının altındaki çekmeceyi açtı. Açarken yavaş davranıyordu. Sanki her an yüzüne bir şey sıçrayacak gibiydi. Fakat Tanrı'ya şükür ki yanıldı. Çekmecede bir phyton (silah) birkaç mermi , çakı ve kibrit vardı. Bunları uzun zamandır kullanmamış olmalıydı çünkü phytonun tetik kısmında örümcek ağları vardı. Çekmecedeki eşyaları aldı ve hemen çantasına koydu. Her şey hazırdı. Telefonundan önce Ranboo'yu sonra Tubbo'yu aradı. Hepsiyle buluşma yerlerinde anlaştılar.
Aşşağı kata indi ve evin arkasındaki kapıdan dışarıya çıktı. Öncelikle Bay Schlatt'in evinden en iyi arkadaşı Tubbo'yu almaya gitti. Tubbo çantasının Kollarını sıkıca kavramıştı ve en iyi arkadaşının gelmesini bekliyordu. Tommy'i gördüğünde gülümsedi ve ona doğru koşarak sarıldı. Tommy sarılmalara fazla alışık değildi ama genede ona karşılık veriyordu. Tubbo'nun zaten hayatında sevdiği tek iki kişi vardı birisi platonik olarak sevdiği arkadaşı Ranboo diğeri ise her koşulda asla onu yüz üstü bırakmayan ve tek güvenebildiği arkadaşı Tommy. Evet babasıda vardı ama onu sevmiyordu buna bir travma diyelim.
Ormana doğru iki arkadaş konuşarak gittiler. Ranboo'nun evini bilmiyorlardı hatta bir evinin olup olmadığını bile sadece arkadaşlarının yanına ışınlanarak gelen birisiydi. Ormanın girişine gelmişlerdi ve elektrikli tellerin iç kısmında (yani ormanın etrafı tellerle çevrili ve girilmesi yasak)duran Ranboo da oradaydı. Çitleri geçmek onun için basit sonuçta Enderman ırkından birisi. Tubbo'nun ırkı koçtu, Tommy kendini fazla bilmiyordu yani bilirsiniz ; en büyük abisi piglin-insan karışımı, ortanca abisi normal insan ve babası da büyük karga kanatlarına sahipti.
Daha annesini dahi tanımıyordu hatta olduğundan da şüpheliydi.Ranboo arkadaşlarının geçmesi için elektrik akımını kesmesi yani şalteri bulmalı ve şalter kolunu indirmeliydi. Ormanın yakınlarında bir baraka, barakanın içinde bir çok düğme vardı. Tabi oraya her zaman gittikleri için artık hangi kolun neyi kapatıcaklarını biliyorlardı. Ranboo barakanın içine girdi ve mavi renkli şalteri çekti. Tommy ve Tubbo elektrik akımının gittiğini anlamak için tellere bir taş attılar ve ses çıkmamıştı. Demek ki artık içeri girebilirler...
Evet artık üç arkadaş ormanın içindeydi. Şimdi "kendi" yaptıkları ağaç eve gitmeleri gerekiyordu. Bu ağaç evi aslında kendileri yapmadılar ormanda gezinirken Tubbo bulmuştu, içinde yabancı insanların fotoğrafları veya orada bıraktığı eşyalar vardı. Fakat herkezin dikkatini o ağaç evde bir şey dikkatini çekiyordu: pusula. Pusulanın sadece bir oku var ve sadece bir yeri işaret ediyor. Üzerinde ise silinmiş bir yazı var.
Ormanda yaklaşık on dakika yürüdükten sonra ağaç ev görünmeye başladı. Tommy heyecanla koşmaya başladı ama koşarken birden düştü. Tubbo ve Ranboo endişelenip yanına geldiler: Tommy'nin diz kapağı delinmiş gibicesine kanıyordu sanırım burada bakmak iyi fikir değildi o yüzden ağaç evde tedavi etmek daha mantıklı çünkü Ranboo'nun duyduğuna göre batı tarafından metal ve ayak sesleri geliyordu.
Tubbo ve Ranboo sonunda Tommy'i ağaç eve çıkarabildiler. Tubbo hemen arkasındaki sandıktan bandaj ve çengelli iğne çıkardı. Tommy'nin kanaması durucak gibi değildi. Tubbo bandajı sararken Tommy'nin acısı sanki daha fazla artmış gibiydi. Sardığı bandajı geri çözdü.
Ranboo:
- Tubbo niye geri söktün bandajı yoksa önemli bir şey mi oldu?Tubbo:
- T-Tommy'nin bacağına mermi saplanmış...Ranboo:
- Ne?! Nasıl olur bu imkansız bu sınır bölgeye kimse uğramaz.Tommy acı içinde bir sesle ve nefes nefese kalmış bir şekilde araya karıştı:
Tommy:
- Ranboo unutma bu klubeyi biz yapmadık ve dediğin gibi... burası sınır bölge bizim gibi gelenler de elbet vardır...Tubbo:
- Ahh siktir pekala bir planı olan var mı?..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Teenagers 𓏲࣪❜☹︎˖࣪ ⚠︎ᵎ
أدب المراهقينBenchTrio / Dream Smp •𓍢ִ໋🌷͙֒ Eğer 13 yaşında veya yaşının üstündeysen oku. •𓍢ִ໋🌷͙֒ Kitapta uygun olmayan şeyler olabilir. •𓍢ִ໋🌷͙֒ Bütün her şey bir hayal ürünüdür. Dream Smp'deki karakterler var fakat kurgular bana aittir. •𓍢ִ໋🌷͙֒ Karakterl...