Sinsi, sessiz fakat uzun adımlarıyla yaklaştı 103 numaralı otel odasının kapısına.Fakat kapıyı açmak epey gürültülü olacaktı, eğer buraya polis ekibi gelirse işi iyice zorlaşacağı için beklemeye karar verdi, adam otelde durmaya devam ettiği sürece görev iptal olmazdı. Bir saate yakın bir süre bekledikten sonra bir görevlinin elinde yemek arabasıyla koridora girdiğini gördü, kuytu bir köşeye iyice gizlendi, hava akşam olduğu için koridor zaten loştu, gizlenmek zor olmamıştı. Görevli kurbanın kapısını tıklattı, kapı açıldı işte ilk kez o zaman görmüştü Ate kurbanını.Yaklaşık 1.90 boylarında olan, oldukça iri bir adamdı, yüzündeki çizgiler yaklaşık 45 50 yaşlarında gösterse de vücudu oldukça atletik ve kaslı görünüyordu. William görevli içeri girsin diye geri çekilirken Atenin görüş açısından çıktı. Görevli de arabayla beraber içeriye girdi ve hemen geri çıkacağı için kapıyı aralık bıraktı.Ate bu fırsatı geri çeviremezdi, görev tamamlandığı sürece ne yaptığını zaten kimse umursamıyordu, yani bir ya da 2 kurban, fark etmezdi. Ate sessiz adımlarla kapıya yaklaştı, kapıyı itip içeri girdiğinde William'ın rahat otel süitinin koltuğunda oturduğunu ve görevlinin de el arabasındaki yiyeceklerin kapaklarını açtığını gördü. Henüz onu fark etmemelerinin avantajıyla bir saniye odayı gözden geçirdi, oldukça büyük, lüks , az eşyalı ve manzaralı bir odaydı. Sonuçta 103 numarayı ilk katta bulunan bir odaya vermezlerdi. Otelin 26.katındalardı.
"Tık tık" Ate vahşi bir kahkaha attı. Görevli ne olduğuna anlam veremeden öylece bakıyordu, ne olup bitmişti ? hiç bir şeyi anlayamıyordu, birden dizlerinin bağı çözüldü, gözleri karardı. Boğazında hissettiği büyük acıyla elini boğazına götürdü ve ensesinden çıkmış bıçağı fark etti. Daha fazla dayanamazdı zaten, o sadece günlük işine gidip gelen, eve gelince karısıyla hoş vakit geçiren, oyuncak pengueni ile oynayan küçük kızını seven , para kazanmaya çalışan şanssız bir adamdı.Olduğu yere yığıldı ve bir daha uyanmamak üzere gözlerini kapattı. William Ate'nin hareketini gördüğü anda koltuktan sıçrayıp Ate'nin saldırısını bloklamıştı. Ate aslında iki bıçak fırlatmıştı fakat William ölen adamdan çok daha tecrübeliydi ve her gün diken üstünde yaşıyordu, bir mafya babası olmak kolay değildi. Ate bıçağının isabet etmediğini görünce devasa orağını ortaya çıkarttı, aslında final vuruşunu yapmayı düşünüyordu eski dostuyla ama bu adam kolay lokma olmayacaktı anlaşılan.William dev orağı görünce bu adamın normal sıradan bir suikastçi değil, herkesin dilinde dolaşan, insanların ondan bahsederken bile titreyerek fısıldadığı Ate olduğunu fark etti. William hızlıca yatağın öbür tarafına bir hareket yaptı, Ate'nin adamın ne yapmak istediğini anlaması uzun sürmemişti, bu herif bir mafya babasıydı. Hangi aptal korunmasız bir şekilde kendini bir otel odasına kitlerdi ki ? Ate hamle yapsada geç kalmıştı. Adam Yatağın yanına sakladığı silahını çoktan kavrayıp tetiğine basmıştı. William adrenalin duygusuyla olsa gerek hedefini saptırmıştı, kurşun Ate'nin sağ omzunun üzerinden geçip arkasındaki tabloyu delmişti. Ate bunu fırsat bilip orağını savurdu, William koruma içgüdüsü olarak kolunu kaldırdı. Orağın bıçağı Williamın sol kolunu kesip atmıştı. William acı ile inleyerek geriye bir iki adım sendeledi.William güçlü olabilirdi ama Ate hiç bir fırsatı kaçırmadan ona saldırıyordu. Williamın dikkatini koluna vermesinden faydalanarak Ate orağını yukarıdan aşağıya sert bir şekilde savurdu. William ile işi bittiğinde yüz üstü yere yatmış, sırtında ise kuyruk sokumundan ensesine kadar yarık olan bir adam yatıyordu. Orak adamı tabiri caizse resmen yere zımbalamıştı. Yerde büyük bir kan gölü oluştu. Ate iki kurbanına da bir bakış attıktan sonra Williamın yanına , kan gölünün içine oturdu ve ellerini kurbanının kanı ile yıkadı. Vücudunun enerji ile dolduğunu hissediyordu, çünkü bir kez daha " Özgürdü" o.
