İLK KURBAN

79 5 0
                                    

Ate sonunda 103 numaralı odanın kapısına vardığında, vücudundaki kanın delicesine aktığını hissetti, adrenalin onu bu hale sokuyordu fakat zayıf bedenini daha da güçlü yapıyordu. "Deli kuvveti" bu olsa gerek dedi sonunda ve sessizce güldü kendi düşüncesine.


Daha küçük bir çiftlik çocuğuyken bile zayıf ama güçlü bir bedeni vardı, orağıyla o zaman tanışmıştı. Babası ona nasıl seslenirdi, ne derdi aceba... adını , yaşını hiç bir şeyi hatırlayamıyordu, sadece aklında belirgin bir kaç anı vardı. Babası bir gün ona orağını alıp otları biçmesini söylediği zaman isteksizce ambardaki eski, devasa, bozuk orağı aldı ve tarlaya yürüdü. Orak boyundan bile büyük olmasına rağmen onu rahatlıkla kavrayıp kaldırdı. Buna kendisi de şaşırmıştı, bedeni yaşıtlarına göre daha zayıftı hatta neredeyse bir deri bir kemikti fakat aynı zamanda güçlüydü de, muhtemelen çiftlik çocuğu olmasının avantajıydı, normal bir şehir çocuğunun yapamayacağı ağır işleri rahatlıkla yapabiliyordu, alışıktı. Orağını omzuna yaslayıp ambarın kapısına doğru yürüdü isteksizce, bu işten nefret ediyordu çünkü bütün kıyafetleri, saçları kuru ot parçası ve dikenle dolu oluyordu. Ambardan çıktı ve kapıyı kapattı. Sol kulağına çarpan ses ile birden irkildi, bu ses onu korkutmuştu. Kendi kendine cesaret vermeye çalışırken ambar ve babasının takım çantasıyla malzemelerinin olduğu klübenin arasına doğru yürümeye başladı. Köşeyi döndüğü anda devasa bir kurdun çitlerin arasından fırladığını ve bir domuzu parçalayışını gördü, Ate olanları dehşetle izlerken kanı donmuştu, yerinden kıpırdayamıyor, dizleri titriyordu. Orağı yere düşürmesiyle çıkan ses ile kurt dev başını Ateye çevirdi ve bir hamle yaptı. Ate için bütün canlılık , hayat , zaman durmuştu adeta, her şey yavaş ilerliyordu fakat kıpırdayamıyordu, birden bir ses işitti. Derinden yankılanan fakat güçlü bir ses ona " KIPIRDA , KIPIRDA YOKSA ÖLECEKSİN ! " diyordu. Ate birden vücudundaki kanın delicesine aktığını hissetti, bütün bedenini zorlayacak bir hamle ile kendini küçük klübeye doğru attı, dev kurt kendini bir anda boşlukta bulmasıyla afalladı. Başını çevirip Ate'nin gözlerinin içine baktı, bütün dişleri görünüyordu Ate bir an kurdun neredeyse güldüğünü düşündü , kurdun ağzı öylesine gerilmişti ki neredeyse kurdun güldüğüne yemin edebilirdi. Ate kendisinin çıldırdığını hissediyordu çünkü inanılmaz korkuyordu fakat bedenini sanki bir katil yönetiyordu. Düşünemiyordu, düşünmeye zamanı yoktu ve kendini koruması gerekiyordu. Bir anda babasının film izlerken söylediği kelimeler kulağında yankılandı " En büyük savunma, saldırıdır evlat. "


Orağını aradı fakat orak kurdun hemen yanındaydı çünkü kurt, orağını düşürdüğünde Ate'nin olduğu yere sıçramıştı. Ate'nin şimdi onu bir şekilde başka bir yere çekmesi gerekiyordu fakat koşamazdı, kurt ondan çok daha hızlı ve iriydi. Tekrar kurdun gözlerinin içine odaklandı, kurt çıldırmışcasına Ate'nin olduğu yere bir hamle daha yaptı fakat Ate bunu zorlukla savuşturabildi çünkü kurt tahmininden daha çevikti, tam Ate sıyrılacakken kurt başını çevirip dişlerini Ate'nin bileğine geçirdi. Ate şoka girmişti , ağzı aynı bir balığınki gibi açılıp kapanıyordu sadece, hiç bir şey söyleyemiyordu, vücudundaki adrenalinin kanından daha hızlı aktığına emindi. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu hiç bir şey hissedemiyordu şoka girmişti adeta. Sonra o kelimeler tekrar kulağında yankılandı " En büyük savunma, saldırıdır evlat." Artık Ate resmen çıldırmıştı, boşta kalan eliyle kurda vuruyordu, kurt devasaydı ve onu yerde sürüklüyordu Atenin yumruklarını neredeyse hiç hissetmiyordu bile.Ate onun zayıf noktasını görmek için görebildiği kadar vücudunu taradı fakat kolu devasa bir kurdun ağzındaydı ve inanılmaz canı yanıyordu. Muhtemelen kemiği kırılmıştı ve etine saplanan dişlerin de öbür taraftan çıktığına bahse girebilirdi. Kolunun kopması için dua ediyordu, kurdun elinden bu şekilde kurtulabilirdi ancak. Birden kurt ile göz göze geldiler ve Ate'nin aklına bir şimşek çaktı, hızla parmağını kurdun gözüne soktu, kurt can acısıyla o anda Ate'nin kolunu bıraktı ve delicesine etrafta koşmaya, eşyalara çarpmaya, devirmeye başlamıştı. Ate bunu fırsat bilip orağına koştu fakat bir elini kullanamıyordu, orağı omzuna yasladı, çünkü dev orağı havaya tek eliyle kaldırması imkansızdı, zorlukla ayakta duruyordu çünkü vücudunu fazlasıyla zorlamış ve harap etmişti. sağlam kolunu kaldırabildiği kadar havaya kaldırdı, orağın diğer ucu sırtından kayıp yere düşmesin diye sıkı sıkı kavramıştı. Ate kurda saldıramazdı çünkü vücudunda hiç derman kalmadığını, adım bile atamayacağını hissediyordu. Fakat artık korkmuyordu çünkü düşmanının ne olduğu, ne yaptığı bariz bir şekilde ortadaydı. Düşmanı belliydi ve Ate ona zarar verebilmişti, bu da ne kadar güçlü olursa olsun kimse ölümsüz değil demek oluyordu. İşin altın noktası pes etmemekti , Ate eğer mücadele etmeden kendini bıraksaydı şimdi aynı yerde yatan domuz gibi parçalanmış ve kurt yemeği olmuştu. Fakat hayatta kalma iç güdüsü onun mücadele etmesini sağlamıştı ve şuan yaşıyordu, üstelik o devasa kurda da zarar verebilmişti, hemde ciddi bir zarar. Kurt can acısıyla daha da çıldırmıştı adeta, bütün gücüyle Ateye atıldı, Ate zaten ona gidemezdi ve sırtına yasladığı devasa orağı bütün gücüyle savurdu. O anda birden bütün sesler kesildi, kurdun hırıltıları ve çıkardığı canavarımsı sesler, hepsi gitmişti. Sadece etrafta kuşların şakıması ve çiftlik hayvanlarının sesleri geliyordu. Ate bir an rüya gördüğünü sansa da dikkatini toplayıp önüne baktığına, kurdu başı kanlar içinde gördü, savurduğu orağın bıçağı kurdun kafatasından girip çenesinden çıkmıştı, neredeyse kurdun başı ikiye ayrılacaktı. Ate ilk kurbanının canını işte böyle almıştı. Canı yanıyordu ama aynı zamanda bir haz alıyordu bundan. Bir ölüm kalım savaşının içine düşmüştü, yaşamak için öldürmüştü fakat savaş henüz bitmemişti, Ate çok kan kaybetmişti.Daha fazla dayanamayıp dev kurdun cesedinin üzerine yığıldı ve gözleri kapandı.

Ate.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin