19

1K 126 78
                                    



Changbin elini mekandan çekeli 3 gün, Minghao burada çalışmaya başlayalı 1 gün olmuştu. Yıllardır günlerin çok yavaş geçtiğinden şikayet edip dururdum. Şimdi ise bu birkaç gün sanki saatler gibi gelmişti.

Minghao göründüğünün dışında, oldukça kalıplı birisiydi, bilgiliydi de. Bu işi uzun zamandır yaptığı anlaşılıyordu. Bu da elbette işime gelmişti, sadece dün yapacağı şeyleri göstermiştim ve o hemen kavramıştı.

Bu yüzden bugün de buraya öylesine gelmiş sayılırdım. Arada bir kum torbasına vuruyor sonra da sıkılıp bırakıyordum. Jisung yoktu, uzun süredir üzerinde çalıştığı şarkıyı bitirmeye çalışıyordu. Bundan dolayı kendini bir müddet etraftan soyutlamıştı. Yine de şu an bile Hyunjin'in onun dibinde olduğunu tahmin edebiliyordum. Ona sırnaşarak resim yapmayı seviyordu.

Biri ressam, biri de söz yazarı olarak oldukça sanatsal bir çifttiler. Lisedeyken herhangi birisi bana gelip bu ikisinin gelecekte böyle olacağını söylese kıçımla güler, üstüne bir de siktir çekerdim. Çünkü o zamanlar ne Hyunjin'in resimle uğraştığından haberim vardı ne de Jisung'un gizlice şarkı yazdığından. Liseyi bitirdikten sonra bir gün karşıma geçmiş ve 'ben şarkıcı olmak istiyorum' demişti. Ben de 'e ol ne yapayım' demiştim ama bu kadar ciddi olduğunu bilmiyordum.

Benim enayi arkadaşım resmen şimdiler de yarı ünlü sayılırdı.

Bense sıradan bir mühendistim. Okumak için okumuştum ve çalışmıyordum da. Bana tersti, sarmıyordu. Bu yüzden kendimi spora odaklamıştım. Changbin'in de bundan haberi vardı elbet, beni kullanmaktan gocunmuyordu.

Yanımdaki şişemden bir yudum su içip sırtımı duvara yasladım. Dinlenme odasında tek başıma oturuyor öylece zamanın geçmesini bekliyordum.

Changbin bu sabah onun geleceğini yazmıştı bana.

Chan'ın buraya geleceğini.

Bu durumu Hyunjin'e sormamıştım. Elbette haberi vardır diye düşünüyordum, bilerek bana söylemediğine de emindim. Belki Jisung da biliyordur. Yine de hiçbirine bu durumdan bahsetmedim.

Gerginliğimi ve stresimi kendi içimde yaşıyordum. Onu 6 yıldır görmemiştim. O gün lise tuvaletinde içten içe ona gitmemesi için yalvarırken ki halimiz aklımdaydı sadece. Benden hoşlanmadığını söylerken ki hali aklımdaydı. Unutamıyordum. Her şeyi unuturdum belki ama o an aklımdan çıkmazdı.

O gittikten sonra tatiller de gelir belki umuduyla yaşadığı semtte takılıyordum sıkça. Hiç gelmemişti, geldiyse de ben rast gelmemiştim. Şanssızdım. Ne onu öptüğümde karşılık alabilmiştim ne de ondan hoşlandığımda.

Sonra da öylece geçmişti zaman. Jisung, Hyunjin'le tesadüfen üniversite de denk gelirken baştaki düşman hallerinden sıyrılıp nefreti sevgiye çevirmişlerdi. Ben başkalarından hoşlanmış, hayatıma farklı kişiler almıştım. Büyümüştük, değişmiştik. Buna rağmen düşünceler aynıydı, hissettiklerimiz de.

Kapının tıklatılıp açılmasıyla oturduğum yerde toparlandım. "Müsait miydin?" Minghao kafasını içeri uzatıp bana baktı.

Elimdeki şişeyi kenara bırakırken "Müsaitim bir şey mi oldu?" diye sordum.

Başını salladı. "Geçen dediğiniz arkadaş geldi. Biz tanıştık ama seninle de tanışması iyi olur diye düşündüm." Normalde benim onu onunla tanıştırmam gerekiyordu ama işler tersine dönmüştü anlaşılan.

Bir saniyeliğine, çok çok kısa bir için nefesimin tıkandığını hissettim. Gelmişti. Kalbimin hızı ben daha hiçbir şey yapmadan artmaya başlarken kendime sövdüm içten içe. Aptalın tekiydim.

Ayağa kalkıp "Geliyorum." dedim. Minghao gülümseyip çıkarken ben de elimle kumral saçlarımı geriye ittim. Altımdaki şortu ve üzerimdeki siyah kısa kolluyu düzelttim. Derin bir nefes alıp odadan çıktım.

Sakindim. Dışarıdan oldukça soğuk göründüğümü biliyordum. Soğuk ve umursamaz.

Minghao yüzünde gülümsemesiyle konuşurken yanındaki bana sırtı dönük duran Chan'a baktım. Eğer o olduğunu bilmesem onun olduğunu anlayamazdım. Çok gelişmişti. Boyu uzamıştı ve eskisine nazaran oldukça kalıplı duruyordu. Siyah saçları kısa ve düzdü. En son ne zaman kıvırcık gördüğümü hatırlamıyordum bile.

"İşte geldi."

Minghao elini kaldırdı burdayız dercesine. Tebessüm etmeye zorladım kendimi. Bana iyi yaklaşan insanlara ben de iyi yaklaşmaya çalışırdım.

Adımlarımı ilerlettim. Yanlarında durduğumda "Merhaba." dedim sadece. Henüz Chan'a göz ucuyla bile bakmamıştım. Neyden çekindiğimi ve kaçtığımı bilmiyordum fakat bakamayacakmışım gibiydi.

"Merhaba."

Sanki burada olduğuna inanmam için sesine ihtiyacım vardı. Kendime engel olamadan gözlerimi yüzüne çevirdim. Karnım kasılırken kahve gözlerinden tebessümüne kadar inceledim. Kaşındaki piercing harici hâlâ aynıydı. Gamzeleri yine kendini belli ediyordu.

Canımın acıdığını hissettim bir an için. Minghao konuşup ona beni tanıtırken ağlayasım geldi. En son ne zaman ağladığımı hatırlamıyordum bile. Belki o gittikten sonraydı. Şimdi de geldi diye ağlayacaktım.

Ferah, tanıdık kokusu burnuma dolarken yerimde kıpırdandım. Gözlerimi kaçırdım daha fazla dayanamadım. O olgunca, sanki biz birbirimizi hiç tanımamışız gibi elini bana uzatırken "Memnun oldum Minho." dediğini duydum.

Beyaz kemikli eli önümde dururken elimi kaldırıp sıktım ben de. Sıcak avucu, avucuma temas ederken bir saniye kadar sonra çektim hemen. 'Ben de' diyemedim.

"Bugün nasıl başlasak? İlk Minho hocayla çalışsanız daha mı iyi olur ki?"

Anında bakışlarım Minghao'ya döndü. Normal tutabildiğim sesimle "Hayır." dedim net bir şekilde. "Bence bugün siz tanışma amacıyla bir başlangıç yapın. Ben yarın devralırım."

Minghao başını salladı. "Peki o zaman. Geçelim biz." deyip Chan'a yolu gösterdiğinde ona baktım tekrar.

Tebessümü silinmiş düz bir ifadeyle bakıyordu bana. Ne ummuştu bilmiyorum ama anlaşılan ona istediğini vermemiştim. Elindeki siyah çantasını sıkıca tutarken bakışlarını benden çekip Minghao'yla yürümeye başladı. Yine simsiyah giyinmişti. Beyaz teni sayesinde o kadar belli ediyordu ki yaptığı kasları, istemsizce bakışlarım oraya takılıyordu.

Derin bir nefes daha aldım ama veremedim. Bu düzene nasıl alışacağımı bilmiyordum. En az 1 ay kadar beraber olacaktık burada. Onu kendi ellerimle maça yollayacak olmak bile beni rahatsız ederken nasıl çalışacağımı tahmin edemiyordum.

Çıkmaz da gibiydim. Bir yandan çok rahatlamışken bir yandan da gerilmiştim.






-

5K olmusuz, tesekurlerrr

opuselim<3

scary love | minchan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin