BÖLÜM 4

37 11 20
                                    

Avuçlarının altındaki kırmızı butona bastılar ve seçimlerini yaptılar. Ama asıl önemli olan, kendilerinin kim olduğunu çözmeleriydi. Ve geçmişleri en büyük kazıkçıları olacaktı. O zaman arkana yaslan ve izle. Sen kimsin Merhamet?

Merhamet

Elleri cebinde, gözü yerde; yürüyordu kaldırımda. Başına geçirdiği kapüşonlu, onu yağmurdan pek de iyi korumuyordu. Dalgın dalgın yürümesinin bir sebebi olmalıydı ama o sebep bile bulamıyordu. Bıkkınca bir iç çekti.

"Bir parça ekmeğiniz var mı? Çok acıktım."

Duyduğu sesle olduğu yerde durdu, başını kaldırıp yolun ortasında duran kız çocuğuna baktı. Üzerinde eskimiş, ince bir tişört, altında her yanı yırtık olan, beli neredeyse düşme olasılığıyla yüz yüze gelen kısa bir kapri vardı. Ayaklarında ise yırtık bir çorap. Sol tarafında kasılan organı, kıza doğru yürümesini sağladı.

"Sadece küçük bir parça, lütfen."

Sesi, acı çekiyor gibiydi. Kızın yanına ulaşıp boy hizasına çömeldi. Kızın ürkek bakışları, kendisini buldu.

"Hey, acıktın mı sen?"

Küçük kız, hevesle başını salladı.

"Üşüyor musun peki?"

Durdu, yemek daha önemliydi. Başını iki yana salladı.

Emindi üşüdüğünden, üzerinden kapüşonlusunu çıkartıp küçük kıza giydirdi. Önünü sıkı sıkı kapatıp kapüşonu başına geçirdi.

"İşte oldu, artık gerçekten üşümüyorsun." Doğrulup çevresine baktı, gözüne takılan fırını görünce küçük kıza döndü tekrardan. Elini uzattı tutması için. "Haydi gel, karnını doyuralım senin."

Tereddütle kendisine uzatılan eli tuttu. Ardından karşıya geçtiler. Hava inanılmaz soğuktu, üstelik yağmur da yağıyordu. Bu küçük kız nasıl, üşümüyorum, diyebilirdi? Fırının önüne gelince içeri girdiler.

"Kolay gelsin abi."

"Sağ ol evlâd," Fırıncının bakışı küçük kıza değdi. "Yine mi sen? O sokak çetesiyle takılıp takılıp fırını istila ediyorsunuz gündüz vakti. Ayıptır günahtır, çık git buradan!"

Fırıncının yüksek çıkan sesi, küçük kızın kendisinin arkasına sığınmasına neden oldu. Kaşlarını çatıp fırıncıya baktı.

"Hayırdır abi, n'oluyor?"

"Ya evlâd, beş-altı çocuk çete olup fırınları, marketleri istila ediyorlar. Hem de gündüz vakti. Resmen suç."

Bakışları küçük kıza değdi. Gözleri dolmuştu bir nebze.

"Küçük çocuktan size ne zarar gelebilir ki? Acıkmışlardır belli ki."

"E acıktılarsa ücretini ödeyip istediklerini alsınlar, ona bir şey demem ben."

Kaşlarını çatmaya devam etti. Küçücük, sokaklarda yaşayan çocukların nasıl parası olurdu ki?

"Abiciğim, bu çocuklar sokakta yaşamıyor mu?" Başını salladı fırıncı. "Sen söyle, nasıl paraları olsun öyleyse? Hem baksana, yırtık yırtık üstler giyiyorlar. Hasta olup olup iyileşiyorlardır Allah bilir. Yazık ya, asıl size yazık. Sizin düşünmeniz lazım bunları, o çocuklar değil."

KATLİAMIN HİLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin