BÖLÜM 9

17 1 0
                                    

Bastıkları kırmızı buton aktive edildi, herkes kimin ne olduğunu öğrendi. Şimdi sıra onları harekete geçirmekteydi. Söyle şimdi Suikastçı, neden planlarına ihtiyacın var?

Özgür Demirhan

Elinde tuttuğu çiçek buketini bilmem kaç kere burnuna götürüp kokladı, bilmem kaç kere yüzünde gülücükler inşa edildi sayamamıştı. Ağzı kulaklarına vardı tabirini yaşıyordu âdeta. Üzerine giydiği beyaz gömlek, gömleği içine soktuğu siyah pantolonla güzel bir görünüm oluşturmuştu. En azından annesi öyle söylemişti.

Saate baka baka ilerledi buluşacakları yere, eli cebine gitti. Kutunun varlığını orada hissedince içine sular serpildi. Rezervasyon saati yaklaşıyordu, mekândan içeri girdi ve garsonla göz göze gelince hemen kendisini takip etmesi gerektiğini söyledi. Masaya ilerlerken etrafına da bakmayı ihmal etmedi.

"Buyurun efendim, rezerve ettiğiniz masa." Garson başını sallayıp uzaklaşırken kendisi de sandalyeye oturdu ve çiçeği bıraktı. Yüzündeki gülümseme asla sönmüyordu lakin az sonra şiddetle ve hasarlıca söneceğinden habersiz bir şekilde ışıldamaya devam ediyordu. "Siparişinizi ne zaman alalım?" diye soran garsona baktı. Ardından saatine indi bakışları, iki dakika sonra buluşma saatleri geçmiş olacaktı eğer tam vaktinde gelmezse.

"Birini bekliyorum, ne zaman geleceği belirsiz. Ben haber veririm size." dedi ve sadece su istedi şu anlık. Garson başını sallayıp uzaklaşırken gömleğinin iki üst düğmesini açtı, elini tekrardan cebine attı ama bu sefer kutuyu çıkardı. Kırmızı, kadifemsi kutu o kadar iyi hissettiriyordu ki tüm endişesi yerle bir olup gidiyordu.

Kutunun kapağını açtı ve ışıldayan yüzüğe baktı. Onun yanında bir hayli sönük kalırdı ama yine de çok yakışırdı.

"Suyunuz, efendim." dedi garson ve belki de bir daha gelmemek üzere gitti. Kutuyu kapatıp cebine attı ve suyundan bir yudum aldı. Bakışları tekrardan saatine düştü. Buluşma saati geçmişti ama hâlâ gelmemişti. Telefonunu çıkarıp gelen mesajlara baktı. Arkadaş grubundan tonla mesaj vardı bu akşam olacaklarla ilgili ama daha hiçbir şey olmamıştı.

Annesinden gelen mesajı açtı.

Annem: Umarım bu akşamın istediğin gibi geçer de o güllerden reçel yapmak zorunda kalmam :D

Mesaja gülüp cevap vermeye başladı.

Ben: Hahaha, çok reçel yapmak istiyorsan alayım annem, ha?

Telefonu kapatıp masanın üstüne koydu tam o sırada bir gölge düştü masanın üstüne. Başını kaldırıp gelen kişiye baktı, beklediği kişi gelmişti. Ayağa kalktı ve sarıldı, karşılığını da aldı.

"Hoş geldin."

"Hoş buldum." Birbirlerinden uzaklaştılar ve Özgür, kızın sandalyesini çekip oturmasını sağladı. Ardından kendisi oturdu. "Nasılsın?"

"İyiyim, sağ ol. Sen nasılsın? Çok güzel bir yermiş." dedi ve bakışlarını masadaki çiçeklere çevirdi. "Çiçekler de çok güzel."

Kızın söylediği cümleyi duyunca elini alnına vurup çiçeği uzattı. Kız çiçeği alıp burnuna götürdü ve koklamaya başladı.

"Ben de iyiyim, seni gördüm daha iyi oldum." dedi ardından garsonu ufak bir baş hareketiyle çağırdı. Garson mönüleri de alıp masaya yaklaştı ve önlerine koydu. İlk siparişini veren Özgür oldu. 

KATLİAMIN HİLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin