1.Bölüm:Başlangıç

78 7 4
                                    


Beyaz çağın ortalarına doğru bir şehir insanoğlunun ağzına düğüm oluverir. Herkesin göz koyduğu, sözünü ettiği görkemli bir şehirdi. Sırtı yani kuzeyi dağlara yakın bir konumda olup, güneyi ise düz arazilere sahip, katmanlı bir şehirdi. En alttan yukarıya doğru çıkıldıkça soylu sayısı artmakta olup bazılarının zeminde, bazılarının iste zirvede yaşadığı görülürdü. Her katmanda gül bahçeleri bulunurdu ve her sokak harika kokardı. Bu şehir adeta cennetten bir köşeydi, şehrin tek girişi olan asma kapının ilerisinde tüccar pazarları bulunurdu. Genellikle her tarafı yeşillik, ağaçlık ve tarım arazileriyle dolu bir yerdi. şehrin 15 kilometre kuzeyine gidildikçe yükselti artıyor, üstelik iklimde soğuyordu. Bu şehir Veralian'ın en ihtişamlı şehri olan Manas Piraldir.

Ticaret yollarının üstünde, verimli topraklar ve bolca sulak alanla çevrili olan bu şehir stratejik konumu yönünden de önemini arttırıyor. Lakin bu şehrin bu kadar popüler olmasının tek nedeni sadece coğrafi ve ekonomik özellikleri değildi. Şehrin kraliyet hanedanını oluşturan ve yaptığı bilimsel araştırmalarıyla Rose Hanedanı idi. İnsan yaratılışını çiçeklere dayandıran ve aynı zamanda çiçekleri, özellikle de gülleri; Güneş Tanrısı Mitra'nın gök bahçelerinden Veralian'a polenlerin rüzgar esintisiyle düşüp buralarda yaşam bulduğuna inanılırdı. Rose Hanedanı gül çiçeği üzerine çeşitli araştırmalar yapmış, bu araştırmalar insanoğlunun hayatını fazlasıyla kolaylaştırmıştı, hastalıklara ilaç olucak ve düşmanlarına korku salıcaktı. Yaptıkları araştırmaları her ne kadar gizlemeye çalışmış olmalarına rağmen birkaç casus veya köstebek yüzünden bütün buluşlar ve icatlar ifşa oldu. Bunun üzerine Rose Hanedanı ve Manas Piral insanları araştımalara birkaç yıllığına ara verip, ortamın sakinleşmesini, yerdeki kulağı tıkanmasını ve köstebekleri ve casusları cezalandırmayı ümit ediyorlardı. Yaptıkları çalışmalar ışığında yaşadıkları dünyanın çağ atlamasını sağladılar. Manas Piral bu seferde Sarı çağın yüksek şehir devleti konumuna geldi.

Rose Hanedanı ara verdiği birkaç yıl içinde devlet teşkilatlanmalarına öncülük edip, bir şehirden çok, şehir devleti oluşturmaya başladılar. Ticaret Loncası'nın kurulmasıyla yollar canlanmış, şehri ziyaret eden tüccar sayısı artmıştır. Teşkilatlanma sürecinin arka planında deneyler, araştırmalar ve gül yetiştiriciliği çok gizli bir şekilde devam etmekteydi fakat çok uzun sürmeyecekti. Teşkilatlanma süreci asıl olarak bir göz boyamasıydı çünkü onlarda sonlarının bu araştırmalar neticesinde olacağının farkındalardı. Şehre gelen casuslar artık Ticaret Loncası'nın da varlığıyla tüccar kılığında şehre girmeleri daha da kolaylaşıyordu ve bu lonca Rose Hanedanının sonunu getirecekti.

Rose Hanedanının reisi aynı zamanda Mor Şato'nun Lordu olarak tanınan, 1.Vincent Rose idi. Görünüş olarak pek sıska olmasına rağmen aklını son derece iyi kullanabilen, pratik çalışan, olayları iyi yöneten cesur bir liderdi. Tahttaki 12.yılında ateşli hastalığa yakalanıp ölümlü dünyaya veda ettiği sırada 53 yaşındaydı Kral Vincent, tek varisi olarak oğlu Kheal Rose, 16 yaşında tahta geçmek zorunda kaldı. Kheal babasıyla hemen hemen aynı özelliklere sahipti; sadece görünüş olarak babasından daha büyük bir vücudu vardı. Hem fiziksel anlamda hem zihinsel anlamda babasını geride bıraktığını düşünürdü ancak bu düşüncesi yararsız olacaktı. Çocuk yaşta tahta geçtiğini duyan komşu krallıklar genç kralın bu durumunu öğrenerek fırsata çevirip aralarında anlaşarak şehri kuşatmak için planlar yapmaya başlarlar. Bu planlar öyle planlardı ki tamamlanması 3 yıl alacaktı.

Kheal babasının bilimci kimliğinin aksine, kendisi savaşçı bir ruha sahipti ve şehrin askeri bölümlerini ve teçhizatlarını yeniledi. Askeri düzene sürekli reform getirmesi Mor Mecliste tartışmalara yol açtı; çünkü bütçenin bir çoğunun önceden halkın refahı için kullanıldığı gibi şuanda askeri anlamda kullanılmaktadır.

Son Kale:YuvaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin