16: sen de tıpkı bu kaktüs gibi çiçek açtın

24.9K 2.7K 9.8K
                                    

SELAM 164k olmusuz YASASIN

vee bu bölümden sonra minsung'a her bölümde yer vermeye calısıcamm basta demistim yan shiplerde en cok minsunga odaklanıcam diye...
isteyen onların kısımlarını atlayabilir ama yan karakterlerin yasadıkları iliskiler filmleri, dizileri ve kitapları daha guzel yapıyo sahsi fikrim...
ayrıca minho karakter gelisimi bu kurgu icin onemli bence.
VE fic benim kardesim.
minsung yazıcam iste o kdr 😡

neyse dostlar iyi okumalaaarrr!!
hem üzücü hem soft hem hot hem komik??
karısık 1 bölüm.

***

Slytherin ortak salonunda öğle saatlerinde dört yakın arkadaş dışında kimse yoktu. Taehyung pencerenin önünde zıplıyor, şarkı mırıldanıyor ve kendisine engel olamayıp dans ediyordu. Arada da asasıyla Yoongi'ye karşı komik büyüler yapıyor ve deri koltukta oturan beyaz saçlı çocuğu iyice sinir ediyordu.

"Taehyung benimle uğraşma." diye bıkkınlıkla söylendi Yoongi ve alnını ovaladı. Dizlerinde duran ve tekrar tekrar okuduğu kitaptan hiçbir şey anlamıyordu onun sayesinde. Tam kendisini romana kaptırdığında çocuk büyüyle kafasına boynuz ekliyordu ve Yoongi bunca şeye rağmen çığlık atıp ortamı terk etmemişti.

Jennie de koltukta sırtını Yoongi'nin koluna yaslamış şekilde oturuyordu. Bacaklarını da koltuğa uzatmıştı ve telefonuyla uğraşıyordu. Arada da Taehyung'a bakıyor, ne yaptığını izledikten sonra da bu çocukça hallerine gülüyordu.

Onların karşılarındaki koltukta tek başına oturan Minho için ise durum farklıydı. Yoongi ve Jennie'nin aksine bir şeyle ilgilenmiyordu çünkü. Kaşlarını çatmış, birkaç gün önce tartıştığı Taehyung'un enerjik hallerini izliyordu ciddiyetle. Maç gününden sonra nasıl barıştıklarını ikisi de anlamamıştı ama bu hep ilişkilerinde olan bir şeydi zaten. Arada küçük kavgalar ederlerdi, sonra da birden barışırlardı.

"Biçim değiştirme dersinin ödevini yaptınız mı?" dedi Jennie telefonuna gelen mesajı okurken. Sonra da başını arkadaşlarına doğru çevirdi. "Nayeon haber verdi de şimdi."

"Ödev mi vardı?" dedi Minho yüzünü buruşturarak. Sonra da arkasına yaslandı ve başını geriye attı. "Hiç umurumda değil."

"Profesör Kim Soyeon'un sana kızması hoşuna mı gidecek yani?"

"O hep kızıyor zaten Jen."

"Çocuklar!" diye bağırarak onların yanına koşturdu Taehyung birden. Bu ani bağırış yüzünden üçü de başını çevirdi ve heyecanlı şekilde ortada dikilen çocuğa baktı. "Size bir şey demem gerek." dediğinde Taehyung gözlerini hiç olmadığı kadar büyütmüştü.

"De." dedi Jennie ve güldü. "Neden öyle bakıyorsun? Ciddi bir şey mi oldu?"

"Evet evet, çok ciddi." dedi Taehyung tek nefeste. Yoongi kaşlarını çattı, Minho ise iç çekti ve bakışlarını başka bir tarafa çevirdi. Şu anda Taehyung'a bakmak istemiyordu. Ne diyeceğini az çok tahmin ediyordu ve o istemediği an sonunda gelmişti.

Taehyung bir süre daha tedirginlikle onlara baktı. Normalde arkadaşlarına hissettiği şeyleri söylemezdi. Çocukluğundan beri böyle olmuştu. En son küçükken ağlamayla karışık içini açmıştı onlara. Bir daha da konuşmamıştı bu konuyu. Birileriyle dertleşmek, sorunlarını anlatmak ona göre değildi. Ne kadar onlara güvense de bunu yapmak hiç içinden gelmiyordu. Birisinin onun için endişeleniyor olması bile huzursuz ederdi Taehyung'u.

amortentia | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin