10. Bölüm

267 20 3
                                    

Merhaba arkadaşlar, birçoğunuzunda bildiği gibi artık bölümleri Aissa(Ceylin)' dan okuyacağız.Yorum ve beğenilerinizi umarım eksik etmezsiniz.İyi okumalar... :)

Endişe...

Hissettiğim tek şey bu olabilirdi şu an.Ama kendim için değil, Valeria ya da Conlan için de değil.

Bundan sonra olacaklara, masum insanların canının yanmasına endişeleniyordum.Belki de sırrımızın açığa çıkmasına, bilmiyorum.Ama ikiside aynı şeydi, eğer sırrımız açığa çıkarsa insanlar zarar görebilirdi.

Kolay bir şey değildi, sır saklamak.İçinde yaşadığımız çevreye, farklı olduğumuzu göstermemek kolay değildi.Ama bunun olmasına izin veremezdim.Vampir olduğumuz öğrenilirse insanların hiç de dost canlısı gibi davranmayacağını biliyordum. Bu yüzden kimliğimizin gizli kalması gerekiyordu.

Filimlerdeki gibi değildi gerçek hayat, onlar için uğraşsak bile, kötü adamları yakalatıp kodese tıktırsak bile farklı olduğumuz için kahraman gibi görünmeyecektik onlara.Farklı olduğumuz için dışlanacak ve kötü muamele görecektik.

Ama böyle olmayı biz seçmemiştik.

Tamam, belki şu an halimizden şikayet etmiyor olabilirdik ama o gün o tarladan geçmiş olmaya da şükretmiyorduk.

Başımıza gelen olaylar bizim sorumluluğumuzda olabilirdi ama böyle olacağını bilemezdik.

Her ne kadar Conlan halinden memnun olsada bazen eski hayatını özlediğini hissediyordum.

Onunla aramızdaki bağ çok farklıydı.Onu dönüştürmüş olmak bir zamanlar vicdan azabı çekmemi sağlasada onun yanımda olduğunu bilmek, güven vericiydi.

Valeria, o hep yanımdaydı.Kendimi bildim bileli benimle birlikteydi.Klasik bir benzetme ama etle tırnak gibiydik.

Şimdiyse ayrılmamak için bir şeyler yapmamız gerekiyordu.

Deli gibi eşyalarımı toplarken, gidebileceğimiz bir yer bulmaya çalışıyordum kafamda.Fazla endişeli davranıyordum ama bunu engelleyemiyordum.

Kıyafet dolabımdaki eşyaları valize teptikden sonra diğer eşyaları elime geçen ilk çantaya gelişi güzel atmaya başladım.

Yan odadan Val'in kıyafetlerini valize yerleştirdiğini duyuyordum.Üzgündü, bunu hücrelerime kadar hissediyordum, hatta dalga dalga yayılan radyasyon gibi benide etkiliyordu üzüntüsü.Ama yapabileceğim bir şey yoktu.

"Sanırım bir yer buldum.Buraya benziyor ama buradan daha güzel.Bakmak ister misin?"

Con elindeki resmi uzatırken derin bir nefes aldım.Avcumu başıma bastırarak birkaç saniye öylece durdum.

"Hey, fazla endişelisin.Sakin ol, merak etme.Güvendeyiz."

Omuzlarımı tutup beni kendine çevirdi.Mavi gözleri güven verircesine parlıyordu.Yüzünün ifadesi yumuşaktı, hatta alt dudağının kenarında küçücük bir gamze vardı.

Pes edercesine nefesimi üfledim ve gülümsemeye çalıştım.Yüzü muzip bir ifadeye bürünürken omuzlarımı bırakıp kollarını çaprazladı.Bu vücut dilini tanıyordum, dalga geçecekti.

"Soğukkanlı olan sen, endişeli olan Val 'dı hatırladığım kadarıyla."

Sesindeki iğneleyici tınıya gözlerimi devirdim.Hala elinde tuttuğu resme diktim gözlerimi, dikkat çekiciydi.Baktığımı fark etmiş olacak ki bana doğru yeniden uzattı.

Resim beş farklı yerden çekilmiş fotoğraf karelerinden oluşuyordu.Elimi ilk karenin üzerinde gezdirdim.Hoş ama yabancı geliyordu.

Diğer kareleride inceledim ve resmi Con'a verdim.Buradan ayrılmak beni çok üzüyordu.Buraya öylesine alışmıştım ki başka bir yerde yaşama fikri saçma geliyordu.Bu evin duvarlarına yaşadığımız onca iyi veya kötü anılarımız sinmişti.

Lâl TaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin