BÖLÜM 3

52.2K 3.2K 457
                                    

Yıldıza bastıysak. Yorumları ve peçeteleri hazırladıysak başlıyoruz.

Bölüm şarkımız Mümin Sarıkaya - ben yoruldum hayat.

Her satırda yorum görmezsem bölümü 1 yıl sonra atarım :P

Sizi seviyorum...

İyi okumalar...

Dudaklarım cevap vermek için aralandı fakat bunu başaramadım. Nurten anne bir kaç adımda yanıma gelerek tam karşımda durdu. "Doğruyu söyle Narin Hamile misin? Oğlumun bebeğini mi taşıyorsun karnında?" dedi gözleri dolu dolu.

Allah'ım dedim içimden onlar bunu bir müjde olarak görecekler ne olursun onu da bizden alma sağlıcakla doğsun. "Korkuyorum Nurten anne." dedim titreyen sesimle. O benden evet yada hayır cevabını bekliyordu fakat ben hiç birini diyememiştim. İçimde büyüttüğüm o müthiş korku birden dile gelmişti.

"Hem onu doğurmaktan hem de doğuramayacak olmaktan." dedim titreyen sesime aldırış etmeden. "Ya başına bir şey gelirse ya doğmadan onu kaybedersek." diye devam ettim sözlerime.

Gözünden bir damla yaş düştü. O da bizim gibi ne düşünmesi gerektiğini ne hissedeceğini bilemiyordu.

"Babası olmayan bir çocuk olacak bu hiç babasını tanımayacak reva mı bu kader ona anne?" dedim. Kendimi tutamadım içimi yakan her bir düşünceyi sıraladı dilim.

Nurten anne beni göğsüne çekti, sım sıkı sarıldı. Kendimi tutamadım, her ne kadar ağlamamak için dirensem de başaramadım. Benim onu öptüğüm gibi o da benim saçlarımdan öptü, yanaklarımdan öptü. Kendi anneme anlatamadığım ve muhtemelen anlatamayacağım şeyleri ona birden plansız bir şekilde anlatıvermiştim. Kendi annemden göremeyeceğim şefkati Nurten anne vermişti bana.

Nurten anne hafifçe beni kendinden uzaklaştırdığında yüzümü ellerinin arasına aldı. Yüzüme dökülen yaşları silip "Benim güzel kızım, biz hep yanında olacağız sen hiç merak etme. Birlikte atlatacağız bu süreci. Sen bize bu haberi verdin ya kızım, sanki uzun bir süre sonra güneş ilk defa doğdu." dedi buruk bir gülümsemeyle.

O bir anneydi üstelik 2 ay önce oğlunu toprağın altına koymuş bir anneydi. Ben daha doğmamış çocuğum için endişelenirken o yıllarca bakıp büyüttüğü bin bir emekle bir yerlere getirdiği evladının tabutuna sarılmıştı üstelik sadece 2 ay önce.

Hepimiz bir sınavın içindeydik çok ağır bir sınavın. Nurten anne oğlundan bir parçanın tekrar bu dünyaya geleceğini öğrendiğinde bir umutla yaşama tutunmuştu. Böyle bir şey miydi anne olmak? Evladından bir parçaya tutunmak mıydı?

Acılı bir eş olmak ile anne olmak arasında bir yerdeydim. O henüz karnımdaydı fakat sanki beni görüp duyabilirmiş gibi o kara haberi aldığımda ağlamamış, mezara gidene kadar da bir şekilde dayanmıştım. Anne olmadan anne olmaya başlamıştım aslında.

Ben eştim, o anne, Hilal kardeş fakat şimdi bize başka sıfatlar da eklenecekti. Ben anne olacaktım, Nurten anne babaanne, Hilal hala. Hangi sıfata göre yaşayacaktık biz şimdi? Acılı anne eş ve kardeş değil de sevinçle bebeği bekleyen anne, babaanne ve hala mı? Kendimiz için umutlansak sevinsek haksızlık değil miydi yetim doğacak çocuğa?

"Kapıda kaldık." dedi Hilal kendisini toparlayarak o da ağlamıştı. "Hem öyle ağlama sürekli, hamilelikte iyi olmaz bebek için." dedi kendisi ağlamamış gibi.

Hilal önde biz arkada içeri girdik. Birbirini fotoğraflar dışında ilk kez gören Narin ve Hakan'ın yanından geçtim. Aşkın her şeyin üstesinden geleceğini ve ondan ne gelirse gelsin baş edebileceğini düşünen Narin'in yanından geçtim. Koridor ardımda kalırken koca bir hayatı orada bıraktığımı düşündüm. Bu ev bize şahitti, bu ev baştan aşağı Hakan'dı. Burada olmak bana hem iyi hem kötü geliyordu.

GÖLGESİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin