"Nasılsın abiciğim" dedi suna teyzeyi görmeyerek."Nasıl olayım abi sen."
"Minel Serra'ya bir şey olmaz değil mi?" Diye sordu dönüm gözlerine ilişti. Gözleri kıpkırmızıydı. Ağlamıştı.
"Oğlum " dedi suna teyze sergen abiye doğru doğru dönerek. Sarılmak için kolunu açtığında Sergen abi geriye doğru çekildi. Sanki o yokmuş gibi.
Suna teyze kafasını eğrek geriye doğru çekildi.
Sergen abi Serra'nın başında ki koltuğa oturmuş bir yandan Serra'nın elini öpüyor bir yandan ise bir parmağı ile Serra'nın elini seviyordu.
"Güzelim, abiciğim" gözlerini serradan hiç ayrılmadan konuşuyordu onla. Tüm ilgisi Serradaydı.Serranın elini arada bir tekrar tekrar öpüyordu. "Abiciğim" dedi bir an gözlerini Serradan ayırıp Suna teyzeye yöneltti. "Seni kötülüklerden koruyamadım abiciğim" sözünde ima vardı
Zor bir şekilde yutkundu. "Minel, içerideki fazlalıkları çıkartır misin?" Demişti Suna teyzeyi kast ederek. Kadının zararı yoktu. Bir köşede oturmuş onları sessizce izliyordu."Sergen abi"
Suna teyze gözünden bir damla yaş akarken gülümsedi "Minel kızım tamam ben çıkarım"
"Suna teyze, Sergen abi kendin de değil.."
"Minel, abiciğim bırak o gitmelere alışkın" dedi Sergen abi ne demek istemişti. Neyi kast etmişti.
"Abi"
"Minel" dedi suna teyze "Sergen demeseydide çıkacaktım zaten. Ben kantine uğrayacaktım istersen sende gel" dedi Kafamı salladığımda çıktı dışarı.
"Minel ben" dedi gözünden yaş akarken
Yanına oturduğumda kafasını omzuma koydu. "Abi lütfen bak Serra herşeyi duyuyor."
O sırada telefonum çaldı. "Abi ben çıkıyorum" dedim elimi omzuna koyarak.
"Tamam canım."
Telefonu açıp dışarı çıktım. Telefonla konuşurken hızlı bir şekilde aşağı indim.