3

340 42 73
                                    

Harry hala uykuda olan Damian'ı dürtükledi. Bugün bir Eylül'dü ve iki çocukta 11 yaşına basmıştı. Birlikte geçirdikleri 5 yılda ikisi de hayatlarında hiç olmadığı kadar mutlu olmuşlardı. Damian ilk başlarda biraz çekingen davransa da çok geçmeden Harry ile yaşamaya alışmıştı. Harry dışındaki herkese bir şüpheyle ve soğuk bir mizaçla yaklaşıyordu. Yaşadıklarından sonra bu oldukça doğaldı.

Harry Damian'ı bir kez daha dürttü. Bu çocuğun uykusu neden bu kadar derindi ki? Damian ile kıyaslandığında Harry'nin uykusu çok hafif kalırdı. Odasına biri girse anında uyanırdı. Damian bu seferde uyanmamıştı.

"Damian. Damian hadi kalk. Treni kaçırmak istemezsin herhalde."

"Hmm?"

"Sonunda. Hadi uykucu. Bugün 1 Eylül."

"Ah. Tamam. Hemen hazırlanıyorum."

"Salonda seni bekliyor olacağım."

Damian giyindi ve saçını taradı. Eşyaları zaten hazırdı. Aynada kendine baktı. Hazır olduğundan emin olunca Harry'nin yanına gitti. Salonda ona gülümseyen Harry'i gördüğünde kendisi de gülümsedi.

"Hazır mısın Damie?"

"Hazırım. Hadi gidelim."

İki çocuk peron 9 3/4'teki kuytu bir köşeye cisimlendi. Harry 5 yıl boyunca boş durmamış, Damian'a birçok büyü, iksir ve tılsımı öğretmişti. Yakut gözlü çocuk hızlı öğreniyordu ve oldukça güçlü bir büyü özü vardı. Cisimlenmeyi bile kısa sürede öğrenmişti. Harry çocuğun hırslı ve kurnaz olduğunu bilmese Ravenclow'a gideceğinden şüphesi olmazdı.

Damian ekspres'e hayran hayran bakarken Harry sürekli gördüğü bu trene alışıktı. Eşyaları ev cinleri tarafından ekspres'e yüklenmişti. Şimdi yapmaları gereken tek şey boş bir kompartıman bulmaktı. Zaten erken geldikleri için çoğu yer boştu. Rastgele bir kompartımana geçip oturdular. Dışarıdan bakan biri için sadece bakışıyor gibi görünüyorlardı ama aslında zihinbed ile birbirlerine anılarından parçalar aktarıyor, sohbet ediyor ve planlarını paylaşıyorlardı. İki çocuk birlikte vakit geçirirken zamanın ne kadar hızlı geçtiğini farketmemişlerdi. Onlar zihinlerinden konuşurken ekspres hareket etmeye başlamıştı. Kompartımanın kapısı açıldı. Kapıda sarı saçları ensesini biraz geçen, parlak sarı gözlü, esmer tenli bir çocuk duruyordu.

"Sorun olmazsa oturabilir miyim? Biraz geciktim ve boş yer bulamadım."

Harry ve Damian bakıştılar. Bu saniyelik bakışma küçük bir diyalog kurmalarına yetmişti. Harry çocuğa döndü.

"Tabi."

"Teşekkür ederim. Adım Simon, Simon Alessio Hyperion."

"Bende Harry, Harry Rainhard Aidan Potter."

"Memnun oldum. Peki ya sen?"

"Damian, Damian Marvolo Silas Kallistar."

Simon başını salladı ve Harry'nin yanına oturdu. Simon'un gelmesiyle Harry ve Damian kendi işlerine baktılar. Tüm yol boyunca hiçbiri konuşmadı. Ekspres durduğunda öğrenci dalgasının arasına karışarak trenden indiler. Harry Hadrid'in tanıdık sesini duyunca Damian'ın elini tuttu ve yakut gözlü çocuğu kayıkların olduğu tarafa çekiştirdi. Kayıklara dörder kişi biniliyordu. Simon, Harry, Damian ve tanımadıkları bir kız bir kayığa bindi. Hogwarts tüm heybetiyle önlerinde belirdiğinde neredeyse tüm öğrencilerden hayranlık nidaları duyuldu. Harry ise kendini evine dönmüş gibi hissetti. Her ne kadar bu kalede kötü anıları olsa da zamanında burada geçirdiği mutlu günleri nasıl unutabilirdi?

Kayıklardan indiklerinde Hagrid onları büyük salon'un önünde durdurdu. Birkaç saniye sonra McGonnagall gelip Harry'nin artık ezberlediği konuşmayı yaptı. Hemen sonrasında tüm ilk yıl öğrencilerini büyük salona götürdü. Sıra bina seçimine gelmişti. McGonnagall elindeki parşömenden sırayla öğrencileri çağırıyordu.

Denge'nin Koruyucusu | Harry Potter Fanfic Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin