8. Bölüm ☾

1.6K 96 6
                                    

ŞEHİR ORMANI, Ev

İkizlerle birlikte yaptıkları toplantının üzerinden bir gün geçmişti. Sabahın ilk saatlerinde evde oldukça sıradan bir atmosfer vardı. Heaven odasında ikizlerin getirdiği Dobrota ile ilgili bilgiler içeren dosyaları incelerken Caleb ve Beatrix de kahvaltı hazırlıyorlardı. Caleb ve Heaven arasındaki gerginlik hala geçmemiş, ikisinden biri henüz bir adım atmamıştı.

Heaven tüm gece dosyaları incelemişti fakat henüz dikkatini çeken bir şey bulamamıştı. Sandalyesinde iyice gerindi, gözlerini kapattı ve derin bir nefes aldıktan sonra ofladı. Beatrix'in ortaya sunduğu fikir mantıklı bir fikirdi. Heyos'a karşı Dobrota'yı yavaşça kışkırtacak, Heyos'un yapmadığı şeyleri onlar yapmış gibi gösterip Dobrota'nın kuyruğuna basacaklardı ama önce işe yarar bir şey bulmaları lazımdı.

Heaven sayfayı çevirdi. Şimdi karşısında Dobrota'nın son beş yıldaki sebze, meyve, tahıl ambarlarının bilgileri vardı. Sarı fosforlu kalemini eline alarak incelemeye başladı Heaven önündeki sayıları. Geçen dört yıla göre bu seneki mahsulleri daha azdı. Dobrota'nın ekinleri belirli büyücüler tarafından kontrol edilirdi. Yılın belirli zamanlarında ekinleri güçlendirecek, toprağın verimini arttıracak büyüler yaparlardı fakat bu büyüler verimi tamamen arttıramıyordu. Her yıl ekin sayısının azalması da bunun bir kanıtıydı.

Heaven Dobrota'daki ambarların yerini gösteren haritayı ve ambarların fotoğrafını incelediği sırada aşağıdan bağırış sesleri kulaklarını doldurdu, ardından da ağır bir yanık kokusu odaya hakim oldu.

"Bir yumurta pişirmeyi bile beceremiyorsun Caleb! Üstün vampir ve büyücü yeteneklerin nereye kayboldu?" Beatrix'in tiz sesi evde yankılanıyordu. Heaven konuşmaları dinlerken hafifçe gülümsedi. Beatrix'in sinirlendiğinde tizleşen sesini bile özlemişti.

"Alt tarafı yumurtayı yaktım! Ne kadar çok söyleniyorsun sen? Gerçekten senin sevgilin olacak insana sabır diliyorum bücür. İnsanlar sırf şu tiz sesini duymamak için bile senin huyuna gidebilir." Caleb'ın sesi eğleniyor gibi geliyordu.

Heaven tam dikkatini tekrardan önündeki harita ve fotoğraflara verecekken Beatrix tekrardan konuşmaya başladı: "Evi de yakarsın, senden beklerim." Heaven bu sözler üzerine sanki biri ona sihirli değnekle ona dokunmuş gibi aklına Dobrota'ya yapabilecekleri bir fikir geldi. Heyecanla sandalyeden kalktı, ambarlarla ilgili olan tüm belgeleri hızlıca alıp merdivenlere koştu.

"Buldum! Dobrota'ya ne yapacağımızı buldum," diye bağırıyordu merdivenlerden inerken. Hızlıca mutfağa ulaştığında nefes nefese kalmıştı. Caleb ve Beatrix'in şaşkın bakışları üzerine yöneldiğinde "Hadi ne duruyorsun Caleb, ikizlere haber ver," diyip heyecanlı bir şekilde mutfak masasının üzerine kağıtları bıraktı. Mutfağın bahçeye açılan cam kapısından içeriye güneş ışıkları vuruyor, kağıtların üzerinden kayıp gidiyordu.

Beatrix kağıtlardan bazılarını eline alıp baktı. "Bunlar Dobrota'nın depoları mı?"

"Aynen öyle," dedi Heaven gülümseyerek. Planını anlatmak için çok heyecanlanmıştı.

Caleb elinde telefonla mutfağa girdi. "Yarım saat içinde burada olacaklar." Duvara yaslandı ve Beatrix ile birlikte belgelere bakan Heaven'ı izlemeye başladı. İyi bir fikir bulduğundan emindi ama şu anda umursadığı şey Heyos veya Dobrota değil, Heaven ile aralarının kötü olmasıydı. Beatrix'e fazla yüklenip uğraştığının farkındaydı, tartışmada haksız da olduğunu biliyordu ama hala buzları eritmek için bir adım atmamıştı. İnatçı biriydi Caleb. İnatçı ve başına buyruk. Bu özelliğinden nefret ediyordu.

Tam yarım saat sonra ikizler gelmiş, salondaki sehpanın ortasında oturmuş Heaven'ın belgelerini inceliyorlardı.

"Hadi artık anlat şu fikrini," dedi Beatrix. Sesi komik çıkmıştı çünkü ağzı mısır gevreğiyle doluydu. Tekli koltukla bacaklarını toplamış, elinde de mısır gevreği dolu kasesiyle olup biteni merakla izliyordu. Caleb ona küçümser bir bakış attı. "Ne var? Senin yüzünden bir şey yiyemedim. Ben aç duramam," dedi Beatrix gözlerini kısarak ve gevreğinden bir kaşık daha aldı.

Gücün Ötesinde I | UYANIŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin