5-Son Arzun Nedir Diye, Gelip De Bana Sorsalar...

165 26 112
                                    

Evet bunu kısacık bir mektupla açıklamak biraz hatta baya garip ama şartlar bunu gerektiriyor.

Ben hamileyim Shikamaru, baba oluyorsun.

Zahmetli Kadın

Shikamaru, kaçıncı kez okuduğunu hatırlayamadı bu kısa ama onun için çok anlamlı birkaç satırı. Gözünden bir mutluluk gözyaşı süzülürken yüzündeki tebessüme engel olamadı. Evet, çok zahmetliydi ama Temari yanında olduktan sonra ne önemi vardı ki? Ayrıca çocuk yetiştirme konusunda da deneyimliydi, maşaAllah maşaAllah.

Notu alıp gömleğindeki cebe yerleştirdi, Temari'nin fotoğrafının olduğu yere. Eğer bir gün görev başında ölürse, üstünde en sevdiklerinden hatıralarla ölmeyi istiyordu.

Zaman ilerlemişti ve 2 ay sonrasında gideceği görevin zamanı gelmişti. Mantıken Temari'nin son gelişinin üzerinden de 2 ay geçmiş bulunuyordu. Liderliğini yaptığı takım 12-13 yaş aralığındaki çocuklardan yani genninlerden oluşan bir takımdı, yüksek seviye bir görev için tehlikeliydi aslında ama bu yüzden onların başına görevlendirilmişti, değil mi?

Zaman kaybetmeden evden ayrılırken gülümsemesi genişledi. Ne kadar zahmetli ve 3 günlük yol da olsa görevden sonra Sunagakure'ye gitmeye karar verdi. Temari ve bebeklerini görmek için sabırsızlanıyordu...

**************************************************************************

"DİKKAT ET!"

Her şey... Her şey birdenbire gelişti. Çocuğun önüne geçişi, keskin demirin göğsünden girip ardından çıkması... Sadece birkaç saniye ama normalden çok daha yavaş ve acılıydı bu birkaç saniye. 

Düşmanı etkisiz hâle getirmeyi başarmıştı yani öldürmüştü ancak ölmeden önce kurduğu bir tuzağa genninlerden birini çekmeyi başarmıştı düşman. Shikamaru'nun bunu gördüğünde yapabileceği bir tekniği yoktu çünkü Kage Mane yapıp çocuğu geri çekmeyi başarsa dâhi o demir yine o çocuğa saplanmış olacaktı. Ama eğer bir liderse, takım arkadaşını kurtarmak zorundaydı. Özellikle de ondan çok daha küçük biriyse. Bu yüzden çocuğun önüne geçmiş, demirin kendisini ölümcül bir şekilde yaralamasına izin vermişti.

Yere yığılırken iç kanamasının boğazından yukarı çıkıp ağzından döküldüğünü hissetti. Anlamıştı, bu normal bir yaralanma değildi, hatta bu bir yaralanma değildi; öleceğini hissedermiş ya insanlar o durumdaydı işte. Medikal ninjutsunun dâhi işlemeyeceği bir durumda...

"SHİKAMARU-SAMA!"

"NASIL YANİ İÇİNİZDEN ALLAH'IN BİR KULU DÂHİ MEDİKAL NİNJUTSU BİLMİYOR MU?! NASIL SHİNOBİSİNİZ SİZ?!"

"SEN NEDEN BİLMİYORSUN O ZAMAN?!"

"B-benim y-y-yüzümden..."

Yarım yamalaktı tüm sözler, duyduğu son sözler. Artık işitme bilincini de yavaş yavaş yitirdiğini hissetti. 

"Mirai'nin öğretmeni ol..."

Hayatında ilk defa, yerine getiremediği bir söz vermişti. Kısmen getirmişti elbet lakin yeterli bir öğretmenlik yapamamıştı, kardeşi gibi olan çocuğa.

Üzgünüm sensei, sözümü yerine getiremeyeceğim... diye geçirdi içinden. Aklında birkaç cümle ve anılar doluştu, istemsiz ve kendiliğinden. Ölürken tüm hayatının film şeridi gibi gözünün önünden geçmesi buydu demek, ha?

"Bir dahaki gelişime kadar jonin olsan iyi edersin, ağlak bebek."

"Sen bu saatte neden ve nasıl uyandın? Beni uğurlamak için değil herhâlde?"

"Eğer yine kendini kaybedecek olursan yine tokatlarım!"

"Yani, sen bana çıkma teklifi mi ediyorsun?"

"E-Eh? B-balayı mı?!"

"Eğer içeri girersek kendimi kaptırabilirim..."

"Seni seviyorum, ağlak bebek."

Gülümsedi. Her ne kadar yüzündeki kasların gevşediğini ve işlevini yitirdiğini hissetse de, son kalan dermanıyla gülümsedi.

Son arzusunun ne olduğunu gelip ona sorsalardı, gözlerine bakıp anlasalardı; şüphesiz ki Temari ve bebekleriyle çok daha uzun ve güzel bir ömür yaşamayı arzulardı. Son bir kez o yeşil zümrütleri görmeyi arzulardı. Son bir kez o rüzgârlarında kaybolduğu yüzünü görmek, içini çöldeki güneşin ısısı kadar yakıp kavuran o saf, berrak sesi duymayı arzulardı. 

Ancak maalesef ki hayat, her zaman arzularımızı yerine getiremezdi. Bu dünyada ancak diğer yarısını bulduğunda tamamen huzura erermiş insan. Shikamaru diğer yarısını bulmuştu ancak yaşamak için zamanları olmamıştı. Bu evrende olmasa, başka bir evrende kavuşurlardı.

Ciğerlerindeki havanın azaldığını, iç ve dış kanamasının ise katlanarak arttığını hissetti Shikamaru. Ölüm böyle bir şeymiş, diye geçirdi içinden. Her canlı elbet bir gün ölümü tadacaktır, tadına bakıp da tadının nasıl olduğunu söyleyemediğimiz şeydir ölüm. Anlamıştı Shikamaru, ruhunun bedeninden ayrılma vakti gelmişti. O ruh, Temari'ninkiyle birdi aslında, o yüzden dert etmedi. 

"Üzgünüm, sevgilim. Seni ve bebeğimizi bu kadar erken bıraktığım için çok üzgünüm. Beni... af...fet...olur... mu?" sesi iyice sık ağaçlarla çevrili ormanda kaybolurken mırıldandı Shikamaru.

En sonunda gözlerini kapatıp uykuya daldı, her zamanki kestirmelerinden biri değildi ama bu. Shikamaru, sonsuza dek sürecek bir uykuya daldı, bir daha uyanmamak üzere...



************************************************************

AsuKure'nin animedeki hikâyesi ama ShikaTema?

Evet, ondan...

Bodoslama girdim böyle ama... Ölüm sahneleri yazmada baya beceriksizim, lütfen hatalarımı mazur görün. Çok ağır olmadığı sürece hakarete açığım bu bölüme çünkü haklı olursunuz yani-

Neyse, Allah hepinize sağlıklı günler nasip eylesin!

Neyse, Allah hepinize sağlıklı günler nasip eylesin!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Özlem ~ShikaTema~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin