(Medya Eylül'ün elbisesi.)
Aras'tan...7. günü sonunda daha ne kadar beklerim derken akşamına aramıştım Eylülü. Ben ergenliğimde bile duymamıştım böyle delice bir sabırsızlık hissi. Hem de hiçbir şeye karşı. Ama en azından korkularımdan sıyrılmıştım nihayet. Eylülün tatlı sesi kulaklarıma dolduğu anda bir haftadır vücudumda hüküm süren delice sinir sessizce akıp girmişti ve 5 gün sonra bir yemek sözü almıştım kızıl goncamdan. Evet bu da Eylül'ü gördüğümden beri ona yakıştırdığım milyonlarca sıfattan sadece birisi...
Neyse ki bu beş gün sonunda kesin olarak O'nu görecek olmanın güzel hissiyle biraz daha kolay geçmişti. Ve şu an evinden almaya ikna edemediğim güzel kadını sabırsızlıkla bekliyordum. Seçtiğim mekan sürekli geldiğim yerlerden biriydi. Genelde yemeklerimi yalnız yerdim. Bazen de Mete ve Batuhanla. Ama ilk kez bir kadınla yemek yiyecektim başbaşa bu yüzden daha da heyecanlıydım. Ama Allahtan duygularını kontrol edebilen bir adamım.
Ben duygulqrımla boğuşurken nihayet gözlerimin şenliği gelmişti. İste asansörün önünde giydiği zarif kıyafetle adeta zarafetin kendisine bile meydan okuyan bir kraliçe gibi parlıyordu adeta. Bu kadının güzelliği gerçek mi yahu? Onu görmemle istemsizce yerinden havalanan bedenimi tüm irademi kullanarak sabit tutmayı başardım. Yoksa ateşe çekilen bir pervane gibi ona koşmamam işten bile değildi. Nihayet yanıma ulaştığında kendimi tutmadım ve ona hafifçe sarıldım. Bana kalsa onu sımsıkı sarıp beni meftun eden ince uzun boynunda saatlerce kokusunu solurdum ama... Kızı korkutma Aras! Aslında beni ondan daha çok korkutuyordu bu hisler ama neyse. Hızlca kendimi geri çektikten sonra oturmasına yardımcı oldum ve karşısına geçtim. Söze ilk o başladı.
-Çok bekletmedim umarım?
Sonunda sen olduktan sonra beklemeler önemsiz be güzelim... Ben beklerim. Ne dediğini anlasam da yine kendimi tutmadan cevapladım.
-Aslında çok beklettin. İki hafta çok uzun oldu. Ama değdi.
Cevabım onu hazırlıksız yakaladı biraz.
-Aslında onu kastetmemiştim. Dedi tatlı bir sesle.Hızlı gittiğimin farkındaydım ama engel olamıyorum ki kendime. Ve ben bile kendimi anlayamazken onun beni yanlış anlayıp tamamen uzaklaşmasından korkuyordum. Yine de yaşına göre o kadar olgundu ki beni büyülüyordu. Tabi ki onu bu kadar hızlı olgunlaştıran şeyin gözlerinin içindeki acının farkına varmıştım onu ilk gördüğümde bile. Bu farkındalık kalbimi huzursuz ediyordu, o acıları çekip alma arzusu uyandırıyordu bende.
Sohbete başlayamadan garson sipariş için gelmişti ve küçük hanım tercihi bana bırakmıştı. Hayatımda hiç kimseye kendimi beğendirmek için uğraşmamıştım ben. Ama konu Eylül olunca öğretmeninden aferin almak isteyen bir çocuğun heyecanı sarıyordu beni. Nihayet yemekler geldiğinde kendimi onu izlerken buldum. Yemekleri ben yapmışım gibi beğenmesini istiyordum. O da beklentili bakışlarımı fark edip önüne konan balığın tadına baktı ve beğeniyle kaşlarını kaldırdı.
-Uzun süredir yediğim en lezzetli balık.
Aldığım beğeninin mutluluğuyla bende yemeğime başlarken,
-Beğenmene sevindim, en sık geldiğim mekanlardan biri.
-Hmm Aras Atahan Yücesoy... rafine zevklerin adamı.
Tek kaşımı kaldırarak kendini beğenmiş gülümsememi takındım istemsizce. Bu kadın bana güzel bir şey söylemeden önce haber vermeliydi.
-Demek zevklerimi öğrenecek kadar iyi incelemişsin beni.
-Aslında fazla incelemeye gerek yoktu gayet ortada her şey.
Yüzünde tatlı bir tebessüm olması beni mutlu etti bir an. Yanımda rahat olabilmesi güzeldi. Tuhaf tanışmamız ve şimdiki halimiz düşünülürse iyi gidiyorduk.
-Eylül biraz garip bir tanışmamız oldu ve bu yemeğin seninle bağlantımı koparmak istemememin ani gelişen ve tuhaf duran bir yanı olduğunun farkındayım. Ama engel olamadım seni tanıma isteğime. Karşılık verdiğine göre sende de benim hislerime yakın hisler var. Şuan tek istediğim senin hayatımın bir yerlerinde olman. Nasıl olması gerektiğine de sen karar ver.
Aniden konuşmaya girmem ve bu kadar uzun konuşmam onu afallatsa da çabuk toparladı. Gözlerime bakarak konuşmaya başladı.
-Evet Aras bende aynı duyguları hissediyorum sanırım ve sürekli bunu düşünüp konuşmanın saçma olduğu kanısındayım. Buraya geldim çünkü adını koyamadığım bir his yapmamı söyledi kendimizi tutmak aptalca olur olur diye düşünüyorum. Akışına bırakıp birbirimizi tanımalıyız bence.
Bu kadar kendinden emin ve olgun konuşması beni rahatlatırken hazırladığım uzun açıklamaları bir kenara bırakıp isteğine uydum.
-Peki o zaman Eylül hanım hakkınızda çok az şey biliyorum. Sizi daha iyi tanıma şerefini lütfeder miyidiniz bendenize?
Ufak bir kahkahayla hemen oyunuma dahil oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkinci İlkbahar
RomanceKarşısında yaklaşık bir saat önce tanıştığı uzun boylu, esmer ve oldukça yakışıklı adama bakarken bu adamın evinde ne yaptığını sorguluyordu Eylül. Hayatın ona yaşattığı büyük kalp acısı en sonunda delirmesine yol açmış olmalıydı çünkü bu saçmalığın...