Onunla tekrar karşılaşacağımı düşünmezdim ☀️...
Offf! bu ses de ne ya, Annee! kapat şunu ya! bi dakika alarım çalıyordu ve bu ilk çalışı olmadığını hatırlıyo gibiyim kahretsin geç alarımlarım çalıyodu. Sabahları uyanamadığım için peş peşe 3 alarm kuruyodum 5 dakika arayla. Yatağımın yanındaki komodine uzanıp telefonu elime aldım, alarmı kapattıktan sonra saatin 6:55 geçtiğini gördüm gözlerim yuvalarından fırlıycakmış gibi baktım saate bir an. Saat 6:55'di ve ben hayla giyinmemiştim işe geç kalacaktım kahretsin! Apartopar üzerimdeki hafif yorganı üstümden atıp doğru lavaboya koştum. Elimi yüzümü yıkayıp hemen üstümü giydim, duş alamazdım yoksa çok fazla geç kalırdım. Zaten bu hafta 3 gün geç kalmıştım eğer bugünde geç kalırsam işten atılma ihtimalim oldukça yüksekti, ve işten atılmayı kesinlikle istemiyordum. Evden çıkmadan önce annem'e bakındım, annem çoktan işe gitmişti bile. Kapıyı açıp ayyakkabilarımı giydikten sonra hızlı adımlarla aşağı indim, dairemiz 3. kattı asansör 1. katta gözüküyordu bi daha onun gelmesini bekleyemezdim. Yolda giderken çantamdan telefonumu çıkarıp annem'i aradım
-Alo
-Alo
- Anne neden beni uyandırmadın bak yine geç kaldım, ya
- Ooo, ipek hanım uyanmışta hesap soruyo
-Ya' Anne!
- Kızım çıkmadan 3 kere senin odana girdim, ilk girdiğimde alarmın çalıyodu hem o nasıl şarkı öyle "Aç koynunu giricem, giricem dellenmee" şarkı devam etmeden kapattım. Tabi benim güzel kızım hayla güzellik uyksundaydı. Seni tam 3 kez uyandırmaya geldim uyanmayınca pes edip çıktım evden, yoksa sayende bende geç kalıcaktım işe
- Tamam anne, neyse hadi görüşürüz kolay gelsin ararım yine
- Tamam, bana bak işte güzelce çalış dinç ol biraz, bi daha sana iş bulamam.
- Ya, of tamam anne hadi, hadi görüşürüz
telefonu kapatıp çantama tekrar geri koyup, hızlı adımlarla yürümeye başladım. İş yerine yaklaşmadan telefonun elime alıp saate baktım, saat 7:15'ti iyi iyi sadece 15 dakika geç kaldım onada bişedemiyiversinler bi zahmet. Telefonu arka cebime koyup içeri girdim. Bakış açıma ilk giren isim Begüm oldu, çünkü bana sinirli ve hızlı adımlarla yaklaşıyordu ne güzel sabah, sabah bide beni azarlamasını dinliycektim. "Ya kızım bu günde yine geç geldin cidden seni idare etmekten sıkıldım, cidden bu son olsun" Begüm, buradaki bi iş arkadaşımdı aslında baya iyi anlaşıyoduk (son 3 gün hariç) "Tamam ya bi daha geç kalmam bu kadar sinirlenme, hem sadece 15 dakikacık geç kaldım nolmuş yani" Begüm onunla alay ediyormuşum gibi yeşil gözlerini iri iri açıp ellerini havaya kaldırıp bana "Tabi ya sen geç gelmeye devam et tabi ben burada Azra'nın azarını çekiyorum sen değil" ona gülümseyip "Tamam özür dilerim bi daha geç kalmam" Begüm cevap vermek yerine yüzüme bakmaya devam etti "Ya tamam bak söz cidden bi daha geç kalmıycam", "Yani bencede kalmamalısın" arkamdan gelen sesle irkildim çünkü sesin sahibi çalıştığım iş yerinin sahibiydi yani, huzurlarınızda Azra Binbaşı.
arkama dönmeden önce sessizce yutkundum"Günaydın Azra hanım" "Günayalı baya oldu İpekçim" evet Begüm'ün azarından sonra bide Azra hanım'ın azarını çekeçektim. "Azra hanım gerçekten kusura bakmayın bi daha geç kalmıycam", " Seninle biraz konuşalım İpekçim, odama gel" ne? 1 dakika, Azra hanım beni odasına mı çağırıyor ne yani sadece 15 dakika geciktiğim için benimle konuşacakmıydı, ayaküstü konuşup geçistirseydi nolurduki yani. Yavaşça sağa dönüp odasına yürümeye başladı, tabikide bana gözleriyle peşimden gel işaretini yapmayı ihmal etmedi. Odasına girdikten sonra Azra hanım kendi koltuğuna oturduktan sonra benimde oturmam için eliyle işaret etti. "İpekçim bu gün 4. gün geç kalışın oldu, bir problemin mi var?" böyle bir soru sormasını beklemiyordum doğrusu, soruyu sorarken cidden bi sorunum varmış da bana yardım etmek için anlayışlı bir şekilde sormuştu. "Hayır bir problemim yok Azra hanım, 4 gündür sabahları geç kalkıyorum aslında bunun sebebini bende bilmiyorum ama bi daha geç kalmıycam gerçekten emin olabilirsiniz." "Eminmisin İpekçim bir sorun olmadığına? çünkü, sen her zaman vaktinde gelirdin aşk acısı falan mı çekiyorsun yoksa, eğer öyle bişe varsa hemen kenidni topla iş ayrı, aşk ayrı acını işten sonra çekersin" Biliyodum bana bir laf soyliyeceğeni, ya da azarlıyacağını biliyodum ama aşk acısı aklına nerden gelmişti anlayamamıştım. "Hayır Azra hanım öyle bir şey yok hem öyle birşey olsa işyerine yansıtmam sizinde dediğiniz gibi aşk ayrı, iş ayrı" "Öyle diyorsan" bu lafı söyledikten sonra biraz yüzüme baktı, sanırım göz altı çukuru veya kızarık göz görmeye çalışıyodu maalesef ne bir göz altı çukuru ne de kızarık göz görebilirdi çünkü, ben aşk acısı falan çekmiyorum. "Tamam İpekçim çıkabilirsin" Ayağa kalkıp kapıya doğru yürüyüp elimi kapı koluna koyduktan sonra arkamı dönüp "Kusura bakmayın Azra hanım bi daha geç kalmıycam" diyip odadan çıktım. Çıktıktan sonra kasanın arka tarafındaki personel odasına geçip çantamı bıraktım, biraz soluklanip ve aynada kendime bakıp saçımı düzeltip tekrar kasaya doğru yürüdüm. Kasada Begüm vardı Begüm beni eliyle işaret edip "İpek hanım size yardımcı olsun" dedi, kasanın önündeki müşteriye. Çalıştığım cafe iki katlı hafif lüks sayılacak bir cafeydi. İlk çalışmaya başladığım zamanlar ben üst katta garsonluk yapıyodum, biraz zaman geçtikten sonra alt katta hem kasaya bakıyodum hem de garsonluk yapıyodum. "Buyrun nasıl yardımcı olabilirim" "10 dakikadır buradayız ve hayla menüyü bekliyoruz, ilgilenirmisiniz". Aman ne güzel bugün 3. azarımıda müşteriden işitmiştim, acaba solumdan falan mı kalkmıştım bugün. Müşteri arkadaşlarıyla beraber oturduğu masaya doğru ilerlerken, bende elime menüleri alıp onun arkasından gittim.
Beni azarlayan müşteri yerine otururken masadaki diğer kişilere hoşgeldiniz diyip, menüleri dağıttım. Menüleri dağıtırken içlerinden biri bana garip bir şekilde tanıdık gelmişti, çok fazla onu incelemeden menüyü önüne bırakıp kasaya Begüm'ün yanına geri döndüm. "Azra hanımla ne konuştunuz kızdı mı?"
Evet böyle bir sorguya çekileceğimi unutmuştum. "Aslında odaya girer girmez beni azarlayacağını, ya da kızacağını sanmıştım, garip bir şekilde sakince konuştu benimle bende anlamadım" dedim. Detay verip bu sohbeti uzatmaya niyetim yoktu açıkçası. Begüm ağzını açıp tam bişey söyliyecekken, daha demin beni azarlyan müşteri bu tarafa seslendi,
"Bakabilirmisiniz" tabikide bakarım dedim içimden. Begüm'ün yanından ayrılıp masaya doğru yürüdüm, "Buyrun" dedim masanın önünde durup. Garib bir şekilde tanıdık gelen yüz tam karşımdaki sandelyede oturuyodu, sanki o da beni tanıyomuş gibi bana baktı. Masada 5 kişi vardı
tam önümde sarı saçlı bi kız vardı aslında güzeldi ve birazda zengin havası vardi gözleri elaydı, kızın yanında beni azarlayan kişi oturuyodu tahminimce kızın sevgilisiydi hafif kumral ve kahverengi/Toprak rengi gözleri vardı aslında yüz hatları düzgündü ama kıza göre çok çekici durduğu söylenemezdi, onun yanında yani tam karşımda bana tanıdık gelen kişi oturyodu, sarışın ve mavi gözleri vardı, spora gittiği belliydi çünkü pazıları dikkatimi çekmişti masadaki en çekici oydu, onun yanında siyah dağınık saçlı ve çenesinin altından boğazına kadar uzanan bir yılan dövemli çocuk vardı, gözleri siyahtı onunda spora gittiği belli oluyordu ama karşımdaki çocuktan daha çekici değildi, onun yanında kızıl saçlı yeşil gözlü bir kız vardı kız da asi bir tip vardı, sanırım o da yanındaki çocuğun sevgilisiydi. Sarı saçlı kız "Ben bir coffee macchiato alıyım", beni azarlyan kişi "Bana bir filtre kahve", karşımda duran "Bana da bir çay" bunu duyduktan sonra biraz sırıttım, masadaki tipler zengine benziyorlar dı onun çay istemesi bana nedense komik gelmişti. Kızıl saçlı kız "Bana da bir Flat White canım" canım mı? bu Zengin havası da ne böyle, "Bende bir Americano alabilirmiyim" dedi yılan dövmeli çocuk, içimden tabikide alabilirsin dedim bu nazik çocuğun bu Zengin züppeyle nasıl sevgili olmuştu anlayamadım, belkide arkadaştırlar kim bilir. Siparişleri aldıktan sonra kasanın yanında duran bar masasına gidip Serkan'a siparişleri verdim. Serkan burdaki en tecrübeli çalışandı içecekleri o hazırlardı. Serkan içecekleri hazırladıktan sonra, tepsiye koyup masaya götürdüm. Servis yapıp masadan gitmeden önce, başka bi isteğiniz varmı diye sordum, sorarken sesim olduğundan biraz daha gür ve sinirli bir şekilde çıkmıştı, aslında onlara çemkirmek gibi bi niyetim yoktu ama kendimi bi an tutamamıştım. Bu lafımı duyduktan sonra beni azarlyan kişi bana alttan alttan baktı sanırım biraz sinirlenmişti, kızıl saçlı kız "şu anlık başka Bir şey'e ihtiyaç yok olunca sesleniriz, gidebilirsin canım" elimdeki tepsiyi kızın yüzüne vurmamak için kendimi zor tuttum bi an, kız kendini lüks maliknesinde benide hizmetçisi falan mı sanıyordu bu? yüzüme yalandan bi gülümseme koyup, kıza yan bakış attıktan sonra masadan ayrıldım. Kasaya gelip Begüm'e "şunlara ayar oldum bi an önce kalkıp gitsinler" dedim. Begüm,
"noldu, bi sorun mu oldu, yoksa bu baba paracılar sana bi laf mı söylediler". İşte Begümle bu yüzden iyi anlaşıyoduk ikimizde buraya gelen müşterilerden çok hoşlanmazdık genelde zengin kesim insan takılırdı burada, aslında bazı müşterilerimle iyi anlaşırdım onlar buranın devamlı müşterileri olurdu, buranın devamlı müşterileri genelde üst katta otururlardı, Begüm ve ben alt katta çalışmaya başladığımızdan beri müşterilerden daha az hoşlanmaya başladık. "Hayır bir sorun yok sadece şu kızıl saçlıya ayar oldum" dedim. üst kattan Gül, "Begüm buraya gelirmisin, burası kalabalık olmaya başladı yetişemiyoruz diye seslendi.
Begüm, "tamam geliyorum" diye seslendi üst kata, sonra bana dönerek "ben gelene kadar kasada dursana biraz" dedi. Hafifçe gülümseyip tamam anlamında göz kırpıştırdım, Begüm üst kata çıkmadan önce "gelince devam ederiz" dedi kızıl saçlı kızı işaret ederek, tamam anlamında başımı salladım. Aradan yarım saat geçmişti, Serkan kasaya gelmişti sohbet ediyorduk, başımı salon'a döndürüp bi baktım gelen müşteri varmı diye, o sırada kızıl saçlı kız sandaleysinden kalkmış bu tarafa doğru geliyordu. "Bebeğim bi bakarmısın, lavabo ne tarafta acaba"
bu kız gıcık oluduğu kadar kördü'de çünkü lavabolar oturdukları masanın tam karşısındaydı, yapmacık yarım bi gülümsemeyle elimi lavaboların oluduğu tarafı gösterip "oturduğunuz masanın tam karşısında" dedim. Kız elimi doğrulttuğum tarafa bakıp bi an şaşırdı, sanırım kör olduğunu daha yeni farkına varmıştı, bana dönerek
"Aaa, pardon görmemişim Kusura bakma, neyse kolay gelsin canım" diyip lavaboya doğru gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş doğarken yanımda ol
Roman d'amouronu cafede gördüğümde bi yerden tanıdık gelmişti ama çıkaramamıştım, taki gelip benimle konuşana kadar. onu bu kadar özlediğimin farkında değildim şu an Birlikteydik ve ayrılmayı hiç istemiyordum. -ve eğilip kulağıma fısıldadı Güneş doğarken y...