Daha önce hiç gerçek kalp acısını çektiniz mi? Sadece duygusal ya da fizilsel olarak değil ruhen de yaşadınız mı? Kalbinizin üstüne çöken yoğun baskı size patlayacak gibi hissettirirken, göz yaşlarınız akamayacak kadar şaşkınken, boğazınıza oturan yumru ile kendinizi savunmak zorunda kaldınız mı?
Hayatta birçok şey canımızı yakar. Hayalleriniz yıkıldığında veya sevdiğimiz kadar sevilmediğimiz zaman. Ama en acı veren şey sevdiğin birini kaybetmektir. En azından bugüne kadar öyle olduğunu sanıyordum.
En acı verici şey; sevdiğin kişinin ölümünü daha kabullenemeden, katili ilan edilmekmiş. Ne ağlayabiliyordum ne de konuşabiliyorum. Sesler bile uğultudan ibaretti. Duyabildiğim ve kafamda yankılanan tek bir ses vardı..
Daha düne kadar beni canım oğlum diye seven, simdi ise üzüntüsü öfkeye dönüşmüş ölü bedenini bile görmediğim sevgilimin annesinin sesi.
"SEN BİR KATİLSİN MİLE PHAKPHUM"
Katil mi? Ben mi?..
Kaza yapmamak için sarhoş olan benim aksime daha az sarhoş olan sevgilimin sürmesini istemişken, daha olayın şokunu bile atlatamamışken ve vücudumda oluşan ciddi yaralara rağmen katil ben miydim?
Onu öldürmek isteseydim neden o arabaya bineyim ki?
Evladını kaybetmiş bir annenin acısını atması için bir günah keçisine ihtiyacı vardı ama neden ben olmalıydım ki? Her zaman elimden gelenin en iyisini yaptım, onu üzmemek için her şeyi yaptım, her anında her üzüntüsünde yanında oldum ve en önemlisi onu gerçekten sevdim.
Para sıkıntısı olmadan büyüdüm. Her zaman ve her alanda beni destekleyen bir ailem vardı. Sevdiğim işi yapıyordum üstelik beni çok seven dünyalar güzeli bir kız arkadaşım vardı. Bu zamana kadar hep insanlara faydalı olmaya, onlara iyilik yapmaya ve iyilik yapmaya çağırdım. Kan bağışları, sosyal yardımlar ve daha birçok şey..
Her şey böyleyken hangi günahımın bedeliydi de daha yas tutamadan, polislere ifade vermek ve mahkemeye çıkmak zorunda kaldım. Sevdiğim kişiyi son kez görmemiştim bile..
Hikayenin başlangıcı maalesef gerçekten de yaşanan mile'ın geçirdiği ve sevdiği kişiyi kaybettiği olay ile başlıyor. Yağmurun ve sonbaharın verdiği hüzün ile yazılan bir kitap nereye gider nasıl biter bilemiyorum :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TON SOURIRE |MİLEAPO
Fiksi Penggemaryüreğin acı içindeyken sevmeyi istemek bencillik mi olur?